Hava serinlemiş, soğuk rüzgarlar esiyordu. Şunu öğrenmiştim; en yakınınız bile size yalan söylüyordu. Arkanızdan iş çeviriyordu. Ağlamayacaktım. Ablam'ın artık beni bir düşman olarak gördüğüne %100 emindim. Dolunay haklı mıydı? Ablam mı ona yapışmıştı? Sanırım doğruydu. Dolunay'ın istediği neydi? Benimle birlikte olmak mı? Yoksa onun için bir tutku muydum? Neydim? Bilmiyordum işte. Dolunay'ın ne istediğini bilmiyordum ve emindim ki oda ne istediğini bilmiyordu. Bir taksi durdurdum, binip kafamı cama yasladım. Kimsem yoktu. Hiç kimsem kalmamıştı. Bahar ve Melek vardı sadece. Eve gelince çantamdan cüzdanımı çıkartıp parayı verdim. Para üstünü de alınca arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Ablamın yüzünü dahi görmek istemiyordum ama mecburdum. Başka bir yerde kalsam? 16 yaşındaki kızlar gibi evden de kaçamazdım. Saçmaydı. En iyisi ablamla çok fazla yüz yüze gelmemekti. Eve girdim ve doğruca odama koştum. Ablam büyük ihtimal geç bir saatte gelecekti. Böylesi çok daha iyi olurdu, bir de onun bana bağırmasını dinleyemezdim. Dolunay olayına gelirsek; onunla arama bir mesafe koyacaktım. Odamın içinde volta atıyordum. Şimdi ne yapmalıydım? Beynimde bir soru işareti oluştu. Bu evde kalmak istemiyordum. Lanet olsun. Ne yapmalıydım? Sakin ol Elisa. En iyisi kendimi derslere vermekti. Ondan sonra da uyur ve sabah kızlarla buluşabilirdim. Hafta sonundaydık ne yazık ki! Çalışma masama oturdum; notlarımı ve kitaplarımı çıkarıp çalışmaya koyuldum.
______________________Telefonumun çalmasıyla bu karmaşık dünyadan çıktım. Arayan kişiye baktım. Bahar. Doğrusunu söylemek gerekirse hayal kırıklığına uğramıştım. İçimdeki şeytan fısıldadı: Neden acaba? Dolunay'ı bekliyordun da ondan.
Sen sesini kes. Telefonu açtım."Efendim?"
"Eli, nasılsın?"
"İyiyim. Sen?"
Koca bir yalan!
"Ben de iyiyim. Öylesine arayayım dedim. Yarın görüşürüz o zaman."
"Evet, görüşürüz."
"Öpüldün bebek!"
Kıkırdadım ve telefonu kapattım. Kapının açılma sesini duydum. Ah tabi ki de ablamdı. Kapı sert bir şekilde kapanmıştı. Ups. Bir sorun vardı. Hiç bir şekilde aşağı inmeyecektim. Gerçi yağmurdan kaçmak isterken doluya yakalanmasak iyi olurdu. Ablamın alkol aldığından emindim. Artık kendini iyice alkolik yapmıştı. Aslında onu pek suçlamıyordum. Bitin her şeye o bakıyordu. Benim masraflarımda dahil. Kendime kesinlikle bir iş bulmam gerekiyordu. Hatta ayrı bir eve bile çıkabilirdim. Evet, bunu ciddi ciddi düşünüyordum. Ablam iyice zıvanadan çıkmıştı; onu geçtim bir de Dolunay meselesi problem olmuştu. İki kardeşin aynı adama aşık olması çok klişe ve ironikti ama gerçek hayatta da da böyle şeyler olabiliyormuş demek ki. Derin bir nefes aldım. Saate baktım, 19.18. Daha erkendi. Kitaplarımı topladım ve gidip yatağıma kıvrıldım. Tekrardan telefonum çalmaya başladı. Bir iç çekip kim olduğuna bakmadan açtım.
"Alo?"
"Hey, ne haber?"
Ah Berkay. Doğrusu bu konu hakkında da ne yapacağımı bilmiyordum. Berkay'la konuşmalıydım. Başka çare yoktu. Beni sevmemeliydi. Bu olmamalıydı.
"İyidir Berkay, senden?"
"İyiyim ama sen değilsin."
"Ne alaksı var? İyiyim!"
"Elisa seni şu kadarcık tanıyorsam şu an iyi değilsin."
"Hayır iyiyim."
"Değilsin. İtiraf et."
"Tamam değilim!"
Sesim çatallaşıyordu. Siktir.
"Hey. Oraya gelmemi ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Nefes
RomanceBU KİTAP +18 İÇERMEKTEDİR! Uyuşturucuya bağlı bir adam. Üniversite tıp öğrencisi olan bir kız. Hayatları kesişirse ne olur? Elisa, her gece o adamı rüyasında görür, artık gerçek ve rüyayı ayırt edemez. Bu rüyaların artık birer kurbanı haline gelir...