50.bölüm: önce sevmek gerek

7.2K 390 19
                                    

Bugün, işte bugün verdiğim bir kararla Reha abiyi aradım. Ona da kızgın olduğum halde bir şeyler öğrenmem gerekiyordu. İlk işim olayı anlatmasını istemekti. Her milimine hatırlıyorum, sakın yalan söyleme diyerek yalan söylemesini engellemeye çalıştım. Belki de zaten doğruları söyleyecekti ama her halükarda önlem almam gerekirdi.

Hikayeyi ondan duyduğumda, Mavi'nin benim annem olduğunu öğrendim. Dedemin rızası olmasa da imam nikahıyla evlenmişlerdi. Babam, annemin babası tarafından daha çok şiddet görmemesi için kurtarmaya çalışıyordu. Belki çocuklardı ama birbirlerine sahip çıkmak zorundalardı.
On beş yaşlarında evlenmişler. Sonra da şuan yaşadığım evde bir yuva kurmuşlar. Kimse pek bilmez onları. Aile arasında olduğundan ve hemen ardında bu kulübeye taşındıkları için çok az kişi bilirdi. Sonradan dedikodu yayılmıştı. Evlilik yaptılar diye. Aradan bir buçuk yıl sonra da ben doğmuşum. Çocuk yaşta evliliğe karşı biri olsam da bu konuda yorum yapamıyorum. Hele ki annemi, kırk yaşında bir adamla evlendirmeye çalıştığına bakarsak.

Reha abinin dediğine göre babası bizi ayırmış birbirimizden. Fakat müstakbel dedemin para göz bir adam olduğuna bakarsak bu biraz kafa karıştırıcıydı. Annem artık bizi terk etmek istediğini ve baba evine geri dönerek Hazar Yaman'ı yani babamdan boşanmak istemiş. Babam ondan sonra mahvolmuş. Zar zor toparlanmış. Sanırım aşktan yana ikimiz de pek şanslı değildik.

O günden sonra artık o ve ben kalmıştık. Berdel olayı ile beraber, halasının kaçtığı adamın kız kardeşiyle o evlenmek zorunda kalmıştı. O sıra kimsenin benim varlığımdan haberi yoktu. Biraz saklıydım bir nevi. Neyseki küçük gelin olan Meryem bana karşı bir nefret beslemedi. Beni evladı gibi görmüş. Yani bizi.

Reha abinin dediğine göre bir ikiz kardeşim de varmış o zamanlar. Benimle beraber sağlıklı doğmuş fakat beş yaşına varamadan ölmüştü. Savaş'ın sürpriz doğum günümde hatırladığım küçük kız benim ikizimmiş meğer.

İkiz yalanını bu sayede bulmuşlardı demek. Yani benden nefret etmek için mazeretleri hazırdı. Erkek evlat düşkünlüklerini de belli ettiler mi cuk oturmuş meğer.

Mavi'nin, yani annemin nerede olduğunu artık hiç kimse bilmiyormuş. Ben de aramayacağım tabii ki de. Beni bırakıp gitmiş, bu acılarla başbaşa bırakmış bir kadını nasıl affedebilirim. Bir anne ne olursa olsun evladını aramaz mı? Hiç mi merak etmez. Bunca yıl geçmiş, bir kere olsun gelmez mi? Bir fırsat da mı bulamadı beni aramak için. Bana hiçbir şey inandırıcı gelmiyor artık. Kimsenin samimiyetini inanmıyorum. Öz annemin bile samimiyetine inanmam bu saatten sonra.

Kafam bozuk halde sinirlerim gerilirken, biraz durarak mola vermeye çalıştım. Daha sonra yine ararım diyerek telefonu kapattım. Sanırım bu kadar şey bana yeterdi. Çünkü artık gerisini de hatırlıyordum hemen hemen. Daha fazla o anları duymak istediğimi zannetmiyorum.

Bir kan davası yüzünden büyük bir arbede yaşanmıştı onu hatırlıyordum.
Babam ve Sefer dedenin arasında büyük bir kızışma olmuş. Sefer dedenin kanlıları öç almak için gelmişlerdi. Birini öldürmüş. Sanırım bir kavga sonucu kazara olmuştu. Sefer ağadan intikam almak için kan akıtmaya niyetli olan adamlar gelin vermek şartıyla barış olacağını söylemişti. Hazar babamın, benim yaşım kadar adama nasıl veririm kızımı! Diye haykırdığını hatırlıyorum. Zengin bir ailelerdi. Ellerini sallasa ellisi belki, fakat buna rağmen bizden gelin istediler. Korkarım en iyi intikamı bu şekilde alabileceklerini düşündüler.

Olan bana olmuştu yani. Herkes tabii çok karşı çıkmıştı. Katiyen olmaz diye. İzin de vermediler zaten. Fakat bana verdikleri onca ikazdan sonra yine de dışarı çıkmıştım. Bunu neden yaptığımı hâla hatırlayamıyorum. Fakat dışarı çıktıktan sonra tam bir kabus yaşamıştım. Beni birden bire eliyle koymuş gibi bulmuşlardı. Sonra da kaçırarak hemen bir eve götürüp kilitlemişlerdi.

ÇilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin