~~YASEMİN'IN ANLATIMI~~
Bu salak çocuk beni sürüklemeye devam ediyordu.
"Ya bıraksana pis herif!"
"Kızım bir sus ya."
"Ya gelmem ben senin evine mevine!" Bir yandan bağırıyor bir yandan kolumu kurtarmaya çalışıyordum. Ama sonuç. Sıfır. Beyaz bir BMW'nin yanında durduk. -ooo selamcanım- Kendimi bildim bileli arabalara merak sarmışımdır. Bu bebek kiminse bi' çay içerim. Tuna cebinden anahtar çıkarıp düğmesine basınca, bebeğin farları iki kere yanıp söndü. Yok artık! Ben bundan bahsetmiyordum.
"Binecek misin, bindireyim mi?"
Şuan ne kadar kaçmak istesemde, sokakta kalmaktan iyidir diye düşünüp arabaya ilerledim. Sessiz geçen yolculuğun ardından, iki katlı, beyaz, görkemli bir evin önünde durdu. Bu çocuk bu kadar parayı nereden buldu? Ailesi falan mı zengin acaba? Arabadan yavaşça inerek eve doğru ilerlemeye başladım. Bir yandan evi ve çevreyi kesiyordum. O sırada bacaklarımda hissettiğim eller ve havalanmamla çığlığı bastım.
"Sen yürüyene kadar sabah olacak."
Çocuğun'un omzundan sarkıyordum şuan.
"Ya indirsene beni kas yığını! Ayaklarım var benim!"
"Kas yığını ha? Bunu iltifat olarak kabul ediyorum."
"Ben hakaret olarak söylemiştim ama!" Diye cırlayınca popoma inen şaplakla daha çok bağırdım.
"Cık cık cık. Hiç olmuyor bak."
Tam bir pislik çocuk. Gıcık. Evin bahçesine girdiğimizde, her yerde kazık gibi duran takım elbiseli adamları fark ettim. Yanlarından geçerken hepsi baş selamı veriyordu.
"Oha be! Bunlar kim?"
"Sanane kızım? Bir sus ya."
Kapıda durup, açtıktan sonra içeri girdik. Hala bırakmamıştı beni. Kafamı kaldırarak görebildiğim kadar içeriyi süzmeye başladım. Siyah beyaz dekorasyonu olan bir yerdi. Sırtına yumruklarımı geçirerek inmeye çalıştım.
"Ya pislik herif bıraksana!"
"Lütfen de." Valla şuan belim ağrımasaydı dilemezdim ama uzatmak istemedim. Pis ego yığını. En sevimli halimle;
"Lütfeeen." Dedim. Beni yere resmen fırlatarak kapıyla arasına aldı. Ne yapıyor bu çocuk ya? Deli mi bu?
"Bunu başka kimseye söyleme."
Neyi be? Lütfen mi? Onu kastediyordu sanırım da ne alaka?
"Neden ya nedenmiş?" Diye sordum. Iki parmağıyla çenemi kavradı. Baş parmağını dudağıma değdirdi.
"Çünkü ben öyle istiyorum."
Sapık mı bu canım? A-a-a. Nefesini yüzüme üfleyerek geri çekildi. Arkasını dönerek yürümeye başladı. Siyah koltuğa yayvan bir şekilde oturup televizyon açtı. Bir iki dakika sonra karşısına dikilip ellerimi belime yerleştirdim.
"Ee nerede yapacağım ben?"
Bana bakıp sırıttı.
"Yukarıda sağda birinci kapı. Şu üstündekileri de değiştir. Dolaptan bir şeyler seç."
Bir şey demeden yukarı çıktım. Bayağı ferah ve güzel bir evdi. Dediği gibi sağdan ikinci kapıya girdim. Aşağısı gibi siyah bir tasarımı vardı. İçi çürümüş içi. Cam kenarında ki dolaba ilerleyip kısa kollu, siyah uzun kollu bir t-shirt aldım. Üstümdekileri katlayıp yatağın üzerine koydum. Sıcak olduğu için altıma bir şey geçirmedim. T-shirt zaten elbise gibi olmuştu. Saçımı gelişi güzel topuz yaparak aşağı indim. Yanına , bacaklarımın açılmamasına dikkat ederek oturdum. Tuna'ya -ismini odada kağıdın üzerine gördüm- göz ucuyla baktığımda pis pis sırıtıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...