Melek yanıma gelirken korkuyla bana baktı.
"Elisa ne oldu yüzün kireç gibi."
Ne olmadı ki!
"Atakan... Dolunay'In kardeşiymiş."
Melek duyduğu şeyler koltuğa çakılırken nefes almaya çalışıyordum.
"Nasıl? Dolunay bunu sana nasıl söylemez?"
"Bilmiyorum Melek bilmiyorum!"
"Tamam sakin ol. Acilen Dolunay'la konuşman gerek. Hemen."
Haklıydı. Dolunay'la konuşup ona göre davranmalıydım. Allahım. Daha başıma neler gelecekti? Dolunay'ı ararken bir kez daha nefesim kesildi. Telefon direk açılmıştı.
"Elisam?"
O ses... Vücuduma adeta elektrik akımı verirken yanan bir mum gibi eriyip gitmiştim.
"Dolunay, konuşmamız gerek. Neredesin?"
"Ben... Evdeyim."
Kelimeleri dolanıyordu. Alkollüydü.
"Kendi evinde değil mi?"
"E-evet."
"Konum at bana geliyorum."
"Ah peki."
"Kapatıyorum. 1 saate oradayım."
Telefonu kapatıp Meleğe baktım.
"Tamam sen git ama bana mutlaka haber ver ve dikkatli ol."
Meleğe kocaman sarılıp yanağına bir buse kondurdum. Saate baktım; 19.30'du. İyi. Geç bir saat değildi. Taksi çağırıp beklemeye koyuldum. Çantamı alıp dışları çıktım ve bir nefes verdim. Hava hafif serindi. Bir sigara yakıp dumanı ciğerlerime çekerken nasıl bir sağlıkçıyım diye düşündüm. Hayatım da bir macera istiyordum evet ama böylesini değil. İçimde ki ses; verdi Allah belanı. Güldüm. Haklıydı. Taksi gelmişti ve ben de konumu açıp adama gösterdim. Taksinin camından bakarken derin düşüncelere daldım. Ruh emici olayı ve şimdi de bir kardeş vakası, ayriyeten kendi ablamla ilgili öğrendiğim şey de yetiyordu. Bu kadarı fazlaydı ama benim sınavım da buydu. Dolunay'ı görecektim ve heyecandan ölüyordum. Özlemiştim kabul etmeliyim. Ne kadar da bana yalan söylese de, daha doğrusu hiç bir şey söylemese de. Onu seviyordum. O koyu yeşil gözlere aşıktım ben. Of! Düşüncelerden uyandım. Gelmiştik. Ücret biraz pahalı da olsa yanımda yetecek kadar vardı. Para mevzusunu hiç açmayalım zaten. Bu duruma da bir çözüm bulmam gerekiyordu. Kapıyı çaldım ve bekledim. Yüreğim ağzımdaydı. Kapının açılmasıyla o gözlere yoğunlaştım. Üstünde sadece gri bir atlet ve kemeri çözülmüş bir pantolon vardı. Güldüm. Dağınık saçları ve şişmiş gözleriyle yine de harika görünüyordu.
"Ne yaptın kendine böyle?"
Buruk bir şekilde gülümsedi ve baygın gözlerle baktı.
"Asıl sen bana ne yaptın kadın?"
Kan tüm vücudumun önemli yerlerine ponpalanırken nefes almaya çalıştım.
"İçeri almayacaksın beni herhalde?"
"Ah."
Kenara çekildi ve hızlıca içeri girdim. Loş bir ortamdı ve yoğun bir duman söz konusuydu. Bir şey yanıyordu. Çınar ağacı kokuyordu her yer.
"Bu da ne?"
Gülümsedi ve beni belimden çekerek oturdu. Kucağına oturmuş bir şekilde dururken sinirlendim. Kalkmaya çalıştım ancak izin vermedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Nefes
RomanceBU KİTAP +18 İÇERMEKTEDİR! Uyuşturucuya bağlı bir adam. Üniversite tıp öğrencisi olan bir kız. Hayatları kesişirse ne olur? Elisa, her gece o adamı rüyasında görür, artık gerçek ve rüyayı ayırt edemez. Bu rüyaların artık birer kurbanı haline gelir...