|37|

690 46 15
                                    










Bora




Bacağımı gevşek bir yaydan oluşmuş gibi titretiyordum. Önünde dikildiğim iğrenç şekilde tanıdık kapı beni çok geriyordu.

Kısa sürede ultra güvenlikli çelik kapı açıldı ve küçük kardeşimin tombul suratıyla yüz yüze geldim. Ailede beni gördüğüne sevinecek tek insan oydu, çürük ön dişleriyle gülümseyince istemsizce mutlu oldum. Her ne kadar çocukluğumun bir kısmını terörize etmiş de olsa, genel olarak iyi anlaşırdık.

Kendisi iri bir bebek olduğu için galiba, benim ufak tefekliğime her zaman özenirdi ve bunu hoş olmayan yollarla göstermeyi severdi. Gerçi, bana yapılan diğer her şeyi düşününce, artık onu suçlamıyordum bile.

''Hoş geldin.'' İçeri geçmem için kenara çekildi.

Eğreti tebessümüm burada olmaktan nefret ettiğimi açıkça anlatıyordu ancak alışkanlık gereği ''Hoş buldum.'' dedim.

Sarkık antre lambasının ışıklarına boyandım, her ay yenilenen duvar boyaları burada yeni olan tek şeydi. Asla durup incelemediğim biblolar garip görünüyorlardı ve hepsi adını bilmediğim ünlü insanların yaptığı, 'sanat' diye adlandırdığı yuvarlak ve karelerden oluşuyordu.

Mufaktan yemek kokuları yayılıyordu, lakin içeride, bir evde olması gereken sıcaklık yoktu. Kaloriferler iki katın tamamını ısıtamadığı için haftada bir üşüttüğüm anılar gözlerimin önünden geçti, tüm o anılar seksen yıl önce gerçekleşmiş gibiydi. Kendime ait bir daireye taşındığım zaman bir araya getirmeye üşendiğim bölük pörçük birer hatıra olmuştu, geçirdiğim sayısız günler.

Öyle olmak zorundaydı, burayı unutmaya ihtiyacım vardı.

''Annem nerede?'' diye sordum montumu askılığa gelişi güzel asarken. ''Bu arada derslerin nasıl?''

Girdiğimden beri beni izleyen kardeşim ''Annem sofrayı kuruyor.'' dedi ve gelecek ikinci cevabına umursamaz bir tavırla omuz silkti. ''Notlarım iyi.''

Mimiksiz yüzümü onunkine çevirdim. Notları sikimde değildi, ikimizde bunun bilincindeydik. Sorum sadece annemin bana kazandırdığı başka bir gereksiz alışkanlıktı.

''Abim ne zaman gelir?'' dedim bu sefer, onun yüzünü hiç görmesem bayram edebilirdim. Buradan taşındıktan sonra bile iletişimiz hiç olmamıştı, bir şeyler öğrenmek istediğimde kardeşime sormayı tercih ediyordum.

''Biliyorsun-'' diyordu ki ''Alican!'' diye seslendi annem. Kardeşim sıkıntılı bir nefes verdi. ''Kesin geç gelecek.'' diye sonlandırdı cümlesini ve benim konuşmamı beklemeden salona adımladı.

Boş bakışlarım bir süre holde dolandı. Bugün üç paket cips yiyip yatağımda kedi videoları izleyerek şişmanlamam gerekiyordu, ya da Eray'ı mesaj bombardımanına tutup tepkileriyle eğlenmem. Oysa bu lanet evde, nefret ettiğim insanlarla birlikte akşam yemeği yiyecektim.

Bu aile geleneğini üç ayda bir yapmıyor olsaydık her buluşmayı pas geçerdim. Sonra da annem kartıma binli haneler koymayı bırakır; ben de parasızlık ve dolayısıyla açlıktan ölüp giderdim.

Ajtó |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin