Hellooo
Yeni bölümle karşınızdayım.
Bölümü okumaya başlamadan önce beni rahatsız eden küçük bir noktaya değinmek istiyorum. Umarım bu yazdıklarımı okumadan geçmezsiniz..
Bölümlerin okunma sayıları her geçen gün artıyor ancak vote ve yorum sayılarında artış olmuyor. Maalesef bu durum yazma hevesimi elimden alıyor. Eğer bölümü okumak için buradaysan ve bu yazdıklarımı okuyorsan kitabımı beğeniyorsun demektir. Emeklerimin karşılığını verip vote ve yorum yapmayı lütfen unutmayın.
Bölümlerin okunma sayısıyla vote arasında olan farktan dolayı artık yeni bölümü atmak için vote ve yorum sınırlaması getireceğim. İlk bölümden beri yanımda olan, yorum yapan ve vote veren okurlarıma teşekkür ediyor ve onları bekleteceğim için özür diliyorum ancak emeklerimin karşılığını almak benim de hakkım diye düşünüyorum. Umarım bu söylediklerimi okumuş ve dikkate almışsınızdır.
Yeni bölüm sınırı; 30 vote, 100 yorum.
Ayriyeten kitapla ilgili bütün duyuruları duyuru panosunda paylaşıyorum beni takip ederek duyurulardan haberdar olabilirsiniz.
Keyifli okumalar :)
----
Duyduklarım beni şaşırtmamıştı. Bana iyi davranmayacağını zaten biliyordum. Ciwan ve Avşin'den çıkaramadığı öfkesinin hedefi ben olacaktım.
Merxas Ağa'nın atladığı bir şey vardı. Ben Silvan Aşireti ağasının kızıydım. Boyun eğmezdim. Bana yapılanlara karşı altta kalmazdım. Pasif birisi değildim. Hiçbir zaman da olmamıştım. Bugüne kadar kim bana ne yaptıysa er ya da geç bedelini bir şekilde ödetmiştim.
Şimdi de korkup geri çekilmeyecektim. Ben onun her gün emirler yağdırdığı marabalarından değildim. Başıma az çok neler geleceğini kestirdiğimden bu sözleri beni etkilememişti.
Düşük duran omuzlarımı dikleştirerek kafamı kaldırmış yüzümü gözler önüne sermiştim. Kafamı yüzüne doğru yaklaştırıp hafifçe gülümsediğimde gözleri yavaşça dudaklarıma kaymış, bir süre orada oyalanmış ve yavaşça gözlerini gözlerime sabitlemişti.
"Ben bu yüzüğü takmadan önce senin bulunacağın her şeye lanet ediyordum zaten o yüzden senden ve yapacaklarından korkum yok."
Kafamı ondan uzaklaştırıp eski pozisyonuma geri döndüm. Suratına meydan okurcasına bakıyordum. İçim korkudan titrese bile bunu belli etmiyordum. Korktuğumu görüp bundan zevk almasını istemiyordum.
Ona karşı göstermiş olduğum bu tavrı beklemediği yüzünün her halinden belli oluyordu. Bu davranışım ve sözlerim onu daha da sinirlendirmiş karakuyularında simsiyah ateşler yakmıştı. Gözleri öfkeden parlıyordu. Kolumu sıkıp vücudumu kendine doğru çektiğinde tam konuşacakken merdivenlerden gelen sesle susmak zorunda kalmıştı.
"Kek (ağabey)?" diyerek sesleniyordu kız kardeşi.
Merxas Ağa'nın kolunun kenarından merdivenlere doğru baktığımda daha adını öğrenemediğim ama en kısa zamanda öğrenmek zorunda kalacağım kız kardeşini gördüm. Merdivenlerin başında bize sorgulayan gözlerle bakıyordu. Bu kadar yakın olmamıza şaşırdığı yüzünün şeklinden belli oluyordu. Aslında bu benimde beklediğim bir durum değildi. Beni tehdit edecek, canımı acıtacak şeyler söyleyecekse bunu aramızda mesafe varken de yapabilirdi ancak o tehditlerini kimsenin duymasını istemediğinden olsa gerek bunu sessiz sakin yapmaya karar vermiş olmalıydı.
Kardeşinin yüzümün bir kısmını gördüğünden emindim. Şu anlık kimsenin yüzümü görmesini istemediğim için bu durum beni germişti. Ağabeyinin yüzümü görmesi yetmiyormuş gibi kardeşinin de görmesini istemiyordum. Merxas Ağa'nın önüne geçip kızın yüzümü göremeyecek şekilde durdum. Denize düşen gerçekten de yılına sarılıyormuş. Merxas'ın uzun ve yapılı bedeni şu an tam da istediğim gibi beni gizlemişti. Merxas ne yaptığımı sorgulayan gözlerle bana bakıyordu. Gözleri bendeyken "Ne var Dilşah?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜREK ATEŞİ
Fiction généraleTöre. 4 harf 2 heceden oluşan bu kanlı kelime nice anayı babayı evlatsız bırakmış, nice sevdalılara mezar olmuştu. Şimdi ateş bomba etkisi yaratarak konağımıza düşmüştü. Töre bu defa bir Azrail gibi karındaşımın ensesine yapışmış ya onun canını a...