Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
"Neden geç kaldınız?"
"Kafama top yedim."
"Kuroo uyuyakaldı."
Kuroo ile söylediğimiz farklı bahaneler ile birbirimize baktık. Kaş göz yapınca tamam dercesine kafasını salladı ve tekrar koça döndük.
"Kuroo hastaydı."
"Naz ile uyuyakaldım."
Şok içinde ona baktım. Pot kırmıştı amına koyduğum!
"Kuroo ile uyuya mı kaldın?"
Hinata'nın meraklı sesi ile önüme döndüm.
Koç, kollarını göğsünde birleştirmiş bize bakarken takımın yarısı şaşkınca bize bakarken yarısı ise gülmemek için kendilerini sıkıyordu.
Teru ise...
Normalde kahkaha atacak olan Teru düz bir ifade ile bize bakıyordu.
Kuroo'ya kırgın olduğu belliydi.
"Çocuklar."
Koçun sesi ile gözümü Teru'dan ayırıp koça baktım.
"Evet."
"20 tur mu koşacağım? Daha yemek bile yemedim..."
"Neden geç kaldığınızı doğru düzgün söyleyin."
Sakin bir nefes aldım, kaçmanın yolu yoktu.
"Dün gece Kuroo'da kaldım."
"Naz sabah çok erken uyanınca geri uyuması için zorladım."
"Telefonumun şarjı bitmişti ve uyuyakaldık."
"Naz uyanınca beni uyandırdı ve 5 dakika bile sürmeden hazırlanıp hemen evden çıktık."
Koç bir bana bir Kuroo'ya bakıyordu.
Derin bir nefes alarak alnını ovuşturdu, "Naz, odama geç ve masadaki dosyaları düzenlemeye başla. Kuroo, sen de hemen ısınma hareketlerini yap."
"Tamam koç!"
"Tamam..."
.
Saatlerdir dosyaların başındaydım. Başım ağrımaya başlamıştı.
Doldurmam gereken son dosyayı da doldurdum ve kalemi sertçe masaya bıraktım.
Koçun sandalyesine iyice yaslanarak etrafı incelemeye başladım.
Daha önce odayı detaylı şekilde incelememiştim.
Bir duvardaki fotoğrafların hepsi Kageyama ve Hinata'nın lise zamanlarındaki takımdandı. Adı sanırım Karasuno'ydu.
Zaten buraya geldiğim ilk gün Hinata'nın anlatması sayesinde Koç Ukai'nin lisedeyken onların koçu olduğunu öğrenmiştim.
Diğer duvardaki resimler ise hep bu takımındı.
Raflarda birçok kupa ve madalya vardı.
Kapı 2 kez çalındı. Başımı kapıya çevirdiğimde içeri, elinde üstünden dumanlar yükselen bir kupayla Kuroo girdi.
"Bitti mi işin?"
Kupayı hemen önüme bıraktığında kahve olduğunu fark ettim ve gülümseyerek iki elimle tutup aldım.
"Şimdi bitti, kahve için teşekkürler."
Kahveden bir yudum aldığımda kendisi de hemen karşımdaki sandalyeye oturdu.
"Koç seni zorladı mı?"
"Eh... Biraz." gülümsedi, "Ölmedim en azından."
"Allah korusun."
Kaşlarını çattı, "Ne?"
"Ölme demek istedim. Korusun yani, tanrı."
"Ha..." anlar gibi başını salladı.
Sessizlik oldu.
Kahvemi içmeye devam ederken bardağı yavaşça masaya bıraktım, "Teru ile konuştun mu?"
Cevap vermedi, gözlerime bile bakmıyordu.
"Kuroo, ondan özür dilemelisin. Sana kırgın olduğu belli."
Elini saçlarına atarak saçlarını dağıttı, "Biliyorum, biliyorum... Onunla konuşacağım."
"Güzel."
Kahvemden bir yudum daha alıp tekrar masaya bıraktığımda birden bire masaya uzanarak bardağı alıp kahvemden içmeye başladı.
"Ne yapıyorsun?"
"Canım çekti."
"Benim kahvemdi."
"Ne olacak?"
Omuz silktim ve geri arkama yaslandım, "İyi, kalanını sen iç."
Kapı birden bire açıldı.
"Naz, koç dosyaları istiyo-"
Teru gülümseyerek bana bakıp konuşurken Kuroo'yu görünce gülümsemesi düz bir hâl aldı ve konuşmayı kesti.
"Koç herkesi içeri çağırıyor. Dosyaları da getir."
Kapıyı açık bırakarak gittiğinde gözlerimi kısarak Kuroo'ya baktım.
Bir şey demeden kalkıp odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuroo x Reader (Haikyuu x Reader)
FanfictionTürkiye'de okuyan, egzersiz ve spor psikolojisi üzerine yüksek lisans yapan Naz, üniversitesindeki bir proje ile Japonya'ya gider. Orada hem okuyup hem de bir takımın yanında stajyer olarak çalışacaktır.