98.bölüm: Aşk çiçeği

1.1K 95 20
                                    

Çilem'i annesinin evine bıraktıktan sonra onu götürdüğüm yaylaya gitmeyi düşündüm. Çünkü evde beni bir tuzağın beklediğinin farkındaydım.

Bir hafta önce bana her şeyi haberdar etmesi için bir çalışan tutmuştum. Bana ilaç yedireceklerini öğrendim. Sanırım Çilem'in yokluğunu fırsat bilip ellerini hızlı tutmaya çalışıyorlardı. Utanmadan bir de yeğenini getirmiş. Bu durumları görünce, artık Çilem'in bu evlilik kararıyla oyuna girmesine hak vermeye başladım. Yoksa bunların elinde şimdiye biriyle evlenmiş bir çocuk bekliyordum. Bu halde kendimin ne kadar savunmasız olduğumu daha iyi öğrenmiş oldum.

Ona her söz verdiğimde daha çok acı verici şeyler yaşatıyordum. Elimde olmasa da kader buna mani oluyordu. Onun da benim de yaşamamız gereken şeyler vardı belki de. Belki de bu aileye gelmemin bir sebebi vardı. Yıllar önce onları reddetmiştim ama kader yine de beni doğduğum yere geri getirmişti. Hatırlıyordum. Salih dedemin, kumaların simalarını hatırlıyordum... çok ayrıntılı olmasa da hatırlıyordum. Ama bir ikiz kardeşim olduğunu hatırlamıyordum. Üç yaşlarındayken buralardan gitmiştik. Daha bir bebek olduğum için çok ayrıntılı hatırlayamıyordum ama Adanalı olduğumu ve de o evi tek tük hatırlamıştım. Bazen rüyalarıma giren evlerden biriydi. Demek ki benim evimmiş.

Yaylaya vardığımda akşama kadar oradaydım. Hem kızımı hem karımı düşünerek çayımı demleyip dışarı çıktımda indirdiğim sandalyeye oturdum. Kızımızı da bulup buralardan gitmek için günler sayiyordum adeta. Artık yaşamaktan yorulmuştum ama ayakta durmak zorundaydım. Ailem için.

Bir süre gökyüzüne bakmaya başladığımda bir telefon geldi. Çilem dayanamamış aramıştır diye düşünmüştüm. Fakat evdendi. Telefonu açtığımda neredesinler, niye gelmiyorsunlar havada uçuştu. O an bir şeyden çok daha emin oldum. Bunlar beni sadece kullanıyorlardı. Kim bilir anneme neler çektirmişlerdi. Annemin Mavi'ye anlattığına göre boşanma süreci çok zor olmuş. Benim yanımda pek konuşmazlardı ama birbirleriyle çok konuşur dertleşirlerdi.

Mavi o yüzden bana yabancı gelmiyordu. Küçüklüğünden beri tanışıyorduk ne de olsa. Fakat şuan damat olarak pek iyi görmüyor. Tek niyeti kızını benden alıp buradan uzaklaştırmak. Fakat bunun imkansız olduğunu zamanla anlayacaktılar.

Bir süre sonra tekrar telefon çaldı. Bu sefer Çilemdi. Rahat bir nefes alarak sırtımı sandalyeye yasladım ve gökyüzüne bakarak "Efendim Güzelim." Dedim keyifle. "Yaa! Güzellim miyim gerçekten? Yerim seni."

Gözlerim hayretle büyürken "Çilem?" Dedim şaskıncı. "Sen niye böyle sarhoş sarhoş konuşuyorsun?"

Telefonda bir boğuşma olurken başka birinin sesi çıktı. "Ver bir dakika, ver Allah aşkına ya! Alo ağabey, senin kız çok fena sarhoş olmuş. Yerinde durmuyor. Ha oraya ha buraya dolanıp duruyor."

"Ne! Nasıl oldu bu! Neredesiniz siz lan!" Dedim dehşetle. Benden habersiz gazinoya mı gittiler?

Hah komikti Savaş, Çilem ve gazino.

"Aşkımı kızdırmayın." Diyerek güldüğünü duyduğumda burnumdan soluyarak Emin'e daha çok kızmaya başladım. "Lan Emin! Cevap versene lan!"

O sırada "Evdeyiz evde ağabey. Annesinin evindeyiz. Yanlışlıkla dolu bir viski içmiş senin akıllı karın." Dedi sinirle.

O an gülmemek için dudaklarımı kenetleyerek "Tamam bekleyin, geliyorum ben." Diyerek içeri yürümeye başladım. "Ben gelene kadar karım sana emanet Emin. Eğer ona bir şey olursa senin kafanı kırarım anladın mı?"

"Kabak bana patladı iyi mi. Kızın ağabeyi yüzünden olmuş beni suçluyor."

"Nasıl yani?" Dedim anahtarları ve ceketimi alırken. "Ağabeyi kendine doldurmuş içmek için bu da meyve suyu zannetmiş içmiş."

ÇilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin