Bölüm ithafı=alwaysmilegirl
☆ Multimedya=Tuna☆Ağzımdaki ekşimsi tatla gözlerimi açtım. Kendimi çok tuhaf hissediyordum. Bana yaptıklarından sonra hala onun evinde kalıyor olmam bir yandan saçmaydı ama bundan sonra istesem de gidemem gibi geliyordu. Nedensizce yapılan şeyler kafamı patlatacak kadar zihnimi dolduruyordu. Bunu yapansa Poyraz'dan başkası değildi. Kafamı karıştırıyordu. Yaptıklarına anlam veremiyordum ama belki de anlam yüklememi gerektirecek kadar önemli değildi onun için. Ama benim ilkimdi. Her şeye rağmen...
Rutin işlerimi halledip aşağı inmeye başladığımda tuhaf sesler kulaklarımı doldurdu. Basamakları indikçe sesler netleşiyordu. Derin derin nefes alışveriş sesleri ve hiç durmayan patırtılar... Sanki biri bir yere vuruyordu. Adımlarımı hızlandırıp kapının önüne gelince Poyraz'ı gördüm. Altında siyah bir eşofman altı, üstü ise çıplaktı. Elindeki kırmızı eldivenle kum torbasına vurarken ne kadar seksi gözüktüğünden bahsetmeme gerek yok sanırım. O kadar hızlı ve güçlü darbeler indiriyordu ki kum torbasına, her yeri ter içinde kalmıştı. Dikkayini bozmamaya çalışarak içeri girdim usulca. Ona kesinlikle nasıl davranacağımı bilmiyordum.
Bir kaç adım arkasında durup izlemeye başladım. Her vuruşunda kum torbası hızla geri gidiyordu. Tam arkamı dönüp gidecekken "Gel." sesini duyunca ona yöneldim. Eldivenleri fırlatıp sandalyenin başındaki havluyu alıp ensesine götürdü. Hızlı nefes alıp verişleri devam ediyordu.
"Ne oldu?" diye sordu. Üzeri çıplakken dikkatim dağılıyordu.
"Şey, kahvaltı hazırlayayım mı?"
"Hazırla, bizimkiler de gelecek birazdan hazırlık yapacaksınız akşam için."
"Ne hazırlığı?"
"Kostüm balosu."
E yuh yani. Poyraz'dan beklenmedik hareketler (!)
"Nerden çıktı?" diye sordum cevap vermeyeceğinden emin olsam da..
"Kurcalama."
"Tamam." diyerek sustum. Ona itiraz etmek benim için iyi olmuyordu. Her seferinde beni yıkıp parçalara ayırıyordu ama yine beni O eski halime getiriyordu. Şımarık bir çocuk gibiydi, ne istiyorsa onu yapıp sonuçlarını önemsemiyordu ama beni de yıkık bir harabeye çeviriyordu. Ama dediğim gibi; beni parçalayan da oydu, mutlu eden de.
Kapıya doğru yönelmiştim ki "Gel buraya. Hazır gelmişken antrenmanına da devam edelim." dedi. Hande'nin başlayıp Poyraz'ın devam ettirdiği dövüş derslerinden bahsettiğini anlamak zor değildi. Havlusunu çıkarıp eldiveni bana fırlattı. Neyse ki refleks olarak tutup kendimi rezil etmemiştim.
"Tak."
"Ben kah-"
"Dediğimi yap." deyince eldiveni elime geçirdim. "Vur."
"Nereye?"
"Kafama." diyerek gözlerini kıstı. Sabah sabah bana dövüş dersi dersen saçmalamaya başlarım Poyraz kusura bakma.
"Tamam." diyerek kolumu önce geriye kadar çektim ve tüm gücümü kullanarak yumruğumu torbaya geçirdim. Ne?! Tüm gücüm bu mu benim? Torba en fazla yirmi santim ileri gitmişti. Dönüp Poyraz'a baktım sinsice sırıtıyordu. Nedenini anlamaya çalışırken az önce uzaklaşan kum torbası kafama toslayarak durdu.
"Ah!" diye sızlandım elimi kafama götürürken. Koca eldiven kafam kadardı ve Poyraz'ın gülüşü yüzüne iyice yayılmıştı.
"Tamam, hadi tekrar dene. Daha sert. Ve kum torbasına sırtını dönme. " dedi ciddi bir tavırla. Tekrar kolumu geri çekip tam vuracaktım ki Poyraz kolumu arkamdan gelip tuttu ve "Omzundan güç almalısın dirseğinden değil." dedi. Diğer kolumu da tutup geri çektiğinde nefesini ensemde hissediyordum. Kalbim teklemekle hızlanmak arasında kalmışken yumruğumu tekrar kum torbasına geçirdim. Öncekinden çok daha ileriye gitmişti. Tabi Poyraz'ın da sayesinde. Arkamdan ellerimi tutarak gücün yarısını o hallediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...