8. Dünyayı Saran Karanlık ve Medyum Carmen

986 94 49
                                    

''O benim sevgilim değil!'' Dedi Derin. Onu korumak için karşısına dünyanın en sinir bozucu hayaleti çıkmıştı ve bu duruma uyuz oluyordu. ''Ama evet yalan söyledi ve ben bunun sebebini öğreneceğim.''

''Ne yapmayı düşünüyorsun?''

Derin bir an durup düşündü. ''Şu an bilmiyorum.'' Dedi sonunda.

''Bilmiyor musun? Şu Mehmet denen adamdan biraz çekiniyorsun gibi geldi bana. Bak, hala buradayken neden gidip ona direk sormuyorsun?''

''Saçmalama ona gidip bana yalan söylüyorsun diyemem.''

''O yalan söylerken çekinmiyor ama sen neden yalan söylediğini sormaya çekiniyorsun yani.''

''Bu kadar sinir bozucu olmak zorunda mısın?'' Bu çocuk bu kadar sinir bozucu olmayı nasıl başarıyordu? Derin Mehmet'in yalan söylediğinden emindi ama birine gidip direk yalan söylüyorsun demek kolay değildi ne yazık ki. Gerçi aklına yapacak başka bir şey de gelmiyordu.

''Anlıyorum.'' Dedi Efe. ''Ondan hoşlandığın için buna cesaret edemiyorsun. Hislerini bu işe karıştırma bence. Ne de olsa hayatın söz konusu.''

''Neden ödümü koparmak için uğraşıp duruyorsun! Sürekli hayatımın tehlikede olduğunu söylüyorsun. Ayrıca sana söyledim ondan hoşlanıyor falan değilim.''

''O zaman gidip ona sor!'' dedi Efe. Derin kadar kızgın görünüyordu. Derin o kadar kızmıştı ki ne yaptığını fazla düşünmedi. Hızla Mehmet'in odasının kapısını açıp içeri daldı. Mehmet şaşkın şaşkın ona baktı. Onun bir şey demesine fırsat bırakmadan karşısına dikildi.

''Söylesene.'' Dedi hiddetle. ''Bana neden yalan söylüyorsun?''

''Ne demek istediğini anlamadım.''

''Ne demek istediğimi gayet iyi anlıyorsun.'' Diyen Derin günlüklerin olduğu dolaba gidip kapağı açtı ve defterlerden birini açıp baktı. Düşündüğü gibi bu babasının yazısıydı ve ders notu falan değildi. ''Bu babamın günlüğü, senin amacın ne?'' Diyen Derin çok sinirliydi. Bir yandan da içinden ağlamak geliyordu. Mehmet onu büyük bir hayal kırıklığına uğratmıştı. Neden böyle davrandığını anlayamıyordu.

Mehmet'se onun bu tavrı karşısında gayet sakin görünüyordu. ''Lütfen otur Derin.'' Dedi. Derin'in oturmaya niyeti olmadığını görünce ''Lütfen.'' Dedi bir kez daha. Derin çaresiz oturdu. ''Bu yaptığım sana çok garip geldi farkındayım ama kötü bir niyetim yoktu. Günlükler ben odaya geçerken buradaydı. Bu yaptığım doğru olmayabilir ama onları okudum.'' Mehmet sözün burasında sustu. Konuşmakta zorlanır gibi bir hali vardı. ''Seni üzmemek için öyle söyledim Derin. Günlükte okuduklarım normal şeyler değildi. Açıkçası babanın ölmeden önce akıl sağlığının bozulduğunu düşünüyorum.''

Derin duyduklarına şaşırdı. Babası tanıdığı en aklı başında insanlardan biriydi. Buna inanmak istemiyordu. ''Babamı sende tanıyorsun o gayet normal biriydi.''

''Bende öyle sanıyordum Derin ama günlükte okuduklarım çok garipti. Üzülmeni istemiyorum. Babana olan saygımdan günlükleri atmadım ama bence onları okumanın sana bir yararı olmayacak.''

''Atmaya hakkın yoktu zaten.'' Dedi Derin kızarak. ''Onları alıyorum.'' Yerinden kalktı ve izin almaya gerek görmeden dolapta kalan diğer iki defteri de aldı. ''Hoşça kal.'' Diyerek Mehmet'in yüzüne bile bakmadan kapıdan çıkıp gitti. O ana kadar yanında olan ama konuşmaya gerek görmeyen Efe onunla birlikte hastanenin çıkışına yürüdü.

''Senin de tersin baya pismiş.'' Dedi kapıdan çıktıklarında. Derin şu an Efe'yle konuşmayı hiç istemiyordu. Zaten dışarıdaki insan kalabalığı arasında kendi kendine konuşması çok saçma görünecekti. O yüzden sustu. Hem onu kızdırarak Mehmet'in odasına yolluyor hem de tersin pismiş diyordu. Gerçekten katlanılmaz biriydi. Günlükleri kucağında sıkı sıkı tutarak evin yolunu tuttu.

HAYALET AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin