[Yatak Polemiği]

12.3K 476 74
                                    

Keyifli okumalar 🌹

Alev açmaya çalıştığı kilidin kapısında âdeta nefes almadan duruyordu, öfkesi vücudunda bir volkan misali yayılırken elleri dahi titriyordu. Yavaşça kafasını omzu üzerinde çevirip yerde sigarasını yakıp sırıtan adama dikti yeşil gözlerini.

“ Benden ve hayatımdan uzak dur piç kurusu, sen ve senin çevrenden midem bulanıyor.” Kılıç ayaklanıp dik dik bakan kıza yaklaştı, ağzındaki sigarayı eliyle alıp dumanını Alev’e doğru üfledi yavaşça.

“ Beni ve etrafımı biliyorsan yapacaklarımı da biliyorsun. “ Alev ona yaklaşan bedenden iğrentiyle uzaklaştı.

“ Tabi biliyorum elini ayağını bağlar kemiklerini kırarsın... Ha! Birde fotoğraf çekersin! ” Kılıç onun alayla söylediği şeye göz devirdi. Alay ediyordu fakat içinde büyük bir yıkım vardı. Gülüşünde acı yatıyordu, bunu söylerken bile sesi titriyordu genç kızın.

“ Unut o günü! “ Alev onun pervasız tavırlarına inanamıyordu. Yakasından tuttuğu bedeni kendine çekti.


“ Unutayım mı? Bu beden yaşadıkça aklımdan çıkmayacak ki?“ Kılıç yakasındaki elleri tutup usulca bir şekilde yere itti.

“ Beni kabul etmelisin, hem şu karizmaya bak insanın içi erir beni görünce .” Kılıç kendini göstererek sırıtıyordu, kesinlikle iyi değildi. Delirmiş olduğunun kanıtı sarf ettiği cümlelerde saklıydı.

“ Şu değişik saçlarından. Şu yüzündeki iğrenç gülümsemenden.  Şu kehribar rengi gözlerinden nefret ediyorum, sen yanındaki insanlara güvenen aptalın tekisin. Senin paran buralarda geçmez. Çünkü beş para etmezsin. Bizimle uğraşmayı bırak. Sizin  işlerinize bizi karıştırmayın. “ Alev ona saydırarak yavaşça kapıya döndü. Açtığı kapı ardında Ferdiyi görünce yüzündeki sinir gitmiş ve zoraki gülümsemişti.

“ Gidelim. “ İkili basamaklara yönelirken kapıda öfkeden kudurmuş bedeni görmüyorlardı.

Cebinden çıkardığı silahını ikiliye doğru tuttu Kılıç.

Gözlerini kapatıp beynindeki zehri yok etmeye başlıyordu.

‘Sık Kılıç durma’ diyen iç sesine uymak üzereydi fakat garip bir şekilde istemiyordu. Alev kendini öldürmeyi bile göze alan bir kızdı.

Dik başlılığı her seferinde Kılıç’ı deli ediyordu.
Onu böyle korkutamazdı,
Kılıç’ı kale bile almıyordu Alev.

Yer altının korkulu gölgesi bir yeni yetme kızın ardından kala kalmıştı işte.

Silahlı eli yavaşça aşağıya düştü. Böyle olmazdı... Bir şekilde onu elde etmeliydi. Üzerini düzeltip Alev’in peşine düştü.

Arabaya binip önden giden bedenleri takibe aldı. Ferdi'nin eli Alev’in belini bulunca öfkeden kudurmak üzereydi, buna hakkı yoktu.
Gözleri dikiz aynasında kendine kaydı, dalgalı saçları gözlerini kapatıyor onu rahatsız ediyordu.

“ Düz mü yapsam acaba, dalgalı sevmiyor demek ki, ama bu saç bana çok yakışıyor.” Deyip kendi kendine konuşmaya başlamıştı.

Kılıç iyi değildi kafayı bir esmerle bozmuştu.

Ne yapıp edip onu yurda döndürmeliydi. Cebinden çıkardığı telefonla yurdu arayıp aklındaki planı devreye soktu.
...
Kaldırımda yürüyen Alev kafasını döndürüp arkasını süzdü. Yüzünde sadece öfke vardı. Keskin gözleri Kılıç’a değince kafasını önüne çevirdi ve yanındaki bedeni tutup çıkmaz sokaklardan birine ilerledi.

Kehribar gözlerin alevi koyulaştı, dudağında beliren tebessüme kendi bile hayret etmişti genç adam.

“ Zoru severim Alev hanım ama sabrım hiç yok. “

Kanlı Saltanat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin