"Siktir bu kızın suyu gerçekten de giderek ısınıyor!"
Boranın sinirine ilk defa şahit oluyordum ve gerçekten fazlasıyla sert gibiydi. Rananın işleri başladığını düşünüyordu. Ben bu kızı ilk gördüğüm o gün ne mal olduğunu anlamıştım da işte. Fazla kurcalamamak gerekiyordu. Bana düşmezdi neticede.
"Bütün işleri bok mu etmiş şimdi?"
"Sanırım halletmek için bir şeyler bulduk. Deneyeceğiz."
"Ne gibi şeyler? Bu kadar kısa sürede mi?"
Kafamı olumlu anlamda salladım.
"Sanırım bir fikir verebildim. Yukarıya çıkalım da daha detaylı anlatır Yıldırım bey."
"Şimdi delireceğim! Bütün olayları sen gün yüzüne çıkarıyorsun, bir de sen mi Bir çözüm buluyorsun?"
Omuz silkip gülümsedim.
"Önemli değildi. Sorun yok. Bunun için buradayım."
Öfkesini dindirmeye çalışsa da pek başarılı olamamıştı.
"Başkalarının boklarını temizlemek de mantıksız! Özelikle de Rananın!"
Yıldırımın odasına girdiğimizde odanın boş olduğunu gördük. Birkaç dakika sonra gizli bir bölümün olduğunu fark ettim. Duvar sandığım alan açılmış üzerine çektiği lacivert takım elbisesi ile Yıldırım çıkmıştı.
Kahvesini masaya bırakırken Boraya göz ucuyla yaklaşmasını söyledi. Karşısına geçip oturduğumuzda, Dosyayı açarak konuşmaya başladı.
"Dünya masadaki tableti ve telefonu al. Numarasını Vereceğim şirketleri arayıp direkt olarak patronla birebir görüşmeler yapacağımı belirt."
Kafamla onaylayıp gerekli bütün şeyleri alıp açtım ve numarasını verdiği şirketleri tek tek aramaya başladım.
2 sayfalık dosyanın büyük kısmını halletmiş toplantı ayarlamıştık. Yurt dışında olan 2 şirketi sona bırakmıştı. Zorlu rakiplerdi. Birini vursak da diğerini vuracak hiçbir açıklık yoktu. Tamamen sır küpleri gibiydiler.
Boraya bulduğumuz tek mantıklı fikri anlattığımızda konuştu.
"Kesinlikle Dünya olmasa boka batmaya devam edeceğimizi biliyordun değil mi?"
"Düzeltmeye çalışıyorum. Uzatma sende."
"Benim derdimi biliyorsun Yıldırım abi. Güvendiğin her konuda bu kız seni pişman ediyor. Sen hala neden ona bir şans daha vermekten vazgeçmiyorsum?"
Yıldırım göz ucuyla bana baktı ve sinirle soludu.
"Bora kelimelerine dikkat et. Rana benim sevgilim."
Bora da bana baktığında rahat olmadıklarını fark ettim. Ailevi konularını gerçekten de benim önümde paylaşmazlardı.
"İzninizle Yıldırım bey. Gitmeden önce saat 14.15'de Yaşil Vadi kuyumculuk şirketi ile yapacağınız toplantıyı hatırlatmak istiyorum. Sadece 47 dakikalık bir süreniz kaldı."
"Toplantıda yanımda bulun Dünya."
Kafamla onaylayıp odadan dışarıya Çıktım ve katta bulunan sekreter kadınlara yürüdüm.
"Toplantı odasını öğrenebilir miyim acaba?"
Bana gülümseyerek tarif etmeye başladılar.
Toplantı odasına ilerleyip konuyla ilgili gerekli olarak hazırlanmış masanın üzerine bırakılan dosyaları yavaşça yerleştirip orijinalini masaya bıraktım. Dosyayı açıp eksiklik olup olmadığını kontrol ettiğimde bir sorun yoktu. Yani sanırım. Yavaşça ilerlerken bir de orijinali olmayan kopyaları inceledim. Birkaç sayfasında bulunan taş fiyatları orijinali ile aynıyken aralara sıkıştırılmış diğer fiyat farklarını gördüm. Sanırım Yıldırım bunu da görse kesinlikle deliricekti. Peki ya ne yapmam gerekiyordu? Zaman kısıtlıydı? Pekala bu yanlışı düzeltip toplantıdan sonra gerekli bilgilendirmeyi yapmam en doğrusu olacaktı. Aski takdirde girdiği bu toplantı pek de iç açıcı geçmeyecekti. Orijinal dosyayı elime alıp bütün kopyaları topladım. Şimdi yapmam gereken orijinal dosyanın birebir aynısını çıkarmaktı. Belli ki bu kişiler tek taraflı çalışmıyordu. Şirketin büyük bölümünde bir sıkıntı yer alıyordu. Elimdeki dosyalarla bilmediğim bu şirkette tanıdık birilerini aramaya başladım. O sırada Keremin tanıdık yüzüyle hızla ona seslendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Yalanlar
ChickLitAŞKI ÖLÜMSÜZ BİR DİLİ ANLATIYOR, AH TANRIM! BEN ONSUZ ÖLÜYORUM GİBİ. KALBİM RUHSUZ, BEDENİM CENNETSİZ... Salak mıyım ben senin gibi bir adiyle iş yapayım?" "İltifatların çok yaratıcı güzel bayan. Ama bunlara ihtiyacım yok. Sadece benimle iş yapmayı...