12.05.2020 19:49
Hüznü seninle tattım.--
„Ne öğrendin?" Huzursuz olduğu çok belli oluyordu. Haliyle bu beni de etkiliyordu. Oldukça güzel geçen günümüzün ardından kötü bir kapanış yapmak istemiyordum. Fakat içimde korku filizlenmişti.
„Nasıl soracağımı bilmiyorum," diye mırıldandı ve bakışlarını etrafta gezdirdi. „Sorun ne?" diye çıkıştım istemsizce. Hoşlanmıyordum böyle gereksiz gerginliklerden.
Çıkışım onu öfkelendirmiş olmalıydı ki gözleri sesimin yükselmesiyle beraber gözlerimi buldu. „Siz gerçekten nişanlı mıydınız o herifle?" Sesini yükseltmemek için çaba gösterdiğini fak edebiliyordum. Kendini kontrol etmek için mücadele ediyordu. Bunu görüyordum. Fakat o dakikalarda benedimi korku sarmıştı. Aklıma ilişen ilk soru ise bunu nerden öğrenmiş olduğuydu.
Cevap vermiyor oluşum onu daha da öfkelendirmişti. Ani bir şekilde yerinden kalktı. Afallayarak peşinden ben de kalktım. Bir gözüm ise daima salıncakta sallanan oğlumun üzerindeydi. „Dinlemeyecek misin?" diye sordum şaşkınlıkla.
Arabaya yönelmişti. Ben ise olduğum yerde kalmış, öylece bakıyordum. Gidecek miydi? Bizi burada bırakıp öylece terk mi edecekti yani?
Duraksayıp saçlarını karıştırdı. Yüzünü çevirdiğinde saf hayal kırıklığı gördüm gözlerinde ve bu benim vicdanımı sızlattı. „Doğru yani? Saçma sapan bir yalandı." Vicdanım kadar gururum da yerlerdeydi. Fazlasıyla utanmıştım karşısında düştüğüm bu durumdan.
Basit bir yalan gibi görünen şeyin aslında ne kadar büyük hatalara sebep olabileceğini biliyorken bunu açıklamayışım sebebim olmak üzereydi. Sakin kalıp onu da sakinleştirmeliydim. „Ali gerçekten açıklayabilirim. Evet yalandı ama-"
„Aması mı var bunun Meva? Başından beri yalandı ve sen bunu bana söylemedin! Ben onu sevdiğini düşündüğüm her an kahroldum. Meğer ortada ne sevgi varmış ne de ilişki."
„Öyle değil," diye mırıldandım huzursuzlukla. Anında sesini kesip pür dikkat gözlerime baktı. „Başta yalandı, haklısın. Ama sonra..."
Devamını getirmek zordu. Kurmak istemediğim bir cümleydi üstelik. Ben Ali'yi seviyordum. Aramıza şüphe tohumlarının ekilmesini istemiyordum. Fakat konuştukça dağılıyordum. „Bunu yapmak zorundaydım Ali. Ailemle ilişkimi biliyorsun. Bana başka çare bırakmadılar."
Kafasını onaylamazcasına salladı. „Bu kadar kolay yalan söylenmez. İnsanın yüzü kızarır."
Kurduğu cümle kendi yükünün altında ezilen kalbimi paramparça etti. Ben yalancı değildim. En azından kendimi bu yönde ikna etmek istiyordum. Yalan zincirlerimin ardına saklanırken nefes almaya çalışıyordum.
Düşünmeden konuşmuştu muhtemelen ama yaralamıştı. Bunu kaçırdığım bakışlarımdan kolaylıkla anlayabilirdi. Üste çıkmak değildi bu yaptığım. Sadece daha fazla kırıkla nasıl başa çıkılır artık bilmiyor ve öğrenmek istemiyordum. Nitekim o da kırdığını fark etmesine rağmen toparlama gereği duymadı. Fazlasıyla öfkeliydi.
Korkunç bir suçluluk duygusu ile başımı öne eğdim. Muhtemelen bu suç alnımın kara lekesi olarak kalacaktı.
Uzaklaştığını işittim. Tek bir kelime dahi etmeden adımlarını attı. Benden gidiyor muydu, kalmasını bu kadar çok isterken? Tuttuğu ellerimi bırakmak bu kadar kolay mıydı? Anlamaya çalışıyordum ama bu o kadar zor ki...
Arabanın kapısını açıp kapattığını duydum kapalı gözlerimin ardından. Hatalıydım, hem de çok. Ama bu hatanın beni ondan edeceğini tahmin etmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Salıncağı
RomanceŞimdi yerleştiğin gönül salıncağıma Gözlerim kapalı Nasıl güveneyim Gitmeyeceğine, Beni ömrünün sonuna kadar O salıncakta Çocuklar gibi şen Seveceğine. 30.04.2020 00:42 © Tüm hakları saklıdır