21

167 8 9
                                    

25.05.2020 23:10
Beni varlığınla sınadın.

--

Bünyeme nüfuz eden heyecanla yataktan fırladım adeta. Binlerce düşünce birden belirmişti aklıma gelen ihtimal ile. Sağa sola adımladığım sırada tırnaklarımla oynuyordum. Şimdi ne yapmalıydım? Sakin kalmaya çalışarak tekrar yatağın ucuna oturdum. Bu yalnızca bir ihtimaldi. Hamile olmayabilirdim.

Peki istiyor muydum? Bu sorunun yanıtı yoktu bende. Zaten beni korkutan şey de buydu. Emin olmadıktan sonra nasıl olur da böyle bir hata yapardım?

Kendimi sakinleştirmeye çalışarak tekrar takvime baktım. İhtimal vardı, bu ihtimal beni geriyordu. Ben anneliği tatmıştım. Dünyalara bedel minik bir oğlumuz vardı. Ali de en az benim kadar mutluydu bunu hissediyorum. Peki böyle bir durum karşısında sevgimizi eşit bölebilecek miydik? Ali'den çok kendimden korkuyordum.

Asla birbirinden ayırmazdım fakat öz kardeşler arasında dahi sevgiyi eşit bölmek o kadar zordu ki bizim durumumuzda nasıl olacaktı bilmiyordum. Ali ile bu durum hakkında daha önce hiç konuşmamıştık. Gerek duymamıştık belki de. Fakat şu an düşüncelerini deli gibi merak ediyordum.

Korkuyordum. Ali'nin tavrından çok kendimden. Hazır olmamaktan.

Neredeyse bir saat kadar kaldım öylece. Ne yapacağımı bilmez ve tedirgin bir şekilde. Sonunda az da olsa toparlanabildiğimde üzerime düzgün iki parça alıp kendimi elimde cüzdanım ile dışarı atmıştım. Eczane bulmalıydım kafayı yemeden önce!

Sokağımızda olan eczaneyi es geçip on dakika fazla yürüyerek hedefime ulaşmıştım. Küçük eczane poşetini kapüşonlu hırkamın içinde saklaya saklaya eve ulaşabilmiştim sonunda.

Lavaboya kendimi kilitleyip kısa bir sakinleşmenin ardından testi yaptım. Yatağın ortasına oturup dakikaların asırlar kadar uzun sürede geçmesini bekledim. Test önümdeydi. Ellerim tırnaklarımda. O an fark ettim. Fark etmemle aptal bir tebessüm belirdi dudaklarımda. Çift çizgi çıkmasını istiyordum. Ben bir bebeğimiz olsun istiyordum!

Bu aydınlanma ile gözyaşlarımı daha fazla tutamadım. Ben sildikçe yenileri eklendi. Kendimi ne kadar sakinleştirmek istesem dahi başaramamıştım. İşin ucunda hayal kırıklığı vardı. Sakin ve soğukkanlı kalmalıydım ama yapamıyordum! Telefonuma sarılıp rehbere girdim. Öylece isimlerde göz gezdirebildim. Birini aramaya cesaret edemedim. İçimdeki heyecan buna müsaade etmedi. Burukça gülümseyerek telefonu yatağın diğer ucuna fırlattım. İstesem arayabilecek biri vardı sanki.

Derin bir nefes alıp önümde peçeteye sarılı çubuğa baktım. Sabırsız bir insandım. Belki de gerginliğimi tetikleyen şey buydu. Fırat'ı düşünmek istedim. Sevinir miydi bir kardeşi olacağını öğrense? Peki Ali? Vazgeçer miydi Fırat'ı böyle koşulsuz sevmekten?

Ekranı aydınlanan telefonuma kaydı bakışlarım. Ali arıyordu. Nefesimi düzenleyip çağrıyı yanıtladım. „Günaydın güzelim."

„Günaydın," diye şakıdım pürüzlü sesimle. „Yeni mi uyandın?"

„Sayılır. Sen ne yapıyorsun. Halledebildin mi işlerini?" Trafikte olduğunu etraftan gelen seslerden anlayabilmiştim. „Hallettim hallettim. On dakikaya gelirim. Kahvaltıya mı çıkalım yoksa fırına mı uğrayayım?"

Belirttiği süre çok az bir süreydi. Hala önümde bekleyen çubuğa baktım. „Bence fırına uğra. Ben de çay koyarım. Evimizde kalalım." Kısık bir sesle güldü. „Sen nasıl istersen güzelim."

Onu az bir süre olsa dahi oyalardı bu. Benim sonucu öğrenip kendimi toparlamam için yeterli olurdu bu süre. Saatimi kontrol ettiğimde sonucu öğrenme vaktimin geldiğini de anladım. Gergince dizlerimin üzerine oturdum ve merakla çubuğu sardığım peçeteden çıkardım. Gittikçe belirginleşen ikinci çizgiyi görmemle gözyaşlarım tekrar yanaklarımı ıslatmaya başlamıştı. Hamileydim!

Gönül SalıncağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin