13.bölüm

252 30 22
                                    

Hilye'den....

Evden hızlıca ayrılmıştım bugün. Hep kendimi dışarıya atarak rahatlama gerekliliği duyduğum günler yaşıyordum bu aralar. Babamın mahkemeye verilmesi beni de gerçekten çok sinirlendirmişti. Nasıl böyle birşey olabilirdi ya hâlâ aklım almıyordu. Bütün aksiliklerde bizi buluyordu. Annem herzamanki gibi böyle düşünme isyan olur desede kendimi tutamıyordum.

Okul bugün her zamankinden daha sıkıcıydı, yada bana öyle geliyordu. Ilk ders arası Gökçe'yle dertleştim. Dıştan hiç arkadaş canlısı olarak görünmesemde  Gökçe benim için herzaman başkaydı. Deli kız beni iyi çözmüştü artık. Hangi olaya nasıl tepki vereceğimi biliyordu.

Ikinci ders hiç sevmediğim bir hocanın dersiydi ve anlattığı şeyleri dinlememeye başlamıştım. Insan devlet okulunda en azından inek -çok çalışkan- bir kaç öğrenci görüp onlara azda olsa benzemeye çalışırdı. Fakat burada dersi takmayan kişileri göre göre bizde artık bir süreden sonra sallamaya başladık. Onlar kadar ileri gidip sıkıldığımda sınıftan çıkmasamda dersi hiç dinlemeyerek asıyordum.

Bu hocanında acayip kıl edici bir sesi ve anlatım tarzı var. Dersin bitmesini o kadar çok istiyordum ki şu an bunu anlatamam.
Hamza'da bu hocaya kıl olduğundan dersine çoğu zaman katılmayarak bunu açıkça belirtiyordu. Bugün tayfasıyla beraber yoktu. Anlamıyordum bu kadar rahat dersi nasıl sallayabiliyordu.

Tabi yaa onların biz gibi okuyalım bir meslek sahibi olalım, ileride güç durumda kalmayalım gibi bir sıkıntıları yokki.
Babalarının varisi olunca şirket patronu olarak kökten bir meslek sahibi oluyorlar.

Oh valla hayat onlara güzel..!

"Evet ders bitti arkadaşlar. Dinleyenler zaten iyi anlamışlardır. Haftaya size bunun hakkında ödev verebilirim hazırlıklı olun. Benden söylemesi.." diye sonlandırdı dersi ve kitaplarını toplayarak öğretmenler odasına ikiledi bizim saygıdeğer Mine Hoca.

Ne acayip kadın bu ya...!
Dersten çıkışı bile gıcık.

Herkez dersten benim gibi sıkılmış olacak ki hocanın ardından sınıftan çıktılar. Bu teneffüste dışarı çıkmayı düşünmüyordum. Gökçe yanıma geldi ve konuşmaya başladık. Onunda bir çok sorunu vardı ailesiyle. Onunkileri dinlerken dertlerim aklımdan azda olsa gidiyordu.

Tam Gökçe hararetli bir konuya giriş yapmıştık ki Gökçe bakışlarımda buğulaşırken arkada kapıdan ısrdm Hamza profili netleşiyordu.

Ne vardı bu çocukta bu kadar..?
Bulunduğum ortama girince tüm odak noktam olmayı nasıl beceriyordu...?

Benim önümdeki sıralardan birine dayanarak durdu. Tayfasıda ona eşlik ederek yan tarafına doğru dikildiler.
Yine birşey anlatıyordu Uğur, Ali ve diğerleri kendi görüşlerini söyleyerek konuya dahil oluyorlardı.

Bakışlarımı Gökçe'nin "Hilye sana diyorum kız." demesiyle onlardan aldım. Yüzümü ekşiterek "Neden böyle Gökçe ya. Neden hep olumsuz ilerliyor benim hayatımda herşey. Neden?" diye kısık sesle sordum. Kız nereden bilecekse.

"Benim ki çok olumlu ya. Sadece senin ki değil canısı." dedi.
Kafam eğik, elimdeki kağıtla oynuyordum kaşlarımı kaldırıp Gökçe'ye bakmak için başımı kaldırmıştım ki üstüme başımdan doğru dökülen suyla şoka girerek tiz bir çığlık attım.

Sinirle ıslak saçlarımı geriye atıp, bu hayvanlığı yapan kişiye baktım ki karşımda elinde su şişesi ve Hamza'yı görünce ayrı bir şok oldum.

Yıllar Sonra ILK ADIMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin