24. Üçüncü Deprem

1.1K 86 48
                                    

Derin göçük altında kalan insanların yardım isteyen çığlıklarını duyabiliyordu. Üçüncü depremin olmasına çok az bir zaman kaldığının farkındaydı. Bu olduğunda kötülerden güçlü olanlar diğer boyuttan buraya geleceklerdi. İşte o zaman dünya üzerinde hayatta kalanlar için kanlı bir kıyım başlayacaktı.

''Anne.'' Dedi Derin annesinin elini tutarak. ''Burada kal ve ihtiyacı olanlara yardım et. Ben gidiyorum ve sen gitmeme izin veriyorsun.''

''Tamam.'' Dedi annesi. Derin onu orada bırakmak istemiyordu ama gitmezse güçlü olanlar geldiğinde acı içinde ölecekti zaten. Onları durdurmayı başarmalıydı. Yapmak zorundaydı ve yapamamaktan deli gibi korkuyordu. Son bir defa doya doya annesine baktı. Arkasını dönüp gittiğinde gözlerinden akan yaşları kızgınlıkla sildi. Bu kadar zayıf olmak zorunda mıydı?

İçgüdüsel bir şekilde gitmesi gereken yeri biliyordu. Deprem yüzünden gidecek araç bulamayacağından yürümek zorundaydı. Yürürken aklından milyonlarca düşünce geçiyordu. Duru'yu düşünüyordu. Onu orada tutuyorlardı. Bir şekilde kurtulmasını sağlamalıydı. Sıla'yı düşündü. Sıla ölüyordu. Onları durdurmayı başarsa bile Sıla kurtulabilecek miydi? Onun için çok geç olabilirdi. Zavallı İrem ilk kaybeden olmuştu. O aralarında en hassas, en duygusal olandı. Aynı zamanda da en hayat dolu olan. Onun kadar hayat dolu biri nasıl olup da kendini öldürebilmişti? İşte onlar bunu başaracak kadar güçlüydü. Ve Derin onları durdurmalıydı.

Düşüncelere dalmışken gitmesi gereken yere nasıl geldiğini anlamadı bile. Kendine geldiğinde yapımı tamamlanmamış çok yüksek bir binaya karşıdan bakıyordu. Düşünmesine fırsatı vermeden binanın içine girip merdivenlere yöneldi. Kaç kat çıkması gerektiğini bilmiyordu. Bu yüzden onları buluncaya kadar çıkacaktı. Bu arada havanın normal olmayan bir şekilde karardığını fark etti. Aslında güneş olması gereken gökyüzünde ay belirdi. Deprem yüzünden ışıklar kesildiği için yıldızlar hiç olmadığı kadar çoktu. Derin, merdivenleri çıkarken arkasında bir şey hissetti. Hemen arkasını döndü. Bu kızı tanıyordu. Rüyasında gördüğü kızdı. Aynı rüyasında gördüğü gibi çok kötü görünüyordu. Bu kızın çoktan ölmüş olması gerektiğini biliyordu.

''İyi misin?'' Dedi Derin elinde olmadan.

''İçim oyulmuş gibi hissediyorum.'' Dedi kız. Ardından paramparça olmuş organlarını kusmaya başladı. Ağzından oluk oluk kan geliyordu. Derin gidip ona yardım etmek istedi ama kızın çoktan ölmüş olduğunu biliyordu. O aslında orada değildi. Bu yüzden kıza arkasını dönüp yürümeye devam etti. Bir kat daha çıkmayı başardığında kulağına gelen fısıltı yüzünden yine durmak zorunda kaldı.

''O aslında beni seviyor.'' Bu sesi tanıyordu. Eskisinden daha ruhsuz daha donuk bir sesti ama oydu. Başını kaldırıp yukarıdaki merdivenlere baktığında İrem'i gördü. İrem elini kaldırıp dudağına götürerek ona sus dedi. Tıpkı hastanedeki gibi. Bu şey yüzünden Sıla ölmek üzereydi.

''Sen İrem değilsin.'' Dedi. ''İrem kimseye zarar veremezdi. Senden korkmuyorum!''

''Şşşşş sakin ol.'' Diye fısıldadı diğeri. ''Sıla'yı görmeye gidiyorum. Sen de gelsene.''

''Hayır! Onu rahat bırak.'' Ama çok geçti. O korkunç varlık çoktan gitmişti. Derin'i zayıflatmaya çalışıyorlardı. Bunu biliyordu. Ve ne yazık ki başarılı da oluyorlardı. Güçlü olmak zorundasın dedi kendi kendine. Merdivenleri çıkmaya devam etti. Saydığı kadarıyla on bir kat çıkmıştı. On ikinci kata gelince durdu. Durması gereken yer burasıydı.

''Efe neredesin?'' Diye seslendi. Arkasında bir hareket hissederek döndüğünde Duru'yu gördü. Duru artık bağlı değildi. İnşaatın kıyısında duruyordu.

HAYALET AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin