|1|

7.4K 331 204
                                    







Avucumu donduran buzlu sodamı yudumluyordum.

Hemen yanımda hoşlandığım çocuk olan en yakın arkadaşım, onun yanındaysa sekiz aylık sevgilisi oturuyordu.

Öğleni biraz geçiyordu ve maçın sonlarına gelmiştik. Türbinlerdeki insanlar çılgınca bağırıp tuttukları takımın son vakitler içerisinde bir gol atmaları için tezahürat yapıyordu. Sol tarafımda galeyana gelen adam heyecanla ayağa fırladı ve kolundaki kutudan dışarı patlamış mısırlarını saçtı. Birkaç taneden nasiplenen kucağımı elimle silkeleyip temizledim.

Ayaklarımı kısıtlandığım alanın el verdiği kadarıyla ileri geri salladım, benim gibi spora gıdım merakı olmayan birinin burada ne işi vardı ki?

Ah, elbette cevap yanımda oturuyordu.

Çok önemli bir şey yapacağını, heyecanını kırmak için de benim varlığıma ihtiyaç duyduğunu söylemişti. Ne yapacağını sorduğumda cevap vermemesine rağmen kabul etmiştim teklifini.

Ben salaktım.

Sodaya temas ederek soğuttuğum elimi ağrıyan başıma götürüp alnımı ovdum. İnsanlar boğazlarını yırtıyorlardı resmen. Hoşlandığım çocuk ve onun sevgilisinde olan bakışlarımı çekip dev sahaya döndüm. Buraya gelmiştim gelmesine ama daha maçın kimle kim arasında yapıldığını bile bilmiyordum. Skor tablosu ve onun altındaki saat göstergesine baktım, maçın bitimine dakikalar kalmıştı.

Sarı formalı takımdan biri topu sektirerek takım arkadaşına gönderdi, o da ayağında sürerek kaleye kadar götürmeyi başardı. Etkili bir top kabiliyetiyle birlikte atışı yapacak kişinin o olmadığını hissettim.

Doğru tahmin.

Adam ayağındaki topu çevirip geriden koşan başka bir futbolcuya attı ve top inanılmaz bir hızla kalecinin elleri arasından kayıp iplerden içeri girdi.

Arkadaşım elimi yakalayıp kız arkadaşıyla birlikte beni de ayağa kaldırdı. ''Aman...'' diye mırıldanabildim kalabalıkla birlikte alkış tutarken.

Soda şişesini düşmesin diye oturduğum yere dikkatlice koydum, bu sırada iki sandalye önümde kazanan takımın marşını söylemeye başlayan yaşlı kadın bir dalgaya sebep oldu. İnsanlar hep bir ağızdan kadına katılırken yamuk bir gülüşle hoşlandığım çocuğa baktım. Bana çevirdiği mavilerine kahvelerimle karşılık verdim.

''Burada ne yapıyorum Allâh aşkına?!'' diye bağırdım ama umduğum dudaklarımı okumuş olmasıydı. Çünkü herkes deli gibi kutlama yapıyordu ve bırakın anırmayı, burada doğum yapıyor olsam bile kime sesimi algılayamazdı.

''Bana destek oluyorsun.'' dedi sevgilisine kayan gözleriyle. Dudaklarımı birbirine bastırdım.

''Ne için destek?''

''Az sonra...'' diye kesti cümlesini ve burnuna kaymış gözlüğünü iteledi. ''Az sonra görürsün.''

Rahatsız olarak elimi elinden kurtardım.

Arkamdan gelen bir takım sesleri o hengamede seçebildiğimde omzumdan geriye baktım, yatırdığı bahisle övünen adam bir torba dolusu jelibonu insanlara fırlatıyordu. Önüme dönmeye niyetlendiğimde paketlerden biri şlak diye kafama yapıştı. Kalitesiz şeker mi almış bilemiyorum ama içinde tabiri caizse taş olan paket yere düşüp ayaklar altında kayboldu. Bana da jelibonla yediğim dayak ile oturmak kaldı.

Ajtó |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin