8. Bölüm

10.9K 530 307
                                    




Hellooo biz geldiiiik!

Lütfen oy verip yorumlamayı unutma! (:

Yeni bölüm sınırı; 40 vote, 170 yorum.

Kitapla ilgili bütün duyuruları duyuru panosunda paylaşıyorum beni takip ederek haberdar olabilirsiniz.

Hem Yürek Ateşi'nin hem de ilerleyen günlerde yayımlamaya başlayacağım kitaplarımın yeni bölümleri için alıntılar paylaşacağım bir instagram hesabı açtım beni takip ederek paylaşacağım alıntıları görebilirsiniz.

Instagram : lilyesol

Keyifli okumalar <3

----

Konaktan içeri girdiğimde avluya akşam yemeği için sofrayı kuruyorlardı. Annemler günümün nasıl geçtiğini sormuş olsalarda sorularını geçiştirmiş detaya girmemiştim. Odama çıkıp elimi yüzümü yıkamış, kıyafetlerimi değiştirerek yatağımın kenarına çökmüştüm.

Karşımda duran balkon kapısından gözüken gökyüzünü izliyordum. Birazdan yemek yemeğe çağıracaklarını biliyordum ancak hiçbir şey yiyesim yoktu. Bu birkaç günde doğru dürüst bir şey yememiş, hem aç kalmaktan hem de stres ve üzüntüden eriyip gitmiştim.

Verdiğim kilolar direkt kendini belli etmeye başlamıştı ancak yemek yiyemiyordum. Kendimi zorlamaya çalıştığımda kusacak gibi hissediyordum hatta bu olay hissiyatı geçmiş  fiile dönüşmeye başlamıştı. Stres, üzüntü ve kendimi yemek yemeye zorlamam birkaç kez kusma ataklarıyla sonuçlanmıştı.

Günlerdir ağlıyordum. Uykusuz geceler geçiriyor, sabaha karşı uykuya dalıyordum. Bu birkaç saatlik uykular göz altlarının çökmesine, şişip morarmasına neden olmaya başlamıştı.

Düğün alışverişinden sonra ne ailem ne de Merxas'ın ailesi beni bir şeylere zorlamamışlardı. O günlerde her şey daha katlanılasıydı ancak bugün Xerzan konağına gitmem, onların ev ortamlarını görüp orada vakit geçirmem gerçekleri yüzüme bir kere daha sert bir şekilde vurmuştu.

Bu düğünden kaçış yoktu. İki gün içerisinde doğup büyüdüğüm bu konaktan temelli gidecektim. Xerzan konağında yapayalnız kalacaktım.

Ben orada ne yapacaktım? O konakta nasıl yaşayacaktım? Daha evlenmeden orada geçirdiğim her dakika da kapıya kayıyordu gözlerim. Bugün çıkıp gidebilmiştim o konaktan ancak evlendiğimde ne olacaktı? İstediğim an çıkıp gidemeyecektim. Çıksam bile mutlaka o konağa dönmek zorunda kalacaktım.

Ben böyle yaşayabilecek miydim? Sahi yaşamak sadece nefes almak değildi ki ben o konakta her gün nefes alırken ölecektim.

Dün geceden kalma uykusuzluğum, gün boyu bir şeyler yememenin getirmiş olduğu açlık, Xerzan konağında yaşadıklarım ve içinden çıkamadığım düşüncelerim başımın çatlarcasına ağırmasına yol açmıştı.

Baş ağrım gözlerimin üzerine yayılıyor gözümü açık tutarken zorlanmama neden oluyordu. Muhtemelen gözümün aklarında kılcal damarlar belirginleşmişti.

Kapımın tıklatılmasıyla gökyüzünde olan bakışlarım kısıldı ancak bakışlarımı gökyüzünden ayırmadım. Herhangi bir cevap vermememin üzerine kapı bir kez daha tıklatılmıştı.

"Hanımım, sofra kuruldu. Yemeğe başlayacaklar. Hanımağam aşağıya inmeni istiyor." dedi Ayşe.

Tek derdim yemek yemekmiş gibi mutlaka yemeklerde o sofraya oturmam isteniyordu. Babam ben sağ iken herkes istese de istemese de bu masada oturacak ben öldükten sonra kim ne yaparsa yapsın diyordu. O yüzden yemek yemesem bile aşağıya inmek zorundaydım.

YÜREK ATEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin