Yazdığımız en uzun bölüm ha :Dsksj Öncelikle sormak istediğimiz bazı şeyler var ve dikkate alıp cevap verirseniz çok mutlu oluruz. İlk önce ana kararterden farklı olarak Yasemin'in anlatımıyla da bölüm yayınladık ve bu hoşunuza gitti mi? Erva'yla Poyraz'ın arasındaki ilişki sizce sevgili boyutuna gelmeli mi yoksa böyle iyiler mi? Tuna ve Yasemin hakkında fikirleriniz neler? Ve son olarak aramıza yeni katılan kişiler olmuş. Oy ve yorumlarınız için teşekkürler. İyi okumalar. Seviliyorsunuz. :)
Sabah gözlerimi açtığımda etraf çok sessizdi. Yasemin'in başımda tepinerek uyandırmasına alışkındım nasıl olsa. Bacaklarımı yataktan sarkıtarak Yasemin'e döndüm. Uyuyordu hâlâ eşek. Banyoda işlerimi hallettikten sonra Poyraz'ı bulma amacıyla salona indim. Yoktu. Odalara bakmaya karar verip ilk gördüğüm kapıya ilerledim. Yok. Yan odaya baktım. Yok. Öbür oda? Yok. Nerede bu çocuk ya? Şöyle gizemli gizemli kaybolmaları yok mu şunun? Tekrar merdivenlere yöneldiğimde seslerini duymamla, olduğum yerde durup dinledim.
"Bugün de burada kalalım. Çetin'e haber verin durumu bize aktarsın."
"Tamam abi."
Tuna'ya aitti bu ses.
"Istanbulda ki evin çevresinde kaç koruma var?"
Istanbul'da değil miydik şuan?
"Otuzdu. Siz buraya kaçarken ateş açmışlar. Şuan yirmi iki."
Bu da Anıl'ın sesiydi. Neyden bahsediyor bunlar? Niye sürekli silahlı adamlarla ilgili şeyler duymak zorundayım?
"Tamam. Geri tamamlayın adamları. Şirket ne durumda?"
"Abi o iş Bora'da. Ilgileniyor o."
Şirketi mi var Poyraz'ın? Ne işler çeviriyor bunlar ya? Yeni gelmiş havasıyla aşağı indim. Beni görünce üçüde ciddileştiler.
"Aa. Hoşgeldin Anıl." diyerek sahte gülümsememi yerleştirdim yüzüme.
"Hoşbuldum."
Poyraz'a döndüm.
"Poyraz?" Gülümsemem hâlâ devam ediyordu. Bakışlarını bana kaydırarak 'ne var?' dercesine başını salladı.
"Neredeydin?" Hâlâ pişmiş kelle gibi sırıtıyordum. Poyraz'ın yüzünde en ufak mimik yoktu.
"Sana ne?"
Olamaz sahte gülüşüm bitti.
"Aman iyi be!" Diye cırladım. Salona geçip televizyonun karşısına yerleştiler.
"Kahvaltı hazırlayayım mı? " diye seslendim mutfaktan.
"Biz yedik. Siz kendinize hazırlayın bir şeyler."
Hemen gidip iki omlet yapıp çay demledim. Kahvaltılıkları da çıkarıp Yasemin'i uyandırmaya gittim. Zaten uyanmış saçlarını topluyordu. Birlikte aşağı indik ve tam sofraya oturacakken Hande'nin de burada olduğunu fark ettim.
"Hande? Ne zaman geldiniz siz ya?" Diye sordum.
"Az önce" deyip gülümsedi. Ona da hızlı bir şekilde omlet yaptıktan sonra masaya oturduk. Beylersiz bir kahvaltıdan sonra masayı kaldırıp odaya çıktık. Poyrazlar yine kayıplardı. Ya diğer odalarda ya dışardaydılar. Şu gizemli (!)konuşmaların ardından onlardan biraz olsun uzak durmam gerektiğini kendime tekrarlıyordum. Ama olmuyordu. Düşüncelerimden uzaklaşırken Yasemin'in cırlamasıyla irkildim.
"Kızlar ben çok sıkıldım! Hadi bir şeyler yapalım!"
"Valla kızlar benim işim var." diye sızlandı Hande.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...