Medya: Dünya Özay
Eve geldiğimde hızla arabayı bahçede park ederek merdivenlere yöneldim ve anahtarımı kapıya geçirerek kilidini açtım. Neden 2 defa kombin değiştiriyorum? Neden sürekli neden diyorum?
Elimle alnıma hafifçe vurup merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladım.
Göründüğü üzere günlük standart yaşamım dışında çokça hareketli geçen bir de gece yaşantım bulunuyordu. Bir barım vardı ve ben rahat durmuyordum. Ya birileri için çalışıyordum ya da kendi kaarımı düşünüyordum. Şuana kadar yaptığım hiçbir tercihten zararlı çıkmamıştım. Desteklediğim insanlardan hiçbir kazık yememiştim. Cemre ve ben babalarımız sayesinde bu yollara itilmiştik. Babam yurt dışına gittiğinden beri de her şeyle, en azından bana bıraktığı tüm sorumluluklara ilgilenmeye çalışıyordum. Sanırım bu yüzden onu sevmiyordum. Belki de beni kendi peşinden sürüklemeseydi, birilerine iyilik aşılıyor olabilirdim öyle değil mi?
Odama çıktığımda şalımı açarak tokamla tutturduğum siyah saçlarımı serbest bıraktım ve belime düşmesine izin verdim. Yavaşça dolabıma ilerleyip kapaklarını sürükleyip açtım ve önüme düşen kombinleri incelenmeye başladım.
Cemre ve babası Haldun amca kendilerine ait hastanelerinde, magazin dünyasında oldukça ünlü doktorlardı. Tabikide adlarının duyulması biraz da koca adamlara bağlıydı.
Kim miydi bu koca adamlar? Bütün pisliklerin başları. Her birinin kendine ait ayrı bir özelliği vardı. Kimi uyuşturucu kaçakçısı, kimi silah kaçakçısı, zenginler için geçerli sahte çek-senet rüşvetliği, organ kaçakçılığı...
Bu son olay ne kadar onayımız dışında olsa da, gelen bütün müşterilerin paraya ihtiyacı olduğundan ve bu koca adamlar ceplerini komple doldurduğundan maalesef canlarını tehlikeye atmaktan geri adım atmıyorlardı. Tabi bu işi sıradan insanlara bırakmıyorduk. Cemre ve Haldun amca bu görevi üstlenmek istemiş bütün organ nakli işlerini uzun zamandır yönetiyorlardı.
Ne yapabilir ne söyleyebilirdim ki? Günaha batmış ilerliyorduk işte. Kaçışı yoktu.
Elimi durdurup askılıktaki kıyafetleri çıkardım. Beyaz uzun gömleği, pembe etek pantolonu ile fazlasıyla hoş olduğunu söylemem gerekiyordu.
Kıyafetleri yatağın üzerine bırakarak dolabıma geri döndüm ve beyaz iç çamaşırlarımı da çıkarıp onları da kıyafetlerin yanına bırakıp, hızla banyoma ilerleyip üzerimdekilerden kurtulup kendimi ayarladığım sıcak suyun içine bıraktım.
Duş jeli sürdüğüm vücudumu da durulayıp duşa kabinden çıkarak bedenimi havluya sardım ve saçlarımın suyunu süzerek lavaboya doğru ilerledim. Saç kurutma makinasını prize takarak açtım ve belime kadar uzanan saçlarımı kurutmaya başladım. Ne kadar ıslak kalmasını istesem de sinüzit ile uğraşacak hiç vaktim yoktu.
Banyodaki işlerimin ardından odama dönüp kuruyan vücudumdan havluyu çıkarıp önce iç çamaşırlarımı daha sonra kıyafetlerimi giyinip makyaj masama ilerledim. Bonemi ve başörtülerimi takıp portakal tonlarında hafif bir göz makyajı siyah bir ayliner ve kahverengi bir rimel sürüp, dudak renginde hafif pembe bir ruj sürüp çıkardığım tüylü şalımı bağlamaya başladım.
Komidindeki Versace yazılı fazlasıyla hoş ve ağır kokan parfümü sıkıp komidine geri bıraktım.
Artık hazır olduğuma göre odamda daha fazla oyalanmama gerek yoktu. Ayağı kalkıp birdaha dolabıma ilerledim ve Toz Pembe çantamı alarak makyaj masama geri döndüm. Birkaç makyaj eşyası ve parfümümü içine atarak şarja bıraktığım telefonumu elime alarak odamdan çıkıp aşağıya inmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yalanlar
ChickLitAŞKI ÖLÜMSÜZ BİR DİLİ ANLATIYOR, AH TANRIM! BEN ONSUZ ÖLÜYORUM GİBİ. KALBİM RUHSUZ, BEDENİM CENNETSİZ... Salak mıyım ben senin gibi bir adiyle iş yapayım?" "İltifatların çok yaratıcı güzel bayan. Ama bunlara ihtiyacım yok. Sadece benimle iş yapmayı...