69.bölüm:kader

5.3K 247 14
                                    

"Bu olabilir miydi? Beren...benim ikiz kardeşim mi? Ama bu nasıl mümkün olur?" Dedim itiraz ederek.  " Bu imkansız. Bu kadar tesadüf nasıl olur? Yani üniversite hayatım boyunca ikiz kardeşimle miydim ben? Bu... bu mümkün değil." Dedim ağzımı kapatırken. Dolan gözlerime hakim olamamıştım. Kalbime bir ok saplanmıştı sanki. Ne kadar acı bir şeydi böyle. Üstelik bizi birbirimize benzetiyorlardı da. Her gören kardeş olduğumuzu bile zannediyordu.

" Allah'ım bu nasıl olur? Öz kardeşim burnumun dibinde miydi yani?"
Titreyen bedenimle ayağa kalkarak etrafımda dolanmaya başladım.  "Hayır hayır. Bu...bu kadar tesadüf mümkün değil."

Belimi tutarak derin bir nefes aldım. "Ne yapacağım şimdi peki?"

İcimdeki bu sıkıntıyla kara kara düşünürken ardından Savaş geldi. O geldiği halde bile ben hâla kara kara düşünüyordun. Savaş ise fark etmişti bu halimi. Telefonunu kurcaladıktan sonra sehpaya indirerek yavaşça yanıma geldi. Tabii yüzüm sirke sattığı için fark etmişti bunu. " Güzelim? Hayırdır, bir problem mi var?"

" Galiba?" Dedim düşünceli bir şekilde. Kaşlarını çatarak şüpheyle bakıp " Ne oldu?" Dedi endişeyle. " Bebekle ilgili bir şey mi oldu?"

" Yok canım. Merak etme bir şey yok. "
Diyerek sakinleşmesini bekledim.
Bir şey yok desem de karnımı severek "Emin misin?" Dedi tereddütle. " Evet eminim." Dedim elini tutarak.

"O zaman sıkıntı ne Güzelim?" Dedi bıkkınca. Ben ise daha fazla uzatmadan elimdeki kolyeyi ona göstererek cevap verdim. "Kardeşimi bulmuş olabilirim."

Elimdeki kolyeye bakarken kafası karışmış halde tekrar bana döndü. "Nasıl yani? Kim? " Dedi merakla gözlerime bakarak. Dudaklarımı kenetleyerek kolyeyi gösterdim. " Bu kolyeyi bana Beren verdi. Bu da benim kolyem." Dedim hilal şeklindeki olanı göstererek. " Sence bu tesadüf mü?"
Kolyeyi alarak mıknatıslı kısmını benim gibi ayırmaya çalışarak tekrar yaklaştırdı. "Bu kolye çift kolyesi gibi bir şey." Dedim heyecanla.

"Oo...ooo! Bu çok..."  Dili tutulmuştu adeta. Benden daha çok şaşırdığı belliydi.

"Onu..." derken bir an susarak yutkundum. Sonra devam etmeye çalıştım. "Onu bilerek yetimhaneye götürmüşler. Bizden koparmak için." Dolan gözlerimle başımı ovmaya başlarken derin bir nefes almaya çalıştım. Eğer bu gerçekten doğruysa bunu bedelini ödeteceğim kesindi. Bunu kim yaptıysa buna bin pişman edeceğim şüphem yok.

" Aslı ile konuşmam lazım." Diyerek hızla telefonu sehpadan aldım. Fakat Savaş elimdeki telefonu alarak hemen engel olmaya çalıştı.  "Hey hey hey! Önce bir sakin ol. " diyerek telefonu tekrar yerine indirip kollarımı avuçladı. "Güzelim şimdi dur. Önce bir selim akıl düşünelim."

Beni yavaşça koltuğa oturtarak usulca yanaklarımı avuçladı. " Önce kardeşinin Beren olduğundan emin olmalısın." Sessizce kolyeye bakarken devam etti. "Yarın Aslılar muhtemelen ziyaretine gelecektir. O sırada Aslı ile de bir konuş. Akıl danışır ne yapacağınıza karar verirsiniz."

Hüzünle gülümseyerek göz devirdim."Tabii onun da kendine gelmesini bekleyeceğim."

Yapmacık bir gülümsemeyle gözlerime bakıp "Peki sen iyi misin?" Diye sordu saçlarımı kulağımın arkasına alırken.

Sormasıyl dolan gözlerime hakim olamadım. Hüzünle başımı iki yana sallayarak ağlamaya başladım. " İyi değilim. Hiç iyi değilim. Kendimi kötü hissediyorum Savaş. Her şey yavaş yavaş çözülüyor ama ben bu kadar şeyin altında eziliyor gibiyim."

Bana hüzünle baktıktan sonra sıkıca sarılarak usulca başımdan öptü. "Biliyorum Güzelim. Aklın hayalin alamayacağı kadar zor bir şey yaşıyorsun."

ÇilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin