1.bölüm

1K 90 25
                                    

Selam arkadaşlar!
   Bu wattpad'de ilk hikayem.. Umarım beğenirsiniz.. Sizden isteğim birinci bölümü okuyup, hikayemi okumaktan vazgeçmeyin.. Ilk bölümlerde karakter yerleşimi ve tanıtımı yaptığım için biraz anlatımım sade ve sizi etkilememiş olabilir... Lütfen bir sonraki bölümleri okuyup, öyle devam edip etmeyeceğinize karar verin..

Sevgiler, Saygılar, Yazım gücü benden...
Okuyup oy ve yorumlaması sizden...

Yorucu bir gün daha geride kalmıştı Mehmet Bey için. Çalışmaları bu ara onu çok yoruyordu. Içinden "artık yaşlanıyorum galiba" diye geçirdi.
Bu şirkette işe başlayalı iki sene anca olmuştu. Burdan önce küçük bir dükkanı vardı. Bir kaç borç yüzünden kapatmak zorunda kalmıştı.
Eşi Asiye Hanım, üzerinde ki yükü azda olsa hafifletebilmek için küçük bir lokantada aşçılık yapıyordu.
Büyük kızı Zeynep yirmi yaşındaydı. Babasının en büyük hayali olan mimarlığı okuyordu.
Küçük kızı Hilye ise; on yedi yaşında lise sona gidiyordu. O ablasının aksine bulundukları durumdan hiç memnun olmayarak özenti bir yaşayış içindeydi.
Dükkanlarını kaybedene kadar durumları fazlaca olmasa bile iyiydi. Ancak dükkanlarını kaybettikten sonra Mehmet Bey bir müddet iş bulmaya çalışmıştı.
Eşi Asiye Hanım ve kızı Zeynep bu durumda onun her zaman yanında olduklarını , bulundukları durumdan hiç şikayetçi olmayarak göstermişlerdi.
Hilye ise bir kaç defa şikayetçi olsada annesinin ikazlarıyla babasından af dilemişti.
Mehmet Bey onlara asla dayanamıyordu. Onlar hayatının üç meleğiydi. Onlar sayesinde bu yükü güçde olsa kaldırıyordu. Ileride bu sıkıntılara düşmemeleri ve kızlarının okuyabilmeleri için elinden geleni yapıyordu.
Düşüncelerinden arkadaşının seslenmesiyle sıyrılmışti.
"Mehmet!"
"....." şaşkın bir şekilde sesin nerden geldiğine bakıyordu.
"Mehmet sana sesleniyorum. Nerelere daldın yine. Beni hiç duymuyorsun?"
Çıkış saati geldiği için odasına dosyaları yerleştirip çıkacaktı. Ama o eskilere dalıp geç kalmıştı. Arkadaşına dönerek;
"Efendim Osman birşey mi diyorsun?"
Osman arkadaşının aklının gerçekten burada olmadığını anlamıştı.
Fazla üstelemeyerek;
"Patron bizi çağırıyormuş." Mehmet Bey anlam veremeyerek elinde ki dosyaları bıraktı. Arkadaşının yanına gelerek;
"Hayırdır. Ne olmuş ki bu saatte niye çağırmış?" dedi.
Osman Bey de hiç birşey den habersiz bir ifadeyle;
"Bilmiyorum. Bende şaşırdım. Ama sadece bizi değil, bir kaç kişiyide çağırmış herhalde."
Iki arkadaş meraklı bir şekilde patronları Selim Bey'in odasının kapısına gelince durdular. Kapi açıktı. Içeride tanıdıkları çalışanlardan bir kaç kişi daha vardı.
Selim Bey her zaman ki soğukkanlı edalarıyla konuşuyordu.
"Kusura bakmayın Beyler. Böyle şeyler her şirkette olur. Sadece sizin başınıza gelmiyor. Bir şirketle anlaşma yaptım ve tecrübeli elemanlarımla birlikte yoluma devam etmek istiyorum. Çalıştığınız miktar sizlere ay bitmeden verilecek. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır. Bugün çıkmadan önce bu ay ki maaşlarınızı alıp eşyalarınızı toparlayabilirsiniz. Iyi akşamlar."
Hepsi küçük bir şok geçirmişlerdi kendi iç dünyalarında.
Çoğu kişi itiraz ederken Mehmet Bey oradan ayrıldı.
Zenginler böyleydi işte. Önce ise alıp çalıştırırlar, sonra hiç düşünmeden çıkartırlardi. Adımlarını hızlandırıp, önce odasına geçip eşyalarını aldı. Sonra da hızla oradan ayrıldı.
Evin önüne geldiğinde hâlâ düşünceliydi. Şimdi ne diyecekti ailesine. Kızlarını nasıl okutacaktı. Sıkıntılı bir şekilde iç çekti ve kapıyı çaldı. Zeynep kapıyı açarak;
"Hoşgeldin baba." dedi. Mehmet Bey kısık bir sesle ;
"Hoşbulduk kızım." diyerek içeri geçti. Elinde ki eşyaları fortmantoya bırakarak paltosunu çıkardı.
Zeynep babasının sıkıntılı olduğunu anladı. Hem bu eşyalarda neyin nesiydi. Babası işten eve hiçbirşey getirmezdi.
Ama bunu babasına sormadı. Çünkü biliyordu babası bir sorun olduğunda onlara mutlaka anlatır, hiçbirşeyi onlardan saklamazdı.
"Annen daha gelmedi mi?"
"Geldi, mutfakta yemek hazırlıyor."
Babasının sesi gerçekten sıkıntılıydı. Birşey olmuştu. Ama ney?... Içeri geçtiklerinde Asiye Hanımın mutfaktan sesi duyuldu.
"Kızım kim geldi? Bir gittin gelemedin."
"Babam geldi anne geliyorum."
"Hadi sofraya gelin o zaman."
"Tamam geliyoruz."
Mehmet Bey kızına dönerek;
"Ben üstümü değiştirip geliyorum. Hilyede gelsin sofraya , sizinle birşey konuşacağım."
Zeynep;
"Baba. Iyisin değil mi?" deyince Mehmet Bey;
"Anlatacağım kızım." diyerek yukarıya odasına çıktı. Zeynep, Hilye'yi çağırdı. Kısa süre sonra bütün aile sofrada toplanmıştı. Mehmet Bey işten çıkarıldığını, bugün olanları, herşeyi ayrıntılı bir şekilde anlattı.
Asiye Hanım üzüldüğünü belli etmemeye çalışarak;
"Ben çalışıyorum ya. Sen iş bulana kadar idare ederiz."dedi.
Zeynep de annesini tasdik etti. Hilye sinirli ve beklenmedik bir şekilde çıkıştı.
"Idare mi ederiz? Çalışıyorken de idare ediyorduk anne!"
Sesi sert çıkmıştı. Buna hiç aldırmayarak, masadan kalktı ve odasına çıktı. Zeynep babasına dönerek;
"Sen ona aldırma baba. Ben onunla konuşurum. Hem bende size birşey söyleyecektim. Bugün Ayşeyle konuştum. Bir inşaat şirketinin müdürünün asistana ihtiyacı varmış. Ayşe nin arkadaşlarından biri başvurmuş, ama üniversiteyi iki yıl bitirmeyeni kabul etmiyorlarmış. Ben de iki yılımı tamamladım."
Zeynep bunları anlatırken babasının gözlerine bakıyordu. Babası hep onun mimar olmasını istiyordu. Ünitesiteyi tamamen bitirmeyi oda en az babası kadar istiyordu. Ama şimdi durum değişmişti.
Babasının masada ki elinin üzerine elini koydu ve ;
"Merak etme baba. Sen iş bulana kadar çalışacağım. Sonra tam istediğin gibi bir mimar olacağım. Hem olmazsa beraber ilerletirim. Hem okurum, hem çalışırım."
Kızlarının böyle söylemesi duygulandırmıştı çifti. Mehmet Bey çaresiz kabul etti. Zeynep;
"O zaman ben gidip Ayşe nin bana verdiği şirketin kartını bulup, arayayım. Yarın da görüşmeye giderim. Musaadenizle." diyerek yanlarından ayrıldı.
Odasına gidip kartı buldu ve ilk iş başvurusunu yaptı.
Geriye kalan ise yarın erkenden gidip o işi almaktı...

Yıllar Sonra ILK ADIMIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin