~S.Y. 11.Bölüm🌙

250 10 1
                                    

Geceyi orda burda geçirip hastanede bütün tansiyon ölçümlerimi yaparak Sinana teşekkür edip arabamla eve döndüm.

Sanırım sabah olmaması için uğraşıyordum.

Sabah telefonumun yüksek sesi odamı doldurduğunda komidine uzanıp ekrana dahi bakmadan açtım.

Aksi takdirde gün içinde birkaç defa daha çaldığını duymuş gibiydim.

"Sen neredesin lan!"

Yıldırımın sesi kulaklarımı dolduğunda iç çekip mırıldandım.

"Gece çok yoğundu. Uykumu tam alayım ilk işim size dönmek olacak. Gerçekten."

Telefonu yüzüne kapatarak telefonu yatakta bir yere fırlattım ve gözlerimi yeniden yumdum. Tam tatlı uykuma saniyeler içinde dalacaktım ki, yeniden çalmaya başlayan telefonumu duymamazlıktan geldim. Uykumu artık siktiğinde sinirle yorganı ayaklarımla itekleyip dişlerimi sıka sıka lanet telefonu attığım yerden alarak aramayı yanıtladım.

"Aşağıya in kapının önünde seni bekliyorum şirkete gideceğiz!"

"Cafeye uğraşmam gerekiyor! Çocuklar gelmeyeceğimi bilmiyor."

"Sana aşağıya in diyorum."

"Bende size cafeye gitmem gerekiyor diyorum."

"Siktir! Sabrımı mı deniyorsun lan sen! İn aşağıya hemen!"

Telefonu yüzüme kapattığında  Gözlerimi devirerek isyan ettim.

"Tanrı aşkına sabahın köründeyiz!"

Ekran açıldığında 12.25 yazısı ile gözlerimi büyütmedim değil doğrusu.
Bu saatte kadar uyuduğumu bilmiyordum doğrusu. Ordan oraya gidip gelip yarım saat daha oyalandım. Telefonumun sesi kulaklarımı doldurduğunda açmamayı seçerek kıyafetlerimle bakışmaya devam ettim. Ne giysem diye öylece düşünüyordum. Yada aşağıdaki herife inat oyalanıyordum emin değilim doğrusu. Gri  takımım dikkatimi çektiğinde bulunduğu askılıktan alarak hızla üzerimdekilerden kurtularak giyinmeye başladım. Etekle şirkette rahat edebilirdim umarım.

Tamamen hazır olduğumda saat tam olarak, 13,35'i gösteriyordu. Aşağıdaki bekleyen sinir küpünü düşünmemeye özen gösterip gerekli eşyalarımı aldım ve aşağıya inmeye başladım. Krem rengi kabanımı üzerime geçirip çıktığımda bahçede tam karşımda Durmuş araba beni karşıladı . . Camları siyah flaşla kaplı olsa da Yıldırımın beni öldürecek gibi baktığına yemin edebilirdim. Yavaşça  arabaya doğru yürüyüp ön kapısını açarak içeriye kuruldum.

"Merhaba Yıldırım Bey."

"İki saattir yukarıda ne halt yiyorsun lan sen! Niye açmıyorsun o telefonları!"

Gür sesi ile bende sesimi sert çıkardım.

"Size merhaba diyen birine merhaba denir. Ona bağrınmazz!"

Elini bana vurmak için hızla kaldırıp sinirle direksiyona geçirdi ve dudaklarını dişlemeye başladı.

Tamam bu beni az da olsa korkuttu. Manyak herif!

Tam konuşmak için ağzımı açmıştım ki kafasını bana çevirdiği gibi sustum. Yerime de sindiğimde arabasını çalıştırdı. Bende çantama koyduğum telefonumu elime alarak aramalara baktım. Yıldırım ile olanları es geçip beni merak Eden çocuklara döndüm.

"Merhaba Dünya. -Dünya abla mı o! Bana ver bende konuşucam nerdeymiş!"

Duygunun meraklı sesiyle gülümsedim ve Cihana döndüm.

"Akşama doğru uğrayacağım merak etmeyin birşey yok."

"Sevindim. Dikkat et kendine. Burda bir sorun yok ancak dünkü ilanla gelen 2 çocuk var ne yapalım?"

Siyah Yalanlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin