[ Bir Duş Meselesi]

11.3K 484 60
                                    

Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum 

Keyifli okumalar 🌹

“ Seni yurda nasıl aldılar kız? “ Üç arkadaş toplanıp yine en sevdikleri yere gelmişti, sahile.

Sevgililerin el ele tutuşup gezdiği yolda yıkık gibi duran gençler etraftaki insanları izliyor ve kendilerine pay biçiyor.

Ceylan’ın sorduğu soruyla kısa süren sessizlik bozulmuş Alev içtiği kolayı masaya koyup Ceylan’a dönmüştü.

“ Ne bileyim kız , aradılar dediler gel, dedim kovulduğum yere daha gelmem, hıh yalvarın diye.” Alev boşluğuna yediği dirsekle Naz’a döndü. Burun kıvırıp homurdandı.

“ Yalan deme  uçtun resmen, ne güzel sessizdi oda .” Alev gülümseyip saçını düzeltti.

“ Vallahi sevindim ya, yatağımı özledim,zaten moraller sıfır sıfır. Dersten de çok geri kaldım. “ diyen Alev sıkıntıyla soludu. Çünkü bir işi yoktu ve ısrarla kimse iş vermiyordu. Ceylan başını salladı, sıkıntıyla yerince kıvrandı ve söze girdi

“ Kızlar akşam Hakan komiser ile yemek yiyeceğiz sizde gelsenize yalnız bırakmayın beni.” Naz ve Alev duymuyor gibi davrandı.

“ Şunlara bak, insan yemiyor adam ya, lütfen. “

Ceylan onlara şirin gözükmek için sesini garip şekilde inceltti.

“ Bacım bizi bulaştırma o adamda sana yanlıyor sanki demedi deme. “ Naz elindeki kitabı masaya koyup Ceylan’ın yanına uzandı, üşümüştü.

Alev onun üşüdüğünü anlayınca ceketini çıkarıp

Naz’ın üstüne örttü.

“ Seninki biliyor mu Hakanla buluştuğunu, kızım o adam senin dini nikahlı kocan değil mi?” Alev’in kahkahasına kaşlarını çattı Ceylan.

“ Ne alaka? Değil benim bir şeyim. Yani ona ne, istediğim ile görüşürüm.” Dedi her bir kelimede yutkunarak. Pusat’ın bilmesi hiç güzel olmazdı. Zaten yanına biri yaklaşınca kuduruyordu herif.

“ Ateş aldın Ceylan, sakin ol. Sende neyin ne olduğunu biliyorsun “ Alev  gülmeye başladı yine.

“ Sus ya bir yemek yiyeceğim sadece, bisey diyecekti güya. Kırmak istemiyorum” Sinirle ayaklanıp üzerini düzeltti genç kız.

“ Gelin benimle işte, geriliyorum çok .” Naz onun homurdanmasına kahkaha attı.

“ Kız adam randevuya çıkmak istemiş senle, biz gelirsek ayıp olur.” Gözleri kapalı konuşan Nazı kendine çekti Alev.

“ Vay okuduğu kitaplar boşa gitmiyor zeki çocuğum benim.” Naz yapıştırıcı gibi yapışan arkadaşını itti üzerinden.

“ Sana da tavsiye ederim canım. “

“ Gidiyorum ben, Tüü sizin gibi dosta. “ Ceylan homurdanarak yürümeye başladı. Şalını düzeltip yutkundu. Hızla karakola yöneldi.

..........

Attığı her adımda etrafına bakınıyordu, gözleri korkuyla titriyor fakat yine de yolundan dönmüyordu. Karakolun önüne geldiği anda kapıdaki bedenle karşılaştı.

“ Bende seni bulmaya geliyordum.” Diyen Hakan kol düğmesini düğmeledi ve baştan aşağı Ceylan’ı süzdü. Genç kız rahatsızca kıpırdadı yerinde.

...

“ Aç mısın?” diye sordu Hakan, bu randevu için en güzel takımını geçirmişti üstüne fakat karşısındaki kızın pek umurunda olduğu söylenemezdi.

“ Yani... Biraz. “ Ceylan ona açılan kapıdan içeriye girdi, garip bir şekilde gergin hissediyordu nedenini az çok biliyordu herkes.

“ Hadi bakalım... Çok eğleneceğiz.” Hakan güzel gülümsemesini sunarken Ceylan da yalandan sırıttı. İçindeki bu korku olmasa gülebilirdi ama gri ölüm ensesinde gibi hissediyordu.

  Mekana geldikleri gibi indi arabadan Ceylan.  Hakan’ın yanına gelmesini bekledi.

“ Burası çok pahalı.. Devlet sırrı mı vereceksiniz? “ diye sordu alayla. Hakan’ın gülümsemesi kahkahaya dönerken Ceylan onun parlayan dişlerine odaklandı. Tazı dişi mübarek. Utançla eğdi başını. O ne yapıyordu böyle.

İkili hoş bir mekanın en gözde yerine oturdu. Ceylan etrafın sakinliğini sevmişti. İki katlı restoran çok güzel donatılmıştı...

Tek anlamadığı gri rengin neden bu kadar göze battığıydı. Yanlarına yaklaşan garsonla hemen siparişleri verdiler.

“ Menüye bak.” Ceylan hemen susarak önündeki bedene gülümsedi. Eh arzu edersiniz ki bu yemekleri yemek için bir ayını hamallığa ayıracaktı. Şimdi ne gereği vardı böyle pahalı bir yere. Polisler ne kadar kazanır ki?

Siparişlerini verip garsonu gönderirlerken, masada derin bir sessizlik vardı. Hakan gözleriyle Ceylan’ın her karışını keserken Ceylan sıcaklara meydan okuyordu adeta. Buraya neden geldiğini bile bilmiyordu.

“Ceylan.” Diyen adama çevirdi bakışlarını, vücudu karıncalanmaya başlıyordu yine yavaşça.

“ Ah dalmışım pardon.” Hakan ona gülümseyerek masadaki eline uzandı.  Eline dokunan eli görünce yine etrafına bakındı.. Hızla elini çekip kucağına indirdi.

“Özür dilerim. Şey. Bir iş buldun mu?” Ceylan kafasının hayır anlamında salladı, aramıyordu ki.

“ Yani aramıyorum, biraz kendime geleyim, bakacağım.”

Garson siparişleri masaya koyarken Ceylan müsaade isteyip lavaboya ilerledi.

Hızla açtığı kapıdan içeri girip musluğa yapıştı. Soğuk su ellerinden kayarken yüzünü şoklayıp kafasını kaldırdı.

Aynada gördüğü yüzle  direk arkasına döndü, fakat halüsinasyon gördüğünü anlamıştı.

“ Saçmalama Ceylan. Adamın burda ne işi olsun.” Diyerek Pusat’ın burada olma ihtimalini arka plana atmıştı. Hem burası kadınlar tuvaletiydi.

Zaten mekan baya uzaktı. Üzerini düzeltip tekrar masaya oturdu, ikili sohbetler eşliğinde yemeklerini yerken Hakan’ın anlattığı şeylere gülüyordu genç kız.

“ Polis olunca anıların da değişik oluyor işte . “ dedi Hakan, önündeki karaları süzerek. Ceylan anlatılan her şeye yalandan gülüyordu, adamın sohbeti iyiydi diye düşündü ama eğlenemiyordu diken üstünde oturmaktan.

Kendini sohbete kaptırıp önüne konulan meyve suyu bardağına uzandı.

“ Çok güzel gözlerin var. “ Hakan’ın ani iltifatı ile ağzını püskürttü, içtiği sıvı genzini yakarken neredeyse boğulacaktı..

“ Sağ ol, yani, siyah güzeldir.” Dedi ve tekrar bardağını doldurdu.

“Beyaz tenine çok yakışıyorlar . Şimdi o adamı daha iyi anlıyorum”

Ceylan gerilen sırtı ile zorla gülümsedi önündeki adama, sıkıntıyla yutkunup eline aldığı bardağı kafasına dikledi, ve o zaman dilimi durmuştu âdeta.

Üst kat, balkon kısmında oturan beden çarptı gözüne, gözleri olabildiğince açılınca grilerin kendini öldürür gibi baktığını anlayabiliyordu. Bardağı yavaşça masaya koymuştu fakat gözlerini alamıyordu oradan.

Pusat elindeki bardağı kaldırdı nispet yaparcasına.

Yüzündeki hain gülümseme öfkeyi öne sürüyordu, damarlı ellerin sardığı kadeh bardağı kırılacak gibiydi ki evet kırıldı... Son duasını yapan Ceylan ona el sallayan Hakan’a çevirdi bakışlarını.

“ Yüzün sarardı, bir şey mi oldu? “

Genç kız ağzını açmadan ona bakıyordu... Ellerini kucağında birleştirip derin bir nefes aldı, yaramazlık yaparken annesine yakalanan çocuk gibi duruyordu şu an. Masadaki suyu dikleyip ayaklandı.

“ Ben.. Ben gideyim geç olmadan çok sağ ol her şey için. Babam merak eder şimdi. “ Hakan şaşkın şaşkın onun hareketlerini izledi.

Ayaklanıp Ceylan’ın yanına geldi ellerini avucuna alıp bir elini yanağına koydu. Fakat Ceylan hemen geri çekildi.

“ Ama asıl konuyu konuşmadım, sana iş bulmuştum..” Ceylan kafasını kaldırdı ve Hakan’ın arkasındaki bedene baktı.

Burun kemiğini sıkarak kafasını geriye yaslayan Pusat deliriyor gibiydi. İçindeki korku bir o kadar daha arttı o görüntüyle.

“ Yarın... Yani yarın size uğrarım şimdi acelem var.” Diyerek çıkışa ilerledi... Fakat kolundan tutulup tekrar durduruldu..

“ Ceylan bir sorun mu var neden bir anda böyle oldun?” Ceylan koluna yapışan ele baktı ve gülümseyerek kolunu yavaşça çekti. Bu adam da habire dokunup duruyordu.

“ Ben bırakayım seni yol uzak. “ diyen Hakan tekrar kolunu tutup çıkışa ilerlediler. Ceylan yine usulca kolunu çekti ondan.

“Gerçekten gerek yok yani ben giderim dolmuşla.” Genç kız kekeme gibi konuşunca Hakan biraz daha işkilleniyordu ondan.

“ Çok garip bir kızsın.”

‘ Sen garip görmedin adam gözleriyle yedi kat aşağı koydu az önce. Allah’ım sen koru .’ Diyen iç sesi iken dışarıya sadece masum bir gülümseme sunmuştu.

“ Dur arabayı alıp geliyorum bekle beni.” Hakan ceketini giyip arabasına ilerlerken Ceylan mekan kapısına bakıyordu, her an çıkıp kana bulayacaktı buraları o deli adam.

Kulağına gelen korna sesiyle aniden yola döndü.

Siyah araba önünde durunca derince yutkundu. Pusat pencereyi açıp ileriye baktı. Bu sessizlik ‘ Kaydı sana kızım sen bin şu arabaya, göreceksin. “ diye ağıt yakıyordu resmen, kendini toplayıp etrafına bakındı. Derin bir nefes çekti içine çünkü ihtiyacı olacaktı.

Kapıyı açıp içeri girdiği anda ani bir sürat ile yok olmuşlardı oradan.

Arabanın hızından bile korkmaya başladı genç kız içinden bildiği tüm süreleri okuyup büyük bir amin diledi çünkü yanındaki bedenin gerginliği onu mahvetmişti.

Olacakları az çok tahmin ediyordu... Kesin bu kez onu parçalara ayıracak ve ormanda kurtlara atacaktı.

‘Ne diye gidersin be kızım .’ Diyen sol meleğine

‘ Adam o kadar iyilik yaptı, gidecek tabi.’ Diyen sağ meleği cevap veriyordu.
Delirmişti işte...

Yanındaki beden onunda akıl sağlığı ile oynamıştı , gittikçe değişiyordu, her açıdan.

Araba ani frenle durunca Ceylan kafasını yanındaki aynaya geçirdi. ‘Bu daha başlangıç.’ Diye küfürler ederken kendine, Yanındaki bedenin arabadan çıkışını izledi. Kendi tarafını açıp kolundan tutan adama hiç karşılık vermeden yönlendirdiği yere yürüdü.

Üst kata çıkarken Ceylan’ın gözü Handan’a kaydı, kadın endişeli bir şekilde onlara yaklaşınca Pusat eliyle durdurdu.

“ Sakın!” dedi ve odasının kapısını açtı. 

Ceylan içeri girmeyi reddedince Pusat onun yakasını tutup kendine çekti, öfkeli grileri onu deler gibi süzünce gözlerini kapattı.

“ Ceylan’ım git bir duş al haydi ablam.” Diyen kadına bakıp yavaşça kafa salladı, lanet olsun ki korkudan çenesi titriyordu.

Pusat onu içeri itip kapıyı üstüne kapattı, ne yani yalnız mı kalacaktı?
Hakan’a bir şey yapar mı, diye düşündü. Kesin bu kez öldürecekmiş gibi hissediyordu. Yatağa yaklaşıp dışarıdaki seslere odaklandı.
Sesler biraz daha artarken kapıya koşup kulağını dayadı.

“ Sakin ol Pusat, anlat noldu?” Diyen Handan endişe içinde kardeşinin yüzünü inceliyordu.
Pusat önündeki saksıyı sertçe yerle buluştururken öfkesini bir şeyden çıkarmaya çalışıyordu adeta.

“ İnadına herkes ona dokunuyor...Bende habersiz o adamla buluştu. Bana kızıyor ama o adam ona dokunuyor. ” diye bağırıp kapıya tekme savurdu, deli bünyesi garip bir şekilde kıskançlık ile boğuşuyordu.

“ Pusat herkes herkese dokunur abartıyorsun sen.”

Ve bir şeyin kırılma sesi daha ilişti Ceylan’ın kulağına.

“ Benim olana el süremez kimse. O benim karım. Oda biliyor bunu! ” Pusat delice yükseltirken sesini Ceylan tüm tırnak etlerini bitirmişti.

“ Sakın Pusat, kimseye zarar  vermek yok. Hem sen ne zamandan beri inanır oldun. “ Pusat ablasının lafıyla yavaşça ona döndü.

“ Biliyorsun olacakları, onu hepten kaybedebilirsin. “ Yutkundu ilk, Pusat biliyordu artık Ceylan onun en zayıf noktası haline gelmişti ve açık uç olmak istemiyordu.

“ Onlara yeniden hatırlatmam gerekecek kim olduğumu, ona dokunanı eriteceğim.” Diyerek tekrar odaya ilerledi.

“ Pusat sakın ona zarar verme. “ koluna yapışan ablasıyla duraksadı, eli üzerinden itip kahverengi kapıdan içeri girdi ve kapıyı kilitledi.

Ceylan içeri giren öfkeli bedenle anında ayaklandı. Neden korkuyordu onu bile bilmiyordu.

“ B-ben S-sadece. “ zoraki kurduğu cümleleri bitirmeden Pusat’ın öfkeli sesi ilişti kulağına, sertçe gözlerini kapatıp, yutkundu. Yumruğunu sıkıp kafasını kaldırdı bu sefer, neyden korkuyordu ki.

“ Bıktım anlıyor musun? Böyle yapmandan bıktım. ” deyip Pusat’ın göğsünü yumrukladı bir süre.

“ Soyun. “ Ceylan onun ruhsuzca kurduğu cümle ile donakalmıştı âdeta. Hırsla ceketini çıkardı üzerinden, gözleri grilerden ayrılmıyor inatla baş kaldırıyordu. Üzerindeki elbisenin düğmelerini açarken gözünden bir damla firar etti. Pusat gözlerini yumdu sinirle ve Ceylan’a yaklaşıp kendine çekti.

“ Dökme yaşını, delirtme beni.”

Pusat’ın sert sesiyle iç çekti Ceylan. Ondan uzaklaşıp yakasını kapattı.

“Yapma... Lütfen bunu yapma. “ diye yalvardı celladına.

“ Sende yapma... “

Pusat kolundan tuttuğu bedeni banyoya sürükleyip suyu açtı, Ceylan’ın üzerine tuttu... Genç kız kocaman açtığı gözleriyle onun hareketine yoğunlaştı. Elbisesi ıpıslak olmuştu.

“Dur... Dur. Ne yapıyorsun? Yakıyor bu. “ diyerek yüzünü duvara çevirdi Ceylan. Pusat sırıttı ona.

“ Duş al. Ellerini güzel yıka...” şokla araladı gözlerini Ceylan. Bu adam cidden ruh hatasıydı.

Onu dinleyip sıcak suyu her yerinde gezdirdi. Büyük beden ona yaklaşıp kulağına fısıldadı.

“  Ve bir daha... Seni başka heriflerin masasında görmeyeyim. Beni anladın değil mi küçük hanım.” Deyip yüzündeki sinirli gülüşle Ceylan’ın ürkek gözlerini süzdü.

Ceylan titreyen çenesiyle hemen onu onayladı . Pusat çekip giderken, Ceylan öylece kala kaldı bulunduğu yerde. Genç kız kapıya koşup kilitledi. Kalbi gittikçe hızlanırken sıcak suya teslim etti kendini yine.

“ Sakin ol Ceylan... Ah vallahi kalbim sıkıştı.” Diyerek kalbini tutup oturur pozisyona geçti.

“ Kalbim çıkacak. Allah’ım sen sabır ver.” Pusat’ın ona kullandığı farklı sesle Ceylan her seferinde kendinden geçiyordu bu yüzdendir ki kalbi ona ihanet ederek maraton koşuyordu.

........

Ceylan havluya sarılmış odaya adımlarken koltuğun üzerinde kitap okuyan bedene değdi gözleri. Sinirle soluyup banyoya koştu.

“Odadan çık. Üstümü giyeceğim “ diye bağırdı Pusat’a doğru.

“ Gel al kıyafetini. “

Aldığı cevap sinir krizi geçirten cinstendi.

“Utanırım ben. Çık hadi. “

Pusat sinirle ayaklandı. Kapıyı açıp çıktı.

Ceylan derin bir nefes çekerek çıktı banyodan. Yüzündeki alaylı gülümsemeyle hemen dolaba yaklaşıp kıyafet aradı. Handan onun için dolaba kıyafet koymuştu önceden. Kıyafetleri toparlayıp kalkacağı sırada sertçe kapı açıldı.

“Girme! “ diye bağırsa da Pusat onu dinlemeden girmişti. Kapıyı kapatıp dolabın yanındaki genç kızı süzdü.

Ceylan elindeki elbiseyi üstüne örttü.

“ Dışarı çık. Bağırırım. Handan abla! “ Pusat kaşlarını çattı.

“ Üstünü giy küçük hanım. “ diyerek dolaba en uzak yere oturdu. Ceylan sırtını göstermeden yavaş yavaş banyoya koştu.

“Hayvan gibi içeri dalıyor. İnsan kapıya vurur. Güya da nezaket sahibi. Yesinler senin nezaketini dal kırması, dev! “ diye kükredi kapıya doğru.

Saydırarak üstünü giymeye devam etti. Şimdi de şalı odada kalmıştı.

Üstelemedi Ceylan. Çünkü saçlarını çoğu kez görmüştü eşi. Eşi diyordu çünkü kabul etmese de Pusat onun eşiydi.

Pusat’a bakmadan etrafta şalını arıyordu. Dolaba bakındı eşarp için fakat yoktu.

Dolapta aramaya devam ederken arkasında hissettiği nefesle irkildi genç kız.

Belimden sarılan elle hemen örttü siyah incilerini.

“ Tertemiz olmuşsun. “ Deyip yüzünü genç kızın sırma saçlarına gömdü.

“Kokun... Nefesin... Kızaran bu tenin... Hepsi benim. “ genç kız bayılacak gibi hissetti kendini. Yavaşça Pusat’a dönüp yutkundu.

“ Şalım... Onu gördün mü? “ dedi fısıltı gibi çıkan sesiyle, çok masum bakıyordu ve bu deli Pusat’ı daha delirtiyordu. Pusat gülümseyip hafifçe uzaklaştı Ceylandan.

Gömleğinin içini gösterdi bakışları ile. Ceylan da kaşlarını çatıp onun gömleğinin kalkık kısmına baktı. Şalını göğsüne saklamıştı deli herif.

“Al... Tam burada. “ diyerek göğüs kafesine vurdu iki kere. Ceylan yutkunup ona yaklaştı. Pusat’ın gözlerine bakmadan onun düğmelerini açmaya başladı. Pusat’ın sırıtan yüzünü hissedebiliyordu.

Durdu Ceylan.

Yapamayacaktı çünkü.

“ Çıkar ver şalımı. “ diyerek elini uzattı ona bakan adama.

Pusat kaşını kaldırıp Ceylan’ın yüzüne eğildi.

“Cesursan alırsın. “ dedi.

Genç kız cinnetin eşiğine gelmişti.

“Öyle olsun. O zaman dışarıdaki herkes saçlarımı görür. Günahı boynuna. “diyerek hızla çıktı odadan. Korkarak yürüyordu fakat inat etmişti. Tam basamakları inip dışarı çıkacağı sırada kolunu kavrayan elle sırıttı. Pusat bir şeyler geveleyip onu kucağına çekti.

Ceylan sırıtarak bakıyordu öfkeli gözlere.

Odaya girip yatağın üzerine koydu Ceylan’ı ve gömleğin içinden çıkardığı şalı Ceylan’ın kafasına örttü.

“Al dola bunu. “ Ceylan yüzünü eğip şalını tuttu.

“Kıskanç şey. “ diye söylendi. Pusat kaşlarını çattı ona.

“ Ne dedin sen? “ diyerek ağır ağır yatağındaki kıza yaklaştı. Ceylan tek kaşı havadan burun kıvırdı.

“Yalan mı? Kıskançsın işte. “ sözünü bitirip kalkacağı sırada yatağa çivilendi Ceylan. Nefesi boğazında kaldı adeta. Pusat yatağa uzattığı kızın üzerine eğildi.

Yanağından öpüp gözlerine baktı.

“Sadece sanadır bu tavrım... Sadece seni kıskanır gönül. “

Ceylan utanarak gözlerini kaçırdı ondan. Çok bilmiş bir beydi Pusat. Sıcaklayan yanaklarını yelledi. Üzerindeki adamı itmeye çalıştı fakat Pusat hiç sallanmadı bile.

Ceylan ondan kurtulup yatağın diğer tarafına döndü.

Gülüyordu, nedenini bilmeden bir gülüş belirdi yüzünde. Pusat o gülüşü komodinin üzerindeki aynadan görmüştü. Oda Ceylan’ın yattığı pozisyonda uzanıp genç kızın saçlarını avuçları arasına alıp öptü.

“Güldün... “ diye fısıldadı genç kıza. Ceylan heyecanla yumdu gözlerini.

“ Ve Pusat bir kez daha vuruldu.”

.....

Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum dostlarım 🌟

Kanlı Saltanat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin