Gökyüzü bugün diğer günlerden daha kapalıydı. Böyle havaları seviyordum. Yağmurlu havalarda eve yürümeyi, çiçeklerimin arasında, penceremin kenarında bir bardak sıcak kahve ile yağmuru izlemeyi seviyordum.
Üzerimdeki siyah boğazlı bol kazağımın katladığım kollarını indirerek arka odaya geçtim. Uzun süredir üzerinde çalıştığım tuvalin küçük ayrıntılarını, özenle çizmeye uğraşıyordum.
Bir süre buna dalmış, kendi kendime şarkı mırıldanıyorken, dükkanın kapısının üzerindeki minik zil çalarak içeri müşteri girdiğini belli etti. Yerimden kalkarak boya olmuş ellerimi silmeye zahmet etmeden dükkanın içine adımladım.
"Hoşgeldiniz." Hafif bir gülümseme ile başladığım karşılama onu görünce solarak yerini soğuk bir ifadeye bıraktı.
"Merhaba Roseanne." Jeon Jungkook, benim aksime gülümsemeye devam ederek tezgaha biraz daha yaklaştı.
Kenardaki beze uzanarak ellerimi silmeye başladım. Ona bakmaktan daha iyiydi benim için.
"Hoşgeldin Jungkook." Soru sorarmış gibi çıkan sesime karşı, yumuşak olduğu buradan bile belli olan saçlarına ellerini götürerek geriye doğru taradı. Ben de ellerimi silmeye devam ettim.
"Nasılsın?" Kafamı kaldırmadan gözlerimi yüzüne diktim. Daha iki gün önce yemekte görmüştüm. Ve görmeden geçirdiğim günlerde çok daha iyiydim. Kafasına bir tane patlatmak istemem normal miydi, başka söyleyecek bir şey bulamamış gibi sürekli nasılsın diye soruyordu.
"İyiyim Jungkook, seni buraya hangi rüzgar attı?" Dediğim gibi onun nasıl olduğunu merak etmiyordum, bu yüzden sormadım.
"Çiçek alacağım da, bana yardımcı olursun diye düşünmüştüm." Elimdeki bezi kenara koyarak, tek kaşımı kaldırarak yüzünü süzdüm.
Kaşındaki piercing'e gözüm takıldığında aklıma lisedeyken hep yaptırmak istediği ve çoğu zaman bunun hakkında konuştuğu geldi.
Gereksiz bilgiler, hayatımdaki gereksiz Jungkook. Hiç de yakışmıyor sana zaten."Burasının sizin için ucuz bir mekan olduğunu sanıyordum?" Annesinin dükkanım hakkındaki patavatsız yorumunu hatırlatmakta çekinmedim. Pekala annesi bunu söylerken kendi de yanındaydı.
"Ah, tabii ki öyle değil. Annem sadece şaka yapmıştı biliyorsun."
Gülerek ortamı yumuşatmaya çalışmasına tepki vermedim. Oda gram mimik oynamadığını görünce durdu zaten."Annen şakacı bir kadın değil Jungkook, bunu herkes bilir."
Cevap vermesini beklemeden yeniden konuştum. "Peki ne istiyorsun? Aklında bir şey var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rhinestone | Rosekook
Fiksi PenggemarÇünkü solmuş bir gül her zaman daha güzel kokar, Roseanne. AU B×G Rosekook