Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Amerika:
"Bir dakika bir dakika... Biz 5 yıldızlı otelde kalmıyor muyuz yani?"
"Amına koyduğumun aveli iyi ki kayıtta bir hata olduğu için birkaç gün pansiyonda kalacağız. Neyi bu kadar uzattın?"
"Banim üstüme gelme Sakusa! Şu an duygusal bir topum!"
İç çekerek Atsumu'nun ensesine şaplak attım, "İkizin gibi az sessiz dur, başım şişti."
"Neden hepiniz üstüme geliyorsunuz? Ay ağlayacağım şimdi! Tanrım, eğer beni seviyorsan bana yardım et!"
İki saniye geçmeden yerdeki taşa takılıp yere yapıştı.
Teru valiziyle onun yanından geçerken başını yere eğip ona baktı. Piç gibi gülümsüyordu.
"Bayağı seviyormuş seni, belli."
"Naz! Gelsene yanıma!"
Kuroo en önde Kageyamalar ile gidiyordu.
Tek omuzuma taktığım çantamı düzelterek adımlarımı hızlandırıp onların yanına ilerledim.
"Çantanı taşımamı ister misin?"
"Gerek yok, ben taşırım."
Başını sallayarak boşta olan eliyle bileğimden tuttu. Bileğimden tutulmasını sevdiğimi biliyordu.
Gülümseyerek başımı koluna yasladım.
"Önümde cilveleşmeyin sizi ergenler."
Koç Ukai hemen arkamızdan yanımıza geçti.
"Koç, yaş olarak ergenliği bitirdik."
"Bana göre hâlâ ergensiniz."
Bir süre koça baktım. "Koç, aslında siz bayağı taş gibisiniz."
Sigara dumanını içine çekerken bir anda öksürmeye başlayıp bana döndü.
"Demek istediğim, yakışıklısınız yani. Sevgiliniz de yok, neden?"
Kuroo bu arada kolunu omuzuma atmış ve beni biraz daha kendisine yaklaştırmıştı.
Koç omuz silkerek sigarayı tekrar dudaklarının arasına koydu, "Kimseyi sevmedim."
"Yazık olmuş. Neyse, ben de yakışıklı koçum var diye övünürüm."
Kuroo kulağıma mırıldandı, "Sen koça mı yavşıyorsun?"
Ona döndüm, "Babam yaşımda adamı ne yapayım lan ben?"
"Ayıp oluyor. O kadar yaşlı mıyım ben?"
Koça döndüm, "Üzgünüm ama evet."
Gözlerini kıstı, "Pislik!"
Kahkaha attım, "Şaka yapıyorum! Gördüğüm en genç ve yakışıklı koçsunuz!"
"Koç! Atsumu güneşten bayılacağını söylüyor!"
Koç sigarasını havaya kaldırıp bağırdı, "Güneş onun götüne girmeden yürümeye devam etsin!"
"Herkes de nedense birilerinin götüne bir şeyler sokuyor."
Kageyama başını bana çevirdi. "Sen geldikten sonra oldu bu. Mikrop gibisin kızım sen."
"Sus be!"
"Tobio haklı."
Kuroo'ya baktım, "Ben senin sevgilim! Benim yerime Abdülhamid'i mi savunuyorsun?!"
"Ne? O kim lan?"
"Sen Abdülhamid'i savundun!"
"O kim kızım?"
"Savundun!"
"Lan savunmadım! O kim!"
Kahkaha atarak öne doğru eğildim. Geri doğrulurken önüme gelen saçları geriye attım.
"Türkiye'de yapılan espri tarzı bir şey sadece, boşver. Neyse, sen benim yerime Kageyama'yı mı savunuyorsun!"
"Kageyama haklı çünkü."
"Pislik!"
"Ben de seni seviyorum güzelim."
"OHA! BU TOKYO KULESİ Mİ?!"
"Hinata, biz Tokyo'da değiliz. Biz Amerika'ya geldik, eğer farkındaysan."
"Ayrıca Tokyo kulesini milyon kez gördün, aptal."
Sakusa ve Suna bıkmış bir biçimde Hinata'ya bakarken Hinata aydınlanmış gibi kafasını salladı. "Doğru, unuttum bir an."
"İnsan Amerika'ya geldiğini nasıl unutabilir?"
"Hinata olmak bunu gerektirir."
Kocaman, gerçekten kocaman bir binanın önünde durup koça baktık.
Koç durduğu için durmuştuk.
"Koç? Biz pansiyonda kalmayacak mıydık?"
"Size sürpriz yapayım dedim. Alın size Amerika'nın en iyi otellerinden biri, bizi ağırlayacaklar."
Atsumu valizini kenara fırlatarak otel kapısına koşmaya başladı, "TANRIM! BENİ SEVDİĞİNİ BİLİYORDU-"
Tam o an cam kapı içeriden hızlıca açıldı ve Atsumu cama sinek gibi yapıştı.
Osamu hemen yanımda durup valizini elinden bıraktı. "Umarım ölmemiştir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuroo x Reader (Haikyuu x Reader)
FanfictionTürkiye'de okuyan, egzersiz ve spor psikolojisi üzerine yüksek lisans yapan Naz, üniversitesindeki bir proje ile Japonya'ya gider. Orada hem okuyup hem de bir takımın yanında stajyer olarak çalışacaktır.