4. Bölüm ( Fıstık )

18.3K 480 41
                                    

Gözlerimi hafifçe araladım, yanıma baktığımda Dolunay yoktu. Bir iç geçirdim ayağa kalkıp banyoya ilerlerken Dolunay banyodan çıktı. Dikkatimi çeken ise altında hiç bir şey olmamasıydı, siktir! Elimle gözlerimi kapattım. Dolunay'ın gülüşünü duymuştum neden yapıyorsun ki bunu? Beni utandırmak için mi? Of! Çıplak ayaklarının parkeye vurma sesini duyuyordum ve bana çok yaklaşıyordu. Büyük ellerini belimde hissettim bu adam beni kesinlikle öldürecekti. Elimi gözlerimden çekti ce o yemyeşil gözlerle karşılaştım.

"Ne kadar güzel bir kız olduğunu söylemiş miydim? Ayrıca yakında benim kadınım olacağına da söylemiştim."

Benim kadınım... Nefes al Eli, nefes al. Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudaklarım aralandığında yine aynı şeyin içime girdiğini hissettim. Bacak aramda ki ıslaklık daha da ıslanmıştı. Dolunay'ın parmakları tenimde sürtünüyor beni benden alıyordu. Eli eşofmanımın içine oradan da kilotumun içine girmişti. Ah! İlk defa bana dokunmuştu!

"Ah, bebeğim çok hazırsın."

Bütün kan oramda pompalanıyordu. İçimde ki ses: Kes şunu uyan artık! İçimde ki şeytan: sana dokundu! Bunun keyfini çıkar Elisa. İkiniz de sesinizi kesin! Uyanmalıydım. Uyan. Uyan. Uyan! Gözlerimi hızla açtım Dolunay, yanımda huzurlu bir şekilde uyuyordu. Bir nefes verdim. Bu iyiydi. Ter içinde kalmıştım ve okula gitmem gerekiyordu. Bir dakika... Ablam! Hızla ayağa kalktım, kapıya ilerleyip yavaşça kolu indirdim. Küçük adımlarla ablaö'ın odasına ilerledim ve... Ne? Ablam yoktu. Bu saate kadar neredeydi? Nefes alıp tekrardan odama çıktım. Dolunay, uyanmış üstünü giyiniyordu. Bu sefer altı çıplak değildi neyse ki. Ayakkabılarını balkondan alıp ayağına geçirdi. Beni görünce gülümsedi, o gözlerde bir şey saklıydı. O kadar derin bakıyordu ki içimi eritiyordu adeta.

"Günaydın. Kahvaltı yapalım istersen?"

Ne diyeceğini dört gözle bekliyordum. Kavul eder miydi? İçimde ki ses: Hey, yapma Elisa. Adam seninle tanışmak istedi. Akıllıysa elbette kabule edecektir.
Sen ne zamandır şeytanın yanındasın?
İçimde ki ses: Adı üstünde şeytan...
Ürperdim. Kendi kendime konuşmam tam bir delilikti.

"Neden olmasın? Ama okula gitmen gerekmiyor mu?"

Ah evet okul nasıl unuttum ki? Dolunay'ın yanında olmak bana pek iyi gelmiyordu. Saate baktım ah hadi, daha 1 saat 15 dakika zamanım vardı.

"Daha zamanım var."

"Pekâlâ, dışarıda yeriz. Üstünü giyin aşağıda olacağım."

Arkamı döndüm ve tişörtümün eteklerinden tutup üstümden çıkardım. Kapıya baktığımda Dolunay'ın beni izlediğini gördüm. Ah lanet olsun! Dolunay, ahlaksız bir sırıtışla bana bakıyordu. Gözlerimi pörtlettim, kollarımla göğüslerimi kapattım. En azından sutyenim vardı. Aklıma rüyam gelince dudağımı ısırdım. Çok... Çok... Ateşli bir rüyaydı. Bana son bir bakış atıp gözden kayboldu. Yanaklarımın kıpkırmızı olduğundan emindim. Nefes al Elisa. Hızlıca banyoya girip suyu açtım ılık su vücudumdan akarken kendimi daha rahat hissediyordum. Dolunay'ın beni beklediğini hatırlayıp hızlıca saçlarımı şampuanladım. Vücudumu da yıkayıp suyu kapattım. Havluma baktım, Dolunay'ın altındaydı... Dudağımı ısırdım. Sinsice gülümseyip havluyu vücuduma sardım. İçimde ki ses: Sen ne zaman bu kadar ahlaksız oldun Elisa? Şeytana uyuyorsun!
Dolunay hayatıma girdiğinden beri... İç sesimi susturup odama yöneldim. Üstüme beyaz iç çamaşırlarımı geçirip, siyah ispanyol paça bir pantolon ve düz beyaz bir tişört geçirip saçlarımı havluyla kuruladım. Saçlarım ıslak olduğundan sıkı bir at kuyruğu yaptım. Gerçi bir buluşma için ne kadar iyi bir kıyafet onu bile bilmiyordum ama ben buydum. Ayağıma konverslerimi giyip siyah deri ceketimi aldım. Hızlı adımlarla aşağı indim gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Berkay ve Dolunay siktir. Berkay, Dolunay'a şüpheli bir şekilde bakıyordu. Berkay'ın gözleri bana çevrildi.

Siyah NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin