Eve döndüğümüzde herkes odasına gidip hazırlanmaya başladı. Ben fırfırlı kolları ve etekleri olan mavi elegant,korseli, sıradan bir korsan kıyafeti seçmiştim. Kostümü üzerime geçirip, makyaj masasına oturdum. Nasıl bir şey yapacağıma karar verememiştim. Ellerimle saçlarıma model vermeye çalışırken kapı hızla açıldı. Arkamı dönmeden, aynadan gelene baktığımda Hande'yi gördüm. Içimden bir 'vaay bee' çekip sandalyede ona döndüm. Siyah, ince askısı olan, uzun elbisenin bir bacağının tamamı yırtmaçlı olan sade bir elbiseydi. Açıkta kalan bacağına tutturulmuş siyah bant ve banda sıkıştırılmış silah vardı. Gerçek olup olmadığını sormuyorum, bunlardan her şey beklenir. Biraz daha bakınca Mrs.Smith kostümü olduğunu anlayabilmiştim.
"Hande, çok güzel olmuşsun!" diyip kocaman sırıttım. Güzel olmak güzeldi.
"Teşekkürler. Sen de öyle." diyerek gülümsedi. Ardından devam etti.
"Ama itiraz yok. Saç ve makyajın bende."
Aklıma bir model gelmediği için başımla onaylayarak kabul ettim.
Yaklaşık bir saat sonra saçlarımı kabarık bir hâle getirmiştik. E söyleseydiniz bi' uyuyup uyanırdım ben. Yataktan kalkınca da böyle oluyor. Koyu bir makyajla tamamlayınca ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim.
"Sağ ol valla ellerine sağlık."
Kapı aniden gürültüyle açıldı. Siyah, üzerine tam oturmuş deri kedi kız kıyafeti ile Yasemin belirmişti. E yuh! Bu kız ne hâle gelmiş. Ben Pamuk Prenses falan beklerdim Yasemin'den.
"Kızlar, yardım edin! Şunu takamadım." diyerek elinde ki siyah maskeyi gösterdi. Hande benden önce davranıp yanına gitti. Maskeyi özenle Yasemin'in başından geçirip kapıya ilerledi.
"Ben aşağıdayım. Gelirsiniz." diyerek çıktı. Yasemin anında koşarak yanıma gelip, omzuma vurdu.
"Yakıyorsun be kızım. Da, bu çok rahatsız yapışıyor ya."
"Eğlenmek için gitmediğimiz belli. Kesin yine gizli ajan(!)şeyleri."
"Aman be. Ben eğlenmek için gidiyorum. Gerisi ırgalamaz beni."
Başımı yavaşça sallayıp odadan çıktım. Merdivenleri de yavaşça inerken salonda tüm asaletleriyle Poyraz, Tuna ve Anıl'ı gördüm. Poyraz'a seçtiğim korsan kıyafeti çok yakışmıştı. Plan için uyumlu olmak zorundaymışız. Bakışlarımı yüzüne sabitlediğimde onun da bana baktığını fark ettim. Hafifçe gülümsediğimde, dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmıştı.
"Geç kaldık. Çıkalım artık."
Poyraz önden ilerlerken onu takip edip, arabaya yerleştik. Başımı huzursuzlukla cama yaslayıp gözlerimi kapadım.
●●●●●●
Arabanın durmasıyla, gözlerimi aralayıp arabadan indim. Geldiğimiz yer açık hava ama lüks bir yerdi. Az ileride ay ışığının muhteşem bir şekilde yansıdığı havuz vardı. Dev dikdörtgen şeklindeki kapıya ilerlediğimizde, iki tane koruma karşıladı bizi.
"Buyrun, Poyraz Bey."
İçerisi de dışı kadar harika bir şekilde tasarlanmıştı. Büyük avlunun tam ortasında, bayağı büyük bir avize sarkıyordu. Başımı kalabalık insanların olduğu yere doğru çevirdiğim sırada, elimi saran elle bakışlarımı çevirdim.
"Dikkatli ol. Sakın yanımdan ayrılma."
Gözlerinin içine bakıp sadece başımı sallamakla yetindim.
"Duyamadım?"
"Tamam."
Biz önde diğerleri arkada salonun ortasına doğru ilerledik. Çok şık insanlar vardı. Tam mekâna ayak uyduruyorlardı. Boş bulduğumuz, yuvarlak, beyaz bir masanın çevresine toplandık. Anıl, Hande'nin kostümünü Mr.Smith ile, Tuna'da Yasemin'inkini Batman ile tamamlıyordu. Bir süre, çalan müziği dinledik sadece. Arada da garsonun getirdiklerini yiyip, içiyorduk. Ben dedim değil mi, bunların muhabbetleri yok diye. Eğlenmemiz gerekmiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...