New Flowers

2.2K 187 32
                                    

En son yaptığım ve kurumasını beklediğim tuvali, dükkanımın duvarına asarken huzurluydum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


En son yaptığım ve kurumasını beklediğim tuvali, dükkanımın duvarına asarken huzurluydum. Resim yapmak zihnimi boşaltıyor ve beni rahatlatıyordu. Çoğu zaman onları arkadaki minik bahçeye koyarak kurumalarını bekliyor, yerine yenilerini koymak için sabırsızlanıyordum.

Dün sipariş ettiğim çiçeklerin gelmesine daha vardı, bu yüzden öncelikle boş tezgahları temizlemeye koyuldum. Önce dökülen yaprakları süpürdüm, ardından da kovaya doldurduğum suyla sildim. Bileğim dün biraz acıyordu, akşam eve geldiğimde ağrı kesici krem sürüp sarmıştım. Bugün pek bir problem yoktu. 

Yerleri de aynı şekilde süpürüp sildikten sonra, camları silmek için kovadaki suyu değiştirmek üzere içeri adımladım. Ben yeni bir bez alırken dükkanın kapısı açılarak müşterinin geldiğini haber veren zil çaldı. Açık yazısını henüz çevirmediğimi sanıyordum, görmemişmiydi?

"Henüz açık değiliz, kusura bakmayın!" diye seslenerek kovayı kavradım ve ön tarafa yeniden döndüm. Dün gördüğüm beden gülümseyerek elini kaldırıp selam verdi. "Selam Rose, naber?"

"Jungkook?" Kaşlarım çatıldı, bunun ne işi vardı yine burada?

Elindeki poşetleri kenara koyarak yaklaştı ve elimdeki kovayı kenara bıraktı. "Bileğin nasıl? Böyle ağır şeyler kaldırmamalısın, daha çok zarar verebilirsin."

Derin bir nefes alarak yüzüne baktım. "Senin burada ne işin var Jungkook?"

"Sana yardıma geldim."

"Senden yardım istediğimi hatırlamıyorum?" Dedim sorarcasına. Üzerine giydiği deri ceketi çıkartarak kenardaki sandalyeye bıraktı. 

"Rose, dün benim yüzümden bileğini incittin. Bu yüzden bugün sana yardım etmeye geldim."

"Yardımına gerek yok, bileğim gayet iyi Jungkook. Lütfen kendi işine dön." Uzun siyah kazağının kollarını kıvırdı. "Boşuna itiraz ediyorsun, sadece yardım edeceğim."

Sinirlenmemeye çalışarak kenardaki kovayı alarak camın önüne getirdim. Ardından içine temiz bir bez bırakarak ıslanmasını sağladım. "Benim söylediklerim sana ulaşmıyor mu? Algıda seçici misin sen?"

"Kahvaltı yaptın mı?" 

Ayağa kalkarak kenara bıraktığı ceketini alıp yanına adımladım. Ceketi göğsüne bastırarak tutmasını sağladıktan sonra kolundan çekeleyerek kapıya doğru sürüklemeye başladım.

"Dediğim gibi yardımına gerek yok, git buradan." Aniden durarak bedenimin kapıya yaslanmasını sağladı. Dünkü gibi yine göz göze geldiğimizde sağ elini başımın kenarına koyarak biraz daha yakınlaştı. Nefesi yüzüme çarpıyor, kokusu burnuma doluyordu. Nasıl bir anda bu hale gelebilmiştik?

Rhinestone | RosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin