[Dengesiz Gölge]

10.4K 445 88
                                    

Keyifli okumalar 🌹


Adana dağlarının bir çığ gibi inen keskin rüzgarı Kılıç’ı içten içe ürpertiyordu. Adananın kavurucu yazları kadar, buranın kışları da mizacına tersti.
Annesinin anlattığına göre küçükken Adana’ya gelmek için can atardı. O vakitlerde uysal bir çocuktu, İstanbul’a taşındığından beri huysuzlaşıp hercai bir delikanlı olup çıkmıştı.


O deliydi kimileri için, O hayalet gibiydi, yapacağı işi en güzel şekilde yapardı;

Sessiz ve kışkırtıcı.

Kumar masasındaki her bir yüze tek tek çevirdi bakışlarını Kılıç . Birazdan burasını kan gölüne çevirecekti ama bundan kimsenin haberi yoktu.

Ayağına sürünen topuklu ayakkabıyla karşısında oturan kadına baktı, kocası yanında fakat o Kılıç’a kur yapmakla meşguldü. Bunları sevmezdi Kılıç. Kadına sırıtıp göz kırptı.

Ve son hamlesini yapıp her zaman olduğu gibi, kazandığını ilan etti. Kırmızı koltuktan yavaşça ayaklanıp omzuna konulan ceketi düzeltti. Başıyla korumasına işaret edip dışarı yöneldi. Peşinden gelen topuk sesleriyle duraksadı. Kafasını çevirip ona yaklaşan güzel kadını süzdü. Kadın gömleğinden tuttuğu bedenini kendine çekti.


“ Nereye böyle? “ Kılıç yakasına bakarak güldü. Tek parmağıyla ceketini omzuna attı ve önündeki kadını kendine yapıştırıp duvara yaklaştı. “ Şansın yok güzelim.” Deyip ifadesini düzeltti. Kadın gülümsedi ona.

“Neden?.” Diye sordu çekinmeden.

Kılıç usulca ayrıldı ondan.


“ Esmer seviyorum.” Diye bağırdı ardına bakmadan. Kapıdan çıktığı sırada kulağına gelen silah sesleriyle sırıttı, gülüşü kahkahaya çevrilirken cebinden sigarasını çıkardı. Yürümek isteyen bünyesi biraz havaya ihtiyacı vardı.

Caddedeki kalabalık onu boğuyordu sanki. Üzerini düzeltip yürümeye devam ederken dalmış olacak ki birinin çarpmasıyla güzelim sigarası yeri boylamıştı.

Ceketi de düşünce ona vuran kadına çevirdi bakışlarını, teyze aceleyle koşarken Kılıç sabır dilendi. Eğilip yerden ceketini alırken karşıki kaldırımdan geçen bedene çarptı gözleri. Beyni alev alırken gözleri esmeri takip ediyordu. İçindeki hafif heyecanla gördüğü esmer kızın peşine takıldı.


Hızını artırıp biraz daha yaklaştı ona... Önündeki kız anında durup ona döndü. Kılıç birden duraksadı ve öylece mavi gözlü genç kızı süzdü.


“Beni mi takip ediyorsun?” Diyen kıza öcü gibi bakıyordu.


“ Birine benzettim bacım .”dedi.  Geri geri yürüyüp arkasını döndü Kılıç.
Rezil olmuştu, hem de fena halde.

Kılıç ısrarla çalan telefonu açıp kulağına tuttu.


“ Efendim babanız geldi sizi görmek istiyor.” Diyen korumaya küfür etmemek için zor tutuyordu kendini. İki gün önce Adana’ya dönmüştü.. Şimdi tekrar İstanbul’a dönmek istiyordu.


“ Geliyorum.” Diyerek yürümeye devam etti .


“ Kafayı yiyorsun Kılıç.” Kendini sahile atarken denizin güzel sesi ilişti kulağına.Derin nefes alarak banklara yürürken gözüne yine esmer bir kız çarptı.

Aynı saç stili ve aynı giyim tarzı. Yürüyüşünü hızlandırıp telefonla konuşan bedenin önünde durdu. Kızın çenesinden tutup kendine kaldırdı.

“ Napıyorsunuz siz? ” Diyen kıza baktı.

Yine yanlış alarm, beyni kimi arıyordu, neydi bu saçma salak tavırları. Önündeki kızın korku dolu bakışlarını görünce delirmiş gibi denize döndü.


“ Ne oluyor lan bana?” Denizin dalgalarına değip giden sesini oradaki herkes duymuştu. Deniz dediği büyük bir göldü.


Her gördüğü esmer bedenin peşine mi düşecekti böyle?

Hemen şoförünü arayıp konum attı, delirmeden eve gitmeliydi. İçtiği içki onun zihniyle oynamıştı kesin.

Huzursuzdu hem de çok. İki kişilik banka attı büyük bedenini. Gözünün önünde hala yeşilin parlak tonuna sahip gözler vardı onu deli eden.


Üzerini çıkarıp kendini denize saldı. Vücuduna değen soğuk su onu kendine getirmeliydi. Derinlere doğru attığı kulaçlarla suyun serinliği içini ferahlatıyordu. Çalan korna sesiyle sudan çıkıp ceketini üstüne attı... Gözüne kaçan suları silip saçını savurdu

“ Efendim babanız sizi bekliyor.” Adana’ya gelmesinin tek sebebi içindeki kalabalığın bir nebze olsun yok olmasıydı. Arabaya binip önündeki dergiyi eline aldı.


“ O kadın yanında mı?” Diye sordu üvey annesini kastederek, babasının kendinden 20 yaş küçük kadın ile evlenmesini elbette her evlat gibi oda istemiyordu.

Kadının babasından çok kendisine kur yapması da cabası. Elindeki dergiyi karıştırdığı sırada gözü dışarıdaki duvarda asılı posterlere ilişti.


“ Durdur arabayı.” Dergiyi yana atıp arabanın kapısını açtı.. Dört poster yan yana yapıştırılmış Kılıç’ı delirtmeye çalışıyorlardı.

“Buda ne lan?” Gördüğü resimlerde beyni ona oyun oynuyordu... Esmer yüzü aydınlatan koyu yeşil gözler, havalı taranmış saçlar ve tenini ortaya seren giysiler.


“Dalgamı geçiyorsunuz benimle lan.” Hırsla posterlere atılıp sinirle koparmaya başladı... Soğuktan titreyen dudaklarını sıkıp elindeki posteri paramparça etti.


“ Efendim durun ne yapıyorsunuz? ” Kılıç tüm kinini posterden çıkarırcasına ayakları altına alıp eziyordu.

”  Burada bile bu aptal kız var!..” Diye bağırıp diğer posteri yerinden sökmeye çalıştı.


“ Kılıç bey, durun.” Koluna yapışan korumayı itip elleri arasındaki resmi ona doğru tuttu..


“ Buradaki kızı görüyor musun? Bak nasıl sırıtıyor  şerefsiz. “ Koruma korkuyla gözlerini açıp patronuna baktı, deli olduğunu biliyordu ama hiç denk gelmemişti.


“ Efendim orada insan resmi yok. “ diye bağırdı ayağıyla posteri ezen Adama.

Kılıç durdu derin derin nefes alıp yerdeki korumaya yaklaştı.


“ Oradaki kızı görmüyor musun?” diye sordu eliyle duvardaki yırtık posteri göstererek.

“Ha-hayır, o manzara resmi, siz iyi misiniz?” diye sorarak yine dibine girdi. Kılıç gözlerini ovup arkasındaki resme baktı.... Turlar için düzenlemiş bir manzara resmiydi.

Peki ya onun gördükleri neydi?

İyi değildi o...


Tekrar arabaya binip kendini koltuğa yasladı. Derin nefesler alarak cebinden telefonunu çıkardı, galeriye girerek Alev’i çektiği resmi açtı. Onun tüm hatlarını zihnine kazıyordu... Resmi yakınlaştırıp duruyordu.


“ Seni öldüreceğim” diyerek işkence planları kuruyordu beyninde... Büyük bahçede duran arabadan inip kendini eve attı.


Sıkıntıyla salona girip gülümsemesini takındı. “Oğlum gelmişsin.” Diyen adama sarıldı ister istemez.

“Birkaç gün kalacağım baba, işlerim var.” Deyip koltukta bir metre eteği ile oturan kadına baktı.

” Seni özledik Kılıç. “ Kılıç kendini L koltuğa atıp montunu çıkardı, tüm kasları ortaya serilirken kadının iğrenç bakışlarından rahatsız olup babasından izin isteyerek odasına ilerledi.


“ Gelmeni beklemiyordum.” Yatağının üzerinde yüz üstü yatarken kulağına dolan sesle sıkıntıyla nefes verdi.

“Çık dışarı” Kılıç eliyle dışarıyı gösterince kadın onun yanına oturdu. Eliyle sırtına dokununca Kılıç dayanamayıp ayaklandı.


“ Ne istiyorsun Gamze? “ Kadın onun öfkeli haline gülümsedi. Onun ıslak saçlarına dokundu Gamze. “Seni özledik Kılıç.”


“ Bense seni hiç özlemedim.” Kadının kolundan tutup odasından dışarı fırlattı.


Yarın ilk iş İstanbul’a dönmekti.


Bilgisayarını eline alıp aklındaki ismi araştırdı... Kaç gündür beynini işgal eden kişi hakkında daha çok şey bilmek istiyordu. Her gördüğü yüzde onu arıyordu... Aralarındaki kinin nedenini bilmiyordu ama o çocuğu öldürmek istiyordu.


“ Alev ” diye söylendi kendi kendine.


Önüne çıkan sosyal hesaplarını teker teker kontrol etti. Aradığı yüz yoktu... Biraz daha karıştırıp başka bir hesap çarptı gözüne.


Küçük profilde üç kişi vardı. Kendi hesabından istek atmazdı o yüzden başka bir hesaptan istek atmayı denedi, şurada nelerle uğraşıyordu.

İsteği atıp ayaklandı, beklemekten nefret ederdi. Kendini banyoya atıp vücudunu ılık suya teslim etti.


“ Kanı ben yuttum, sana kusturacağım.”


Zihnine düşen sesle gözlerini kapattı ve gülmeye başladı...O kızı görmek ve onunla daha fazla muhatap olmak istiyordu.

Cesur insanları daima severdi, Alev cesurdu o yüzden böyle yer etmişti zihninde, arkadaşı için kendini cehenneme sürüklemişti resmen, ölümün kıyısından geçip gitmişti fütursuzca.


** **

Kılıç, bilgisayarını alıp yatağına yasladı kendini. Bir yandan ıslak saçını silerken bir yandan istek attığı hesabı açtı.

İsteği silinmişti.


“Ulan niye kabul etmiyorsun? “

Tekrar istek atıp beklemeye başladı.

Tekrar girip bakınca engellendiğini gördü.


“ Stalker oldum bu yaşımda. Ukala ” Resmen engel yemişti, sinirinden köpüren Kılıç bilgisayarı yanına fırlatıp yüz üstü uyumaya çalıştı. Yarın ilk iş gitmekti.


.....

Kılıç’ın babası, Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biriydi;
Murat Yılmaz .

Oğlunun yer altının korkulu rüyası olduğunu bilmiyordu. Sofrada oturmuş babasını nasıl kullanabilir onu düşünüyordu genç olan .

“ Yarın dönüyorum baba, buradaki işlerim bitti.” Deyip onlara yaklaşan cici annesine baktı. Kadının iğrenç gülümsemesini görünce yönünü babasına çevirdi.

“Neden böyle acele ediyorsun yoksa kız arkadaşın mı var? “ Kılıç öksürük krizine girince ikili güldü. Cici annesine dönüp dişlerini sergileyerek gülümsedi.

“ Gönlüme göre bir kadın bulursam basacağım nikahı cici annecim.” Babası güldü fakat kadın sinirle göz devirdi. Kılıç’ı anlatmak zordu.


******

“ Abi yurtta 240 öğrenci kalıyor, Alev Karlı diye biri yok  .” Kılıç sinirle soludu. Emindi o yurtta kaldığına.


“ İyi araştırın. “ sesindeki öfke karşı tarafı korkutmuştu... Birkaç konuşma sesinden sonra kapıyı kapanma sesi duyuldu.

“ Abi iki gün önce atılan kişinin adı Alev, Aradığımız kız bu olmalı. “ Demek inatçı esmer yurttan atılmıştı.

Nasıl yani ya, fuzuli yere mi koskoca yurdu satın almıştı.


“ Nereye gitmiş?” Diye sordu elinde bitmiş sigarayı söndürerek.


“ Bir otelde kalıyor şu an. “ Kılıç düşündü. Onun o yurda dönmesi gerekiyordu.

“ Otelin adresini atın. “ deyip telefonu kapattı genç adam. Hemen üzerini düzeltip saatine baktı. Sabahın ilk ışıkları orada olmalıydı. Son kez adasına baktı. Babasıyla vedalaşıp garip bir heyecanla özel uçağına bindi.

Adananın güzelliğine bakıp derin bir iç çekti.

Telefonuna gelen adresle gülümseyip aklındaki karşılaşmayı düşündü.


***   ***

Bulunduğu semt yıkılmaya yüz tutmuştu âdeta, yıkık binaların üzerinde özlü sözler yazılı garip desenler çiziliydi.

Silahını cebine koyup geldiği adrese baktı. Üç katlı ,yeşil bir binaya aitti.

İçeriye girip etrafı süzdü. Her yer kir içindeydi, Kılıç iğrenerek girdiği yerde bir adamla karşılaştı.


“Alev Karlı diye birini arıyorum burada kalıyormuş.” Diye sordu kaşını kaldırarak, adamın görüntüsü hiç hoşuna gitmemişti.


“ 2. Kat 18. Numarada kalıyor efendim.” Kılıç hiç seslenmeden ayrıldı oradan, yavaş hareketler ile aklındaki odaya yöneldi.


“ Sefilleri yaşıyor Esmer. “ diyerek üzerini düzeltti.. Geldiği kapının önünde durup numaraya baktı.


18.numara


Kapıyı açmaya çalıştı fakat açılmadı bu kez sakin sakin kapıya vurdu. İçindeki deli dışarıya çıkmaya çalışıyordu, beklemekten nefret ettiğini söylemiş miydi?


“ Kimsin? “ içeriden gelen garip seslerle tekrar vurdu kapıya, Böyle bir yerde işi neydi kendi bile bilmiyordu.


“ Oda servisi hanımefendi.” Dedi bu sefer gıcırdayan dişleri ile.
Yavaş yavaş gerilmeye başlamıştı.


Birden kapı açıldı, Kılıç açılan kapıdan içeriği süzdü kaşlarını kaldırarak.

Yataktaki bedenin zehirli yeşilleri kehribar gözlerini bulunca gözlerinden ateş saçıyordu sanki . Görüş alanına giren adam beynindeki sinir sistemine iğne batırıyordu. Önündeki bedeni itip, titreyen vücudu ve gerilen kaslarıyla kapıya sert bir yumruk geçirdi.


“Ne oluyor lan burada? “

..

.

.


Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum hoşça kalın 🌹😍🌹😍



Kanlı Saltanat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin