19.bölüm

160 20 21
                                    

Bazen yaşadığı şeyleri rüya zanneder insan. Gerçek olma olasılığı ihtimalmiş gibi olan şeyler gerçekleşince inanası gelmezmiş. Işte o anlardan birini yaşıyorum şu an. Ömer benimle hayallerimin arasına bir köprü kurdu bugün. Şu an içinde bulunduğum mutluluk tarif edemeyeceğim türden. Uzun zamandır böylesine huzurla başımı yastığa koymamıştım. Bugün olanları düşünmekten aklımı alamıyordum. Şirketten -yani Ömer'in yanından- ayrılırken bana "
Ne olursa olsun beni bırakma Zeynep..! Sen benim ışığımsın.. O ışıktan beni mahrum bırakma." demişti. Gerçekten bir adam için böyle olduğunu duymak değişik bir duygu. Mutlu bir şekilde şirketten ayrıldım. Eve gittiğimde bu mutluluğumu bozan hiçbirşeyin olmaması ümidiyle gelmiştim. Ve istediğimde olmuştu zaten. Eve geldiğimde hava kararmıştı fakat ortada ne görücüler, ne de babam vardı. Babamın bir işi çıkmıştı geç geldi, görücülerde ertesi gün geleceklerini söylemek için babamı aramışlardı. Neyse ki bugünlük dualarım kabul olmuştu. Bu mutluluğu bozacak hiçbirşey olmamıştı. Saat şu an gecenin 1'i ve ben hayallerimle başbaşa evdeki herkezin aksine uyanığım. Hilye yorgun olduğunu söyleyip hemen uyumuştu. Yaşadıklarımı birine anlatmak geliyordu içimden. Ama sanırım Hilye anlatacağım kişi şimdilik olmayacaktı. Ayşe'ye mesaj çekmek için telefonumu elime aldım ve mesaj bölümüne girerek "Yarın buluşalım mı ? Anlatacaklarım var..;-) " yazdım ve Ayşe'ye yolladım. başımı yastığa koyarak telefonu yan tarafıma doğru attım. Ayşenin bu saatlerde uyanık olduğuna kesinlikle emindim. O uyumazdı bu saatte. Telefonum titreyince Ayşe'den cevap geldiğini düşünerek hemen telefonu aldım ve gelen mesajı açtım. Ama mesaj Ayse'den değildi.
Kimden : Ömer Bey
Mesaj: Her gece gökyüzündeki yıldızlara baktığında arasından bir yıldızın kaydığını görünce tuttuğun dilek, her gece yastığa başını koyup gözlerini kapadığında gözünün önüne gelen ilk sima, her yalnız kalışında ağladığında yanında olmasını istediğin kişi, olmak dileğiyle..
Tatlı rüyalar Birtanem.."

Şaşırmıştım.  Hemde baya çok. Her genç kızın hoşuna gidebilecek türden sözlerdi bunlar. Özellikle sevdiğin adamın söylemesi ayrı bir sevinç kaynağıydı. Mesajı tekrar tekrar okuyarak yaşadığımız her anı saniye saniye canlandırdım hafızamda. Telefon bir kere daha titreyince baktım bu seferki mesaj Ayşe'dendi. Yarın buluşabileceğimizi söylemiş ne söyleyeceğimi merak ettiğine dair mesajlar atmıştı. Fakat bu konunun telefonla anlatılmayacağını yarın uzun uzun anlatacağımı söyleyip telefonu kenara bıraktım. Hayallerimle birlikte kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım..

Hilye'den...
Sabah telefonun rahatsız eden ciyaklamasıyla gözlerimi zar zor açtım. Yorganı üzerimden atmaya çalıştıkça ayaklarıma daha çok dolanıyordu. Elimi yastığın altına sokarak telefonun orada olup olmadığına baktım. Yastığn altında olsaydı sesi daha az gelirdi. Fakat odanın içinde bangır bangır çalıyordu. Büyük uğraşlar sonucunda yorgandan kurtuldum.

Yatağın ortasında dağılmış saçlarımı geriye toplayarak derin bir nefes aldım ve telefonun tam olarak sesinin nereden geldiğine odaklandım. Yatağımın baş tarafından geliyordu. Oraya uzandım ve telefonumu buldum. Elime aldığımda sesi kesildi.

Kim arıyorsa zaten bu saatte onuda anlamış değildim. Ekran kilidini açtım. 2 cevapsız çağrı.. Tam kimin aradığını görmek için tıklamıştım ki tekrar çalmaya başladı.

Kayıtlı olmayan bir numaraydı arayan. Telefonu cevapladım. Efendim, alo gibi bir söz söylememe fırsat vermeden karşıda ki ses " Yarım saatten beri burada ağaç oldum. Hatta kök saldım. Telefonun nerde senin? Bu üçüncü arayışım. Bunu da cevaplamasaydın.."

"Bir dakika yaa.. Kimsin sen?" diyerek hiç aralıksız nefes bile almadan yaptığı konuşmayı böldüm. Sabahın bu saatinde sapık mıdır nedir yaa.

Yıllar Sonra ILK ADIMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin