Sabahın ilk ışıklarıyla uyandıktan sonra dolapta kalmış kıyafetlerden birini giydim. Savaş ise tabii ki yerde uyudu. Onu affetmemiştim çünkü. Hatta şuan ona sarıldığım için pişman bile oldum.
Niye konuştum ki onunla, öylece suratına kapıyı çarpıp gece tek başıma yatabilirdim.
Tatlım, eğer ona sarılmasaydın o gün kalpten giderdin ikimiz de biliyoruz. Sen hem onunla olmak istiyorsun, hem de uzaklaşmak istiyorsun. İkisi aynı anda olmayacağına göre böyle idare edeceksin.
İç sesime göz devirirken, Savaş ise yatakta huzurulu bir şekilde uyuyordu. Ben de odada daha fazla duramadım için balkona çıkıp biraz hava almaya çalıştım. Buraya geri dönmek için gelmemiştim aslında. Sadece günlerdir gördüğüm kızın kim olduğunu öğrenmeye gelmiştim. Benden istediği şeyi bir an önce yapmak istemiştim. Fakat o anda bir an kendimi görmüştüm. Eş tarafından madur edilmemiştim fakat ben de onun gibi bir berdel sonucu evlenmiştim. Bu yüzden krallar gibi hüküm süren o ağaların karşısında onlardan korkmadığı kavramlarını istedim. Bu berdeli çığlıklarla reddetmek istemiştim. Savaş'a da bir ceza vermek istedim belki de. Benim bu konuda ne kadar ciddi olduğu anlaması gerekiyordu. Fakat son yaptığım şeyi ben de tahmin edememiştim. Beni içeri götürdüğünde, bu yüzden kendimi geri çekmedim. Onunla konuşmamdan bir süre sonra da ona o kadar çok sarılmak istedim ki, kalbim, aklıma karşı çıkmıştı birden.
Yavaş yavaş kendine gelen Savaş bey, tatlı bir gülümsemeyle yüzüme baktı.
" Günaydın güzelim."Yüzüne suratsızca ve tepkisizce baktım. "Güzelim? Orada dur." Dedim alaylı bir ses tonuyla.
" Seni affettiğimi söylemedim. Sadece bir nebze de olsa sevgine inanıyorum dedim. Bu seni haklı çıkarmaz. "
Yanına gidip oturarak devam ettim. "Bu arada, bir şeyi yeni fark ettim de benim de senden sakladığım bir şey var aslında." Savaş ciddiyetle Kaşlarını çatarak tek kaşı havada merakla sordu. " Nedir?"
" Şuan ortam çok karışık, zamanı değil. Fakat bir gün anlatacağım. "
" Nedir o?" Dedi sinirli bir ses tonuyla. Ondan bir şeyler saklamam hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu.
"Sıranı bekle, maalesef senin de kızacağın zamanlar olacak. Ama en azından ben bir sırrın var olduğunu söylüyorum."
Sinirle dişlerini sıkarken, yanına bir adım daha yaklaşarak devam etti. "İkimizin de birbirimize bu kadar öfkelenmemiz, bizi bir çıkmaza sürükler. İnan bana."
Ayağa kalkarak sakince banyoya girip kapıyı ardımdan kapattım. O sırada göğsümü tutarak usulca yere çöktüm.
Bunu ona alıştıra alıştıra söylemeliyim. Bir an da olmaz. İkimiz için de olmaz. Ben bile hâla ona kızgınken, o da bana kızarsa, bu duygularla sakin kalamayız. Bebeğimi de onu da bu konuda hırpalayamam.
" Geçecek. Her şey geçecek. Kız kardeşini de bulacaksın, mirası da alacaksın, Savaş ile de toparlamacaksın. Yani umarım."
Kahvaltıya gelemeyiz hiç düşünmüyordum ama Osman babanın ve Reyyan ananın kırmasına çekindiğim için inecektim. Bir de aç kalarak bebeğime işkence çektiremezdim.
Savaş kapıda çıkmamı beklerken ben de en sonunda çıkarak onunla beraber aşağı indik. Aramız biraz gerilmişti. Sakladığım sırdan rahatsız olmuş gibiydi. Fakat bir şey diyemiyordu. Kahvaltı masasına geçerken bile bana bakıyordu. O sır ne der gibi?
Biraz acele mi etmiştim ben?
Reyyan ana başlayabilirsiniz dediğinde tereddütle birbirimize baktık. Sorgular şekilde Reyyan anaya dönerken nihayet sorumuzu dile getiren Savaş olmuştu. " Babam nerede, babaanne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomanceSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...