Reyyan ana ciddiyetini bozmadan bana bakmaya devam ederken, ben ise dilim tutulmuş halde Reyyan anayı dinledim. " Bu yalanı insanlar öğrenirse ne olur biliyor musun?" Sert ve ciddi bir ses tonu vardı. Korkarım bu sefer bir fare gibi kapana kısılmıştım.
Savaş sen bunu benden habersiz nasıl söylersin! Söyledin bari yanımda olsaydın! Yutkunarak “babaanne..." der demez devam etti.
" Dün Savaş odama gelerek konuyu bana anlattı. Sanırım bu zehirlenme olayından sonra çok çaresiz hissetmiş kendini. Bu yüzden bir büyüğüne danışarak konuşup bir çare bulmak istemiş anlaşılan." Alayla sırıtarak kenara baktım. " Keşke söylemek için bana da danışsaydı."" Ona bu hamilelik yalanını mecbur bırakırken, sen de ona danışsaydın keşke." Bu cevabı ile şoke olmuştum. Kısık sesle söylediğimi zannetmiştim halbuki. O değil de, şuan babaanneyle ufak bir tartışma mı yaşıyoruz, yoksa bana mı öyle geliyor?
" Babaanne, maalesef siz torununuzun yakasına yapıştığınız için, bunu danışmaya fırsatım olmadı." Reyyan ana sustu. Sanırım bu konuşmamız biraz daha gerginleşmişti. Bir süre sonra söylediklerini yeni fark etmiş gibi sıkıntıyla derin bir nefes aldığında, ayağa kalkarak avluda yürümeye başladı. " Savaş korkuyor. Bunu görebiliyorum. Onu annesinin ölümünden bu yana hiç bu kadar çaresiz görmedim. Bu yalana bir şekilde mecbur kaldınız, anlayabiliyorum. Fakat onun da kendini ne kadar yalnız hissettiğini anlamalısın. Bunun için yeterince büyümedin. O da öyle. İkiniz de koca birer yetişkin olsanız da, evlilik için yeterince erişkin değilsiniz."
Başımı eğerek hüzünle düşünmeye başladım. Dün bana kızdığı için, konuşmaya cesaret edememiş olabilirdi belki. Benimle bu konuyu konuşmaktan çok, gönlümü almaya çalışıyordu çünkü. "Hamileliğinin yalan olduğu anlaşılsaydı, nasıl anılacağını biliyor musun?" Korkuyla yutkunurken, Reyyan ana devam etti. "Bu yalanınla kendini bilmez, yalancı bir hanım ağa olarak tanınırdın. Bu yalanı sürdürdüğü için Savaş da yalancı çıkardı ve kimse size saygı falan duymazdı artık."
" O zaman evliliğimizin, en başından bir anlaşmayla olduğunu da biliyorsunuz."
" Hamilelik yalanının ardından, sahte evliliğinizi sorgulamamla itiraf etmek zorunda kaldı"
" Peki, şimdi ne olacak? Bize ne yapacaksın babaanne?" Bana dönerek hüzünle gülümsedi. " Hiçbir şey. Siz birbirinizi sevip, sahip çıktığınız müddetçe hiçbir şey."
" Çok kızmadınız mı yani?"
" Savaş benim telimden anlıyor. Bunu ne sebeple yaptığını, neye mecbur kaldığını anlattı ve... ve ben onu anlıyorum. Merak etme."
Avluda tur atmayı bırakıp derin bir nefes alarak ellerini arkasına aldı ve devam etti. "Bu konuyu da hiç kimse bilmeyecek."İçini kaplamış olan huzursuzluk, her halükarda gösteriyordu kendini. Arkasını dönüp içeriye geçerken, Ben ise arkasından sadece bakakalmıştım.
Savaş'a kızayım mı kızmayayım mı bilememiştim. Bunu ondan hiç bir şekilde beklemiyordum çünkü.
Uzun bir süre avluda öylece oturdum. Çok düşündüm. Şimdi ne olacaktı? Bizi gelecekte ne bekliyordu? Diye düşünmeye başladım.
Peki ya Alev? Gerçi Alev'in kaybolmasıyla her şey açıktı. Fakat hâla anlamadığım, zehirlenme olayını nasıl öğrendiğiydi. Çünkü zehirlenme olayını daha yeni öğrenmişlerdi benden.Bıkkınca nefes verdim. Anlaşılan o ki, konakta ona yardım eden birileri vardı. Onunla çalışan bir kadın...
Çatık kaşlarımla ayağa kalktım. Sonra da içeri girerek Aslı'yı aradım. Mutfak videolarını ve ses kayıtlarını araştırmak için bana göndermesini istemeliydim. Fakat bir süre sonra aradığımda ancak akşam gönderebileceğini söyledi. Yoğun bir iş temposunun ortasındaymış. Ben de konuyu çok uzatmadım. "Tamam." Diyerek akşam yemeği için aşağı indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilem
RomanceSavaş ağa adlı hikayem ÇİLEM olarak değiştirilmiştir haberiniz olsun. Bir de yeni okuyanlar için kitap olacaktır. Şimdiden söylemek istiyorum finali burada yayınlanmayacaktır. Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendi...