|Final|

952 44 58
                                    
















''Onat Akyaş?''

''Benim, buyurun?'' dedim gayriihtiyari.

Kimliğimi doğrulamak için sorulan sorulara doğru cevap vermeye özen gösterirdim. Adımı karıştırıp dijitale geçirdiklerinde komik sonuçlarla karşılaşabiliyordum çünkü.

İçimde kötü bir his vardı. Bir fikir edinmek için kıyafetlerini daha dikkatli inceledim. Takım elbise giyiyorlardı fakat kravatları yoktu, boyunlarını birkaç düğme açmışlardı ve adamlardan biri ucuz, altın bir zincir kolye takıyordu. Bu görünüşün tanıdık gelmesinden büyük bir rahatsızlık duydum. Başımı yüzlerine doğru kaldırdım. Suratları çizgi çizgiydi, kelimelere dökemeyeceğim bir yabanilik vardı üstlerinde.

Sivil Polis olabilirler dedim içimden. Fakat beynim hızlı bir sonuç çıkarıp bunun doğru olmadığını, polis olsalardı ilk yapacakları işin kendilerini tanıtmak olduğunu söyledi.

Birkaç saniye sonra korkmakta ne kadar haklı olduğumu anladım. İçlerinden uzun olanı kaba eliyle boğazıma sarıldı ve mavi tavşan parmaklarımın arasından kaydı.

Daha boğulduğumun şokunu atlatamadan karın bölgeme sert bir darbe yedim ve almaya çalıştığım nefes de beni terk etti.

Tarifi tanımsız acıdan ötürü gözyaşlarım tüm yüzümü yıkıyordu, yere çökmüş bedenim öyle kasılmıştı ki hareket edemiyordum. Şok ve korkudan arta kalan bilincimle kollarıma girdiklerini hissettim. Hoyrat hareketlerle bedenimi ayağa diktiler, hiç de nazik olmayan bir üslupla merdivenlerin ucuna götürüldüm.

Ayakkabı giymiyordum ve yere sürten çoraplarım zampara gibi derimi çiziyordu, gerçi bu, karnımın yanında bir hiçti. Ancak iki kat aşağı indikten sonra tepki verme kabiliyetimi geri kazandım.

''Benden ne istiyorsunuz?'' diye sızlandım. Kalbim o kadar hızlı çarpıyordu ki göğsümü parçalayacaktı.

Gaspçı olsalardı evdeki parayı alıp beni rahat bırakırlardı, Tefecilerle de hiç işim olmamıştı. İnsan kaçakçıları ulu orta adam kaçırmazdı herhalde, Organ Mafyası da öyle. Güvenli sayılabilecek bir semtte yaşıyordum, bana karşı bir garezleri olması dışında başka bir açıklama bulamıyordum.

İyi de onları hayatımda hiç görmemiştim. Neden bana kızgın olsunlardı ki?!

Yalnız yaşadığım için ara sıra bana yemek getiren komşu teyze, gürültüden rahatsız olmuş bir şekilde kapısını araladı. ''Ne oluyor burada?'' diye sorduktan sonra iki koca adamı ve ortalarında hırıltıyla soluklanan beni gördü.

Biri olayı fark ettiği için sevinçten çığlık atacaktım, derken sağımdaki adam bıkkın bir iç çekip deri kemerinde asılı duran, benim şu an fark ettiğim silahı çekip kadına doğrulttu.

Kadının yüzündeki renk çekildi ve bu görüntüyle kalbim saniyelik atmayı bıraktı. Vücudum adamların kolları arasında eridi.

''Onu öldürmeyin!'' diye bağırdım.

Ajtó |boyxboy|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin