Hellooo
Yeni bölümle karşınızdayım. Keyifli okumalar :)
Bölüme başlamadan aşağıda bulunan yıldızı parlatmayı unutmayın <3 satır aralarında yorumlarınızı bekliyorum :)
----
Duyduğum sözler dizlerimde derman bırakmamıştı. Her bir kelime yük olmuş omuzlarıma çökmüştü. Merdivenlerin trabzanına tutunarak yavaşça yere çöktüm.
Şimdi ne olacaktı? Kardeşime kıyacaklar mıydı?
Annem feryat ediyor babama Ciwan'ı kurtarması için yalvarıyordu. Bu acıya daha fazla dayanamamış yere çökmüştü. Elleriyle başına vuruyor, dizlerini dövüyordu. Haykırışları içimi dağlıyordu ama kalkıp yanına gidemiyordum bile.
Ne diyecektim dayeme? Nasıl teselli edecektim? Bu durumun tesellisi olur muydu?
Babam annemi yerden kaldırmaya çalışıyordu ama annem olaraklı olmuyor yerde kendini yiyip bitiriyordu. En sonunda Azad ağabeyim anneme yaklaşarak kendine zarar vermemesi için ellerini tuttu.
"Yapma ana."
"Yüreğime kor düştü oğul. Ciwan'ıma kıyacaklar. Xerzan'lar sağ koymaz onu."
"Sakin olasın hele Dila Xanım(Hanım). Yarın aşiret toplanacak hüküm verilecek." dedi babam.
Babamın sözleriyle annem başını kaldırmıştı. Azad ağabeyime tutunarak ayağa kalktığında babamın karşısında dimdik dikilmişti.
"Sakin kalayım ha Zinar Ağa! Sakin kalayım! Evladımın akıbeti ne olacak belli değil ben sakin kalayım öyle mi?" diyerek bağırdı annem. Babam tam ağzını açacakken annem elini kaldırarak babamın konuşmasına müsaade etmemişti.
"Yarın ne olursa olsun bana evladımı sağ salim getireceksiniz duydunuz mu?" önce babama bakarak, "sen evladını.." daha sonra da bakışlarını Diyar ve Azad ağabeyime çevirerek, "Siz de kardeşinizi bana getireceksiniz!" eliyle konağın kapısını göstererek sözlerine devam etti.
"Sağ salim girecek bu kapıdan evladım." diyerek arkasını dönmüş yanımdan hışımla geçerek merdivenleri tırmanmıştı.
Azad ağabeyim saçlarını karıştırarak çekelemişti. Şu an öyle bir durumdaydık ki bir bedel ödenmeden annemin istediği yerine gelmezdi. Zaten töreler de hiçbir şey olmamış gibi annemin istediğini de yerine getirmezdi. Bunu annem de gayet iyi biliyordu lakin yüreğinin yangını doğru düzgün düşünmesine engel oluyordu.
Babam annemin arkasından yukarı çıkmıştı. Diyar evden çıkıp gitmişti. Şilan jinbiram odasına çekilmişti. Azad ağabeyim sedirlerde oturuyordu. Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama yerimden hiç kıpırdamamıştım.
Beynimin içindeki düşünceler bir karmaşa yaratmış beni bulunduğum konumdan alıp içine hapsetmişti. Yarın neler olacağını düşünüp duruyordum. Birden fazla ihtimal vardı. O ihtimallerin her birinin sonucu birbirinden ağırdı. Bu işin sonucunda mutlaka yüreklere ateş düşecekti.
Aklım hâlâ almıyordu Ciwan bunu nasıl yapabilmişti? Töreleri gayet iyi biliyordu ama neden çareyi kaçmakta bulmuştu? Avşin'i sevdiğini söyleseydi gider usulünce isterdik ama o neden kimseye bir şey dememişti? Onu bu çıkmaza ne sürüklemişti bilmiyordum olanları öğrendiğimde ona hak verebilecek miydim bunu da bilmiyordum ama tek bildiğim bir şey varsa eğer ona bir şey olursa asla bu konak eskisi gibi olamazdı.
Kayıp vermek acıydı. Yitip giden bedenler yanımızdan ayrılsa da yoklukları her an her saniye hissedilirdi. Yokluklarıyla yola devam edilemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK ATEŞİ
Fiction généraleTöre. 4 harf 2 heceden oluşan bu kanlı kelime nice anayı babayı evlatsız bırakmış, nice sevdalılara mezar olmuştu. Şimdi ateş bomba etkisi yaratarak konağımıza düşmüştü. Töre bu defa bir Azrail gibi karındaşımın ensesine yapışmış ya onun canını a...