17.bölüm

134 29 25
                                    

" Bu nasıl? Sanki olmadı ya." diyerek çıktı kabinden Zeynep üzerine gayet yakışmış olan mavi elbiseyle. Içine sinmemişti. Hem neden bu kadar masraf yapıyorlardı ki? Ne gerek vardı elbise almaya. Sanki sözü olacakmış gibi bu hazırlık niyeydi? Biliyordu babası onlar için ne gerekiyorsa yapmaya hazır olduğunu göstermek istiyordu. Oda onlara mutsuz olduğunu belli etmemeye çalışıyordu. Zaten mutsuz da olmayacak, önüne hayatındaki güzelliklere bakmaya çalışacaktı.

"Yok abla ya oldu bence." diyen Hilye onu düşüncelerinin arasından çıkardı. "Beğenmedin mi?" diye ekledi.

"Yok begendim begenmesine de.." kaşlarını kaldırarak annesine döndü ve ellerini tutarak "Anne ne gerek var bu kadar masrafa." dedi annesine.

Asiye Hanım "Bunu konuşmuştuk Zeynep lütfen. Hem bak o kadar güzel olmuşsun ki ben çok beğendim bunu alalım. Dimi Hilye sende birşey söyle ablana."

"Süper ablam valla artistlere taş çıkarırsın. Yeminle." diyerek Hilye'de annesini tasdikleyince Zeynep "Tamam o zaman alalım bunu." diyerek kabine girdi.
Hilye de annesinin koluna girerek "Ablam onu çıkarana kadar şurada bir reyonda birşey beğenmiştim. Ona bakalım mi?" dedi ve "Sen gelirsin abla." diyerek diğer reyona doğru gittiler.

Zeynep fermuari bir türlü çıkaramamış yardım istemek için kabinden çıktı. Fakat Hilye ve annesi çoktan gitmiş o katta kimseler görünmüyordu. Üzerinde ki elbiseye bakarak kabindeki aynaya doğru kabinin içine girmeden döndü. Aynadaki aksine dikkatle bakınca gerçekten iyi rol kabiliyeti olduğunu bir kez daha gördü. En zor şey mutsuz bir anında mutlu görünmeye çalışmaktı ona göre.
Ve o bunu becerebiliyordu.

"Bencede çok güzel olmuşsun."

    Zeynep küçük çaplı bir şaşırmayla arkasına dönerek sesin sahibine baktı. Ömer büyük bir tebessümle ona bakıyordu. Zeyneb'in nutku tutulmuştu sanki. Hayal değildi dimi.
Bu Ömer'di.
Bir iki adım attı.

"Ömer.." dedi devamında Bey lafzinı getiremeyecek kadar büyük bir şaşkınlıkla. Ömer de ona doğru yavaşça ilerliyordu değnekleri yardımıyla. Aralarında büyük bir elektrik akımı varmış gibiydi. Zeynep olduğu yerde kalmış ayakları kilitlenmişti sanki.
Yürüyemiyordu.

    Ömer yavaşça reyonda çalan müzik eşliğinde yaklaşıyordu sevdiğine. Sanki içinde olanları anlatıyordu şarkı. Sanki kalbinin sesiydi. Söyleyemediği şeyleri fısıldıyordu sevdiğine sesli bir şekilde.

    "Havasından suyundan aşk damlayan, yarim var gül renginde..

     Dünyaları verseler kâr etmez, olmaz ki sen denginde...

    Aşkıdır ruhumda yankılanan, duyduğum her seste..

   O can ki sevdası sonsuzumdur, aldığım her nefeste...

  Son aşkım ilk yarim can bildiğim, vefalı sevdiğimsin...

   Derdimi derdinle böldüğüm, ömrümü verdiğimsin..."

    Bilmiyordu ki Zeynep de aynı duyguları paylaşıyordu. Ilk defa aşkı tadıyordu kalbi Ömer'in gözlerine bakarken gözleri.
Reyonda çalan şarkı fon müzikleri gibiydi. Onlar sanki bir film'in başrollerini oynayan iki aşıkdı.

    Ömer yavaş adımlarıyla aralarındaki mesafeyi kapatarak Zeyneb'in yanına geldi. Zeynep hâlâ şaşkındı ve bir o kadar da heyecanlı. Gözlerini gözlerinden ayırmayarak doya doya bakıyordu sevdiğine. Belki bundan sonra bir daha göremeyecek, bir daha hayat bulduğu o gözlere bakamayacaktı.

Yıllar Sonra ILK ADIMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin