6. Ölü Çocuk

1K 110 31
                                    

İrem'i gördüğünde içinden ona doğru koşmak gelmişti. Arabaların vızır vızır geçtiği o yola kendini atsaydı ne olurdu? En iyi ihtimalle yaralanacak en kötü ihtimalle de ölecekti. Belli ki olaylar onu çok kötü etkilemişti. En yakın arkadaşlarından birinin intiharının onu etkilemesi normaldi aslında ama artık hayaller görmeye de başlamıştı. İşte bu hiç normal değildi. Hepsi o Efe denen çocuk yüzündendi. Hoş adının Efe olduğu da kesin değildi çünkü son sınıfta Efe diye biri yoktu. Bunları düşünerek babasının mezarına doğru yürüdü. Aldığı çiçekleri mezarın üstüne koydu. Buraya yalnız gelmek istemiş bu yüzden annesine babasını ziyarete gideceğini söylememişti. Çoğu hafta sonu buraya geliyor ve babasıyla konuşuyordu. Babasının onu yüzde yüz duyduğundan emindi. Mezarlıkta babasının gömülü olduğu yer genelde kalabalık olmazdı. Burası aile mezarlığıydı. Dedesi ölmeden önce burayı almış onlarda babasını defnetmek için en uygun yerin burası olduğunu düşünmüşlerdi. Bu gün mezarlıkta ondan başka kimse yoktu.

''Keşke burada olsaydın baba.'' Dedi. ''Senin her olaya mutlaka mantıklı bir açıklaman olurdu. Kızının büyük ihtimalle aklını kaçırıyor olmasını da eminim büyük bir soğukkanlılıkla karşılar, hemen çözüm yolu arayıp, sonunda da o çözüm yolunu bulurdun. Seninle olduğumda gülmek için hep bir sebebimiz vardı.'' Bir an susup gözlerini kapattı ve dolan gözlerinden iki damla yaş aktı.

''Baban gerçekten harika biriydi.'' Derin birden arkasında duyduğu sesle yerinden sıçradı. Kimsenin geldiğini duymamıştı. Hızla arkasını dönerek konuşana baktı. Efe'yle göz göze geldi. Kalbi güm güm atıyordu. Annesini dinleyip mezarlığa tek başına gelmemesi gerektiğini şu an çok iyi anlıyordu. Mezarlık çok tenha oluyordu ve güvenli değildi. İçinden kendine küfretti.

''Ne işin var senin burada, beni mi izliyorsun?'' Burada çığlık atsa kimse duyar mıydı acaba? Bu çocuk besbelli sapık filandı. Yoksa neden onu buraya kadar izlesin ki? Derin kendini her an koşup kaçmaya hazırladı ama bu çocuktan kaçabileceğine emin değildi.

''Benden korkmana gerek yok Derin'' dedi çocuk. ''Babanı tanırdım. Çok iyi bir insan ve harika bir doktordu.''

''Ne yani sende benim gibi babamı ziyarete mi geldin?''

''Hayır ben sadece senin için buradayım.'' Derin çocuğun sapık olduğundan bir kere daha emin oldu.

''Ben gidiyorum.'' Dedi kendinden emin durmaya çalışarak. Gitmek için çocuğun yanından geçmesi gerekiyordu korkarak bir adım attı ama Efe önüne geçerek onu durdurdu. ''Ne yapıyorsun!'' dedi Derin bağırarak. Çok korkuyordu bu çocuk kim bilir ona ne yapacaktı.

''Bir dakika bekle Derin. Senden sadece bir tek şey yapmanı istiyorum. Sonra istediğin yere gidebilirsin.''

''Neymiş o?'' diye sordu Derin çaresizce.

''Bana dokun.'' Dedi çocuk. Derin bu cevap karşısında şok oldu. Efe ona dokunmasını istiyordu! Tabi ki iş dokunmakla kalmayacak bunun sonucu çok daha ilerilere gidecekti. Tacizci bir sapığın eline düşmüştü.

''Ne dokunacağım sana be! Çekil önümden!''

''Lütfen.'' Diyerek elini uzattı Efe. '' Sadece elime dokun ne kadar zor olabilir ki?'' Derin'in buna niyeti olmadığını gören çocuk Efe ''Tamam o zaman.'' Dedi . ''Sen bana dokunmazsan ben sana dokunurum.'' Çocuğun ona doğru geldiğini gören Derin çaresizlik içinde son bir çabayla Efe'yi itmeye çalıştı ve bunu yapar yapmaz kendini yerde buldu. Bir an şaşkınlıkla yerde kalakaldı. Ne olmuştu?

''Seni korkutmamaya çalışıyorum ama anlaman lazım.'' Dedi Efe. Ne olmuştu hakikaten? Derin Efe'yi itmeye çalışınca boşluğu itmeye çalışır gibi olmuştu. Önünde bir engel olmadığı için mi yere düşmüştü? Ama onu görüyordu işte oradaydı. Efe yerde oturmuş kalakalan Derin'in yanına gelip eğildi ve ona elini uzattı. Derin ne yaptığının tam farkında olmayarak onun eline dokunmaya çalıştı ama eli boşlukla karşılaştı. Şaşkınlıkla bir kez daha uzanıp Efe'yi tutmaya çalıştı. Defalarca denedi ama olmadı. Elinin uzandığı yerde koskoca bir boşluk vardı. Sakinliğini koruyan Efe onun yanına oturdu.

''Gördün mü? Bana dokunamazsın.'' Dedi.

''B-bu ne demek oluyor?'' Diye sordu Derin kekeleyerek.

''Aslında sana söyledim ama anlamamakta ısrar ediyorsun. Ben hayatta değilim Derin. Yani bu dünyada fiziksel bir varlığım yok.''

''Nesin sen?'' Dedi Derin zar zor duyulan bir sesle. Alacağı cevaptan korkuyordu.

''Hayalet, ruh ne dersen de. Çoktan ölmüş birinin gölgesiyim sadece. Bak Derin aklını kaçırdığını düşünmeni istemiyorum. Bunlar gerçek ve sana yardım edebilmem için bunu kabullenmen lazım.'' Derin'in eli kolu hareket etmiyordu. O kadar şaşkındı ki ciddi bir şok yaşıyordu. Onun bu halini gören çocuğun yüzüne hınzır bir gülümseme yayıldı. Dramatik bir tavırla içini çekti ve şöyle dedi. ''Muhtemelen buna çok üzüldün. Ne de olsa bana aşık oluyordun.'' Derin bir an şaşkınlıktan çocuğun ne dediğini algılayamadı. Sonra yavaş yavaş kelimelerin anlamı zihninde canlandı.

''Pardon?'' Dedi kızgınlıkla. ''Kim sana aşık oluyormuş?'' Şu an buna kızmasının çok saçma olduğunu biliyordu aslında ama o bir genç kızdı ve gururu vardı.

''Üzülme.'' Dedi Efe. ''Sorun sende değil bende. Yaşarken de durum böyleydi. Görünüşe bakılırsa ölü olmam bir şey değiştirmiyor. Hala kızlar için çok etkileyiciyim.'' Derin buna inanamıyordu. Resmen bir hayalet tarafından dalga geçiliyordu.

''Evet haklısın.'' Dedi alayla. ''Genelde ödümü koparan erkeklerden hoşlanırım. Bu erkek ne kadar kendini beğenmiş olursa o kadar iyi olur. Deli misin sen be! Kusura bakma ama tipim değilsin. Hiçbir zaman senden hoşlanmış değilim.'' Aslında ondan birazcık hoşlanmış olabilirdi ama bunu itiraf etmeye hiç niyeti yoktu ve çocuğun bu tavrı karşısında o birazcık artık hiç olmuştu.

***

Oy vermeden mi gidiyorsun minnak kalbim kırıldı paramparça oldu?

Derin?

Efe hakkında ne düşünüyorsunuz???

instagram: pinaroozen

wattpad: 

Fena seviyorum sizi fenaaaa<333

HAYALET AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin