Multimedya Erva.
Hem bağırıyor hem de ağlıyordum. Lafımı bitirdigimde Poyraz gayet sakince bana "Ne yani bu yüzden mi ağlıyorsun? Tamam, konuşalım." dedi. Fazla sakin olması da sinirimi bozuyordu. Beraber salondaki koltuklara doğru ilerledik ve oturduk. Biz oturunca Anıl ve Hande yukarıya çıktılar. Koltuklara karşılıklı oturduk ve Poyraz ciddiyete bürünmüştü.
"Kalacak başka bir yerin var mı?" Diye sordu.
"Herkese evini mi açıyorsun?"
"Sokakta kalmayı mı planlıyorsun?"
"Her gün silahlı saldırıya mı uğruyorsun?"
"Bak Erva hiçbir şey bildiğin yok!"
"Söyle. Anlat bana bilmediklerimi."
Derin bir nefes aldı. "Pekâlâ." Bekledi. "Seni o sahil kenarında gördüğümde iki adam sana saldırmıştı. Hatırlıyorsun değil mi?" dediğinde başımı salladım. "Benim gözümün önünde o sahne kardeşime yapıldı. Daha çok küçüktüm Erva. Elimden bir şey gelmedi. Ben kendi kardeşime yardım edemedim. Sadece başka birini o halde görünce yardım etmek istedim. Hepsi bu..." dedi. Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Şimdi her şeyi daha iyi anlıyordum. Poyraz daha çok küçükken kardeşine tecavüz edilmişti. İçimde bir şeylerin yandığını hissettim. Hem Poyraz için hem de o küçük kardeşi için...Onu kurtaramadığı için kendini suçluyordu. Nefes alıp verdi.
"Ha bu arada, telefon görüşmelerim, kilitli oda ya da silahlı saldırı...istemiyorsan gidebilirsin. Seni burda zorla tutmuyorum. Sadece ailem yüzünden böyle ve bu yüzden onlardan uzaklaştım." Her şey artık çok netti. Kafamda başka soru kalmamıştı. Ailesi zengindi ama kötü işlere bulaşmıştı. Poyraz da onlardan uzak olmak için buraya taşınmıştı. Babası da belki para yolluyordur. Bu yüzden bu kadar rahat para harcıyordu.
"Ben üzgünüm Poyraz. Söylediklerim için affet." Dedim. Poyraz kötü şeyler yaşamıştı. Ben de ona bunları sorarak tekrar hatırlatmıştım. Poyraz konuşmasında sonlara doğru sesinin kısılmasına karşı o kadar ifadesizdi ki benim bile gözlerim dolmuştu onun yaşadıkları için ama onda hiçbir tepki yoktu.
"Üzülme." Dedi ama ben onu üzülmüştüm. Ne kadar belli etmese de Poyraz her şeyi içinde yaşayan bir insandı. Ayağa kalkıp mutfağa doğru yöneldi. "Odana çık." Eski Poyraz hoşgeldin. Odaya çıktığımda Hande yeni kıyafetlerimi getirmişti. Bir şort ve tişörtü alıp kısa bir duşun ardından giyinip çıktım. Havluyla saçlarımı yatağa oturup kurutmaya başlamıştım ki odanın kapısı pat diye açıldı. Poyraz olduğunu görünce Allah'tan giyinmiştim diye geçirdim içimden. Saçlarımı bırakıp Poyraz'a döndüğümde elindeki kutuyu bana uzattı.
Tek kaşımı kaldıramadığım için ikisini de kaldırdım. Bu hareketime karşılık gözlerini devirdi. "Telefon. Beğenmezsen değiştiririz." Refleks olarak kutuyu elinden aldım. Açarken yüzümde aptal bir gülümseme oluşmuştu. Tabii ki içinde bir iphone bulmayı beklemiyordum. Normal olarak şaşkınlığımı gizleyemedim.
"Poyraz. Teşekkür ederim. Bu kadarına gerek yoktu." Diye mırıldandım. Ellerini cebine sokup hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam etti. Bir anlık cesaretle kollarımı boynuna doladım. Karşılık vermiyordu. Yine. Bundan rahatsız olup kollarımı indirdim. Bir adım geri gidince "Pardon." Dedim ama yine cevap vermedi ve arkasını dönüp gitti. Belki de aklına kardeşini getirdiğim için hala sinirliydi bana. Bilmiyorum ama sadece teşekkür anlamında sarılmak istemiştim. Elimdeki telefonu şarja bırakıp aşağıya indim. Poyraz yine L koltukta oturuyordu. Hande'yle Anıl ortalıkta yoktu. Bir nevi otel gibi kullanıyorlardı zaten burayı.
Poyraz'ın yanına gidip oturdum. Çatık kaşlarıyla maç izliyordu. Bi' tepki ver bari! Bayağı ilginç biriydi aslında. Bir hareketi diğerini tutmuyordu. Dengesiz. Bir süre kıpırdamadan evi inceledim. Poyraz hala maç izliyordu ve ben çok sıkılmıştım. Huzursuzca yerimde kıpırdayınca nihayet Poyraz'ın dikkatini çekmiş olacağım ki dönüp iki saniye bana baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
#IFLAS#(DÜZENLENİYOR)
ChickLit●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●● Kalp midir insana sev diyen yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı yoksa yanan ateşe dokunmak mı? "Şaka yapıyorsun değil mi?" dedi kız titreyen sesiyle. Şu an bir sandalyeye bağlı oturmuş...