Sabah uyandığımda, hayran olduğum koku vardı burnumda. Da.da. Bu koku niye burada? Gözlerimi pörtletip etrafa baktım. Burası benim odam değil. Camdan dışarı bakınca dünden kalan yağmur damlalarıyle karşılaştım. Ah.Tabi ya! Dün korkup buraya gelmiştim. Hafifçe sağıma döndüğümde bir adet uyuyan Poyraz'la karşılaştım. Uyurken masum falan değildi. Gerçek halini koruyordu. -kapa ağzını, suları akıyor. Uyanacak çocuk. - Sana da günaydın iç ses. Elim istemsiz olarak yanaklarına gitti. Parmak uçlarımı, yeni çıkmaya başlayan sakallarının üstünde gezdirdim. -oha. Aile var dimi burda?- "Aile mi?" Poyraz gözlerini yavaşça açmaya başladı. Elimi anında yanağından çekip, doğruldum.
"Ne ailesi Erva?"
Kahretsin! Yine mi sesli düşündüm?
"Ne ailesi Poyraz?" -mal-
"Dalga mı geçiyorsun Erva?" dedi kaşlarını çatarak. Eski "oo ben Poyraz'ım. Korkun benden!" havalarına geri döndü. Tekrar uyusuna sen ya...
"Ne dalgası Poyraz?"
"Meksika dalgası Erva!"
Oha! İğrençti. Ikinci Oha! Poyraz espri yaptı. Belki biraz yumuşar diye yaptığı espriye (!) gülmeye başladım.
"Hahahaha..Meksi-hahaha.." Bi andan da çaktırmadan Poyraz'ı kesiyordum. Deli görmüş gibi bakıyordu. Tek kaşı kalkık, Allah bilir ne geçiy-
"Ah! Kafam!"
Kafama inen yastıkla kahkaham(!) yarıda kaldı. Poyraz'a döndüğümde alayla sırıtıyordu.
"Susmadın ki kızım iki dakika."
Bana attığı yastığı alıp kafasına gömdüm. Tam gülecektim, Poyraz'ın grileşmiş gözleri ve çatık kaşlarıyla karşılaştım. -slm cnm.s-
Kendi yastığını alıp vurmaya başladı. Bir yandan durması için bağırıyor, bir yandan vurduğu yastığı engellemeye çalışıyordum. En sonunda dengemi kurarak yatakta ayağa kalktım. Erva durur mu? Yapıştırmıs yastığı. Poyraz'ın yüzünde yok denecek kadar az gülümseme vardı. Neyse. Bu Çaki'ye fazla bile bu gülümseme. Bir anda elimden hızla çekilen yastığın etkisiyle yatağa düştüm.
"Bu ilk uyandırman için." diyerek yastığı kafama fırlattı. Hayvan. Çok pis acıtıyor! Yastığın etkisiyle yatağa devrilince kendimi Poyraz'ın altında buldum. Kaşları yeniden çatılmıştı.
"Bu da ikinci uyandırman için." diyerek aramızdaki mesafeyi kapatmaya başladı.
Oha ama yok artık! Bu kadar çabuk mu? Ya da belki de korkutmak istiyor? Gelme ya. Lütfen. Gelme. Tam o anda kapı açılma sesi geldi. Hızla Poyraz'ı iterek yere indim. Anıl, bir eli kapının kulpunda şaşkınca bize bakıyordu. Tam yerinde diye sevinirken, bizi o şekilde gördü diye de utanmaya başlamıştım.
"Pardon Poyraz ya. Hande Erva'yı göremeyince şey etmiş. Bakayım dedim de, yanlış zamanlama sanırım." diyerek amele amele gülmeye başladı.
Poyraza baktığımda sırıtıyordu. Hep sırıt zaten sen. Ölüyoz şurda. Sol eliyle yüzünü sıvazlayarak yataktan indi. Yanımdan geçerek Anıl'ın yanında durdu.
"Bir daha olmasın koçum."
Ne! Ne? Ne. Suratını tam göremesem de pislik, sırıtıyordur yine (!) Anıl da Poyraz'a göz kırparak odadan çıktılar. Hızla Anıl'ın yanına koştum. Önüne geçerek yolunu kestim.
"Anıl. Bak öyle değil. Yanlış gördün. Be-"
"Ervaa! Istersen yardım et, sofrayı hazırlayalım ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...