13.07.2020 16:39
Yokluğunu arar oldum.--
Maaile toplanmıştık akşam yemeğine. Bu kalabalıklara alışık olduğumu söyleyemeyecektim. Herkes mutlu, birbirine gülücük atıyordu. İki aile de birbiri ile anlaşıyor gibiydi. Ortada dönen samimiyetsizliği sanırım bir tek ben hissediyordum.
Fırat ile yan yana oturmuş onun yemeğini yemesine dikkat ettiğim süreç içerisinde tabağım yemeklerle donatılmıştı. Hiçbir halükârda o kadar yemeği yemeyeceğimi bilmelerine rağmen müdahalelerimi umursamıyorlardı. Sessiz bir iç çekişle noktaladım yalnızca.
„Çocuğa yer kalmayacak içeride. Biraz rahat bırakın isterseniz." İmdadıma yetişen Utku'ya minnetle baktım. „Bence de anne. Nasıl yesin onca şeyi?" Ebru destek çıkarak tabağımı önümden aldı. „Ben sana temiz tabak getireyim yenge. İstediğini yersin."
Omzuma bıraktığı elini içtenlikle okşadım. Üzerime gelinmesinden hoşlanmıyordum. Böyle durumlarda dilim lal oluyor, kendimi savunamıyordum. Önüme bıraktığı boş tabağa sonunda ufak tefek yiyecek bırakıp sohbete kulak verdim. Fırat'ı çoktan oyun oynamaya Ebru'nun odasına göndermiştim.
„Böyle olacağı belliydi zaten. Akademik kariyer midir nedir, bir de onu çıkardı. Artık kırar dizini çocuğuna bakar." Kanın utançtan yüzüme hücum ettiğini hissederek titreyen elim ile su bardağına uzandım. Babamın bana doğrulttuğu silahını ateşlemesini zaten bekliyorum. Buna rağmen hazırlıksız yakalanmıştım.
„Bizim zaten bir çocuğumuz var. Meva hem onunla en güzel şekilde ilgileniyor hem de kariyerini tamamlıyor." Ali'nin ani ve keskin savunması gergin ortamda yankılandı. Ortamı yatıştırmak isteyen annem ise tamamen karıştırmıştı. „Canım aynı şey mi. Hamileliği var bunun, doğumu. Kendi öz evladın-"
„Anne!" Utku çatalını sertçe masaya vurup cümlesini yarıda kesti. İyi ki kesti çünkü tahammül edecek durumda değildim. Yine aynı mevzular açılacaktı. Fırat onların gözlerine saf sevgi ile bakarken onların gözlerinde parlayan tek şey samimiyetsizlikti. Dede ve anneanne diye haykıran bir çocuğu vicdanları sızlamadan geçiştiriyorlardı. Zamanında beni geçiştirdikleri gibi. Ancak bunu oğluma yapmalarına müsaade etmezdim.
Henüz ben araya giremeden Ali tekrar lafa atıldı. „Anne, baba size saygım sonsuz ama bu konu tekrar açılırsa kalplerimiz kırılacak. Fırat benim oğlum, canım ve hatta kanım. Bizim oğlumuz. Aksi tek bir şey duymak istemiyorum."
„Aşk olsun oğlum, öyle mi dedik biz." Annem alıngan bir ifade takınarak oturuşunu dikleştirdi. Başıma kısa sürede ağrı girmişti. En kısa muhabbette dahi gerginlik oluşabiliyordu ve bu sebeple yıllarca susmuştum ailemin yanında. Ne olursa olsun sessizce tamam demiştim.
„Ayrıca Meva'nın üstesinden gelemeyeceği herhangi bir şey yok. Olur da isterse, kariyerini daha sonra da devam ettirebilir. Bu kararı da ona bırakalım lütfen." Çıt dahi çıkmadı masadan. Fatma anne gerginliği dağıtmaya çalışarak mutfağa çay koymaya gitti. Utku ise geçmiş maç konularını açarak eniştesinin kafasını dağıtmaya çalıştı.
Alışmıştık aslında. Ali de gün geçtikçe nasıl bir aile içerisinde yetiştiğimi görüyor ve beni kabuğumdan çıkarmak için büyük çaba sarf ediyordu. Tek dileğim bu tür tartışmaların daha fazla uzamamasıydı. Ailem elbette ki sonsuz sevgi ve saygıma sahipti. Bunu hiçbir şey değiştiremezdi – karşılığını alamıyor oluşum dahil.
Vakit geçtikçe konular dağılmış, gerginlikler unutulmuş ve samimiyet sağlanmıştı. Anlaşabilmek oldukça zordu. Özellikle iki ailenin doğruları farklı olduğunda bu iş hayli zorlaşıyordu. Fatma annenin bu durumu idare etme çabası beni mahcup ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Salıncağı
RomanceŞimdi yerleştiğin gönül salıncağıma Gözlerim kapalı Nasıl güveneyim Gitmeyeceğine, Beni ömrünün sonuna kadar O salıncakta Çocuklar gibi şen Seveceğine. 30.04.2020 00:42 © Tüm hakları saklıdır