|10|

2.4K 170 33
                                    







Kendi içinde tekrarlayıp duran karmaşık rüyalarımdan sıyrılmaya çalışıyordum. Çoğunun sonu bulanıktı. Ve pek çoğununki karanlık. Fakat uyanmamı sağlayan şey ayılmaya başladığım sırada sezebildiğim şeylerdi.

Mesela tenimin altında kayan örtü.

Bulutlara uzanmışım hissi veren yastık.

Kaynağı belirsiz, etrafımı çepeçevre sarmış olan sert, erkesi koku; ki koku bir yerden tanıdık, bir yerden yabancı.

İşin bu kısmından sonrası ise kesinlikle hiç hoş ilerlemiyordu.

Uyuşmuş boyun.

Dün ağzıma koyduğum her şeyin birbirine girmiş iğrenç tadı.

Korkunç bir baş ağrısı ve sızım sızım sızlayan bir yanak.

Bir sabaha daha yaptığım bu harika (!) başlangıç için katıldığım 'kendime sövme seansı'nı bitirdiğimde saç diplerime kadar ulaşmış ağrıdan dolayı bir süre açmadığım gözlerimi araladım.

Beklentim komodinime koyduğum telefonum ve cebimden çıkardığım gibi kenara fırlattığım cüzdanla kulaklığımı görmekti.

Oysa beni yutuyormuş hissi veren gri yatak takımını dalgalı kahve saçlarım ardından seçtiğimde, evimden çok başka bir yerde olduğumu alık halime rağmen fark edebilmiştim.

Aklıma doluşan binbir çeşit kötü düşünceyi kışkışladım, zira bedenimdeki tüm ağrılara rağmen kütük gibi uyumuştum ve belki de her şeyin paniklememe gerek kalmayacağım kadar basit bir açıklaması vardı. Başımı döndürmeyecek bir yavaşlıkla yattığım yerde dikeldim.

Önce gözlerim kamaştığı için tekrar yummam gerekmişti tabi, aniden artan baş ağrısıyla böyle baş edebilirdim anca. Art arda yutkunarak kendime gelmeye çalıştım. Aptal kafam, ben içici değildim ki istediğim gibi içkinin dibine vurayım.

Dudaklarımdan sızan soluk şikayetlerle elimi kaldırıp enseme götürdüm, sıkıp bırakarak gerilmiş kaslarımı rahatlattım. Nihayet biraz normale dönebildiğimde sorularımı sormaya hevesliydim.

1. Soru: Şuan neredeydim?

İçinde olduğum yer oldukça geniş bir odaydı.

Odaksız kahvelerimi sol tarafına yastık dizilmiş gri nevresimli yatakta, oradan da dört kapılı büyük dolap ve boy aynasında gezdirdim. Yatağın yanındaki komodinde dev yapraklı bir bitki, bir bardak su ve bir ağrı kesici hap vardı. Yatağın öbür tarafındaki komodinde de yine sarmaşığı andıran bir saksı vardı. Başımı güneşin içeri sızdığı açık camlara çevirdim. Yerden tavana kadar ulaşan pencereleri işlemeli kadife perdeler süslüyordu. Odanın köşesinde kısa bir masa ve iki sandalye vardı, sandalyelerden sonradaki durak noktam ise tabiri caizse yüreğimi ağzıma getirmişti. Yatağın ucunda gelişigüzel konulmuş  büyük boy bir bornoz duruyordu.

2.Soru: Ben neredeydim?!

Bakışlarımı beyaz bornozdan zar zor çekerek kendi kıyafetlerime çevirdim. Her şey dün bıraktığım gibiydi, bedenimde de aklımda gezen bazı kötü düşünceleri doğrulayacak herhangi bir ağrı yoktu. Elimi aceleci hareketlerle ceplerimde dolaştırıp telefonumu arandım.

Sıçayım, ceplerim bomboştu.

İşinin başına geçen mantığım felaket çanlarına doğru koşturup deli gibi çalmaya başlarken tek yapabildiğim biriyle yatmamış olmayı dilemekti.

Ajtó |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin