Seni seviyordum ve senin bundan haberin yoktu. Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun herkesten başkaydı işte. Güldüğün zaman yukarıya bakardın, yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı, ne güzeldiler. Sen bilmiyordun, ben seni seviyordum.
Bazen, kendi verdiğim kararlara anlam veremiyordum. Mesela şuan Jungkook ile aynı arabanın içinde, aslında görmek istemediğim insanlarla geçireceğim yılbaşı partisine gitmeyi kabul etmem gibi. Saçma ve anlamsız mıydı? Yoksa bazı şeylerden kaçmak mıydı amacım bilemiyordum.
Jungkook, garip bir şekilde mutlu görünüyordu. Araba karlı yollardan geçerken sağ çehresine düşen siyah saçlarını izledim. Akşam eve geldiğimde ard arda ben cevap verene kadar aramış, ertesi günü erkenden Jimin'in dağ evine gideceklerini haber vermişti. Kendim gitmekte diretsem de, karlı yolda arazi arabasıyla gitmenin daha iyi olacağını söyleyerek kendi kendine beni alma görevi vermişti. Hakaretlerimden pek etkilenmeyerek sabahın erken saatlerinde kapıma dayanmış, 'Zaten yolu bilmiyorsun, sana şöförlük yapacağım.' Diyerek küçük çantamı bagaja koymuştu bile.
Kafamı cama yaslayarak akıp giden yolu izledim, Seoul'den yaklaşık bir buçuk saat uzaklıktaki dağ evine daha yolumuz vardı. Klişe olduğunu düşünüyordum. Yeni bir yıla girmenin benim için bir anlamı yoktu. Bir önceki günden farklı değildi. Bir şeylere değer verip, onları anlamlı kılan şey insanlardı.
"Yarın akşam geri dönmeyi düşünüyoruz, böylece daha fazla vaktimiz olur."
"Zaten sadece siz düşünüyorsunuz, benim fikrimin ne önemi var ki?"
Direksiyonu sağa kırarken derin bir nefes aldı. "Sevebileceğini düşünmüştüm. Biraz şehrin gürültüsünden ayrılmak iyi gelir."
Cama yasladığım kafamı ona çevirdim. "Neyi sevip neyi sevmediğime nasıl karar verebildiğini pek anlamış değilim. Bu dağ evi fikrinden ölesiye nefret ettim mesela."
Dudaklarını birbirine bastırdı. "Karlı ve kapalı havaları sevdiğini sanıyordum?" Sorarcasına yüzüme baltı.
"Bu karlı ve kapalı havalarda zamanımı sizinle geçirmek istediğim anlamına gelmiyor ama."
Bakışları yoldayken düşünceler içerisinde kaybolmuş gibiydi. "Tamam Roseanne, gelmek istemiyordun, seni zorladım, özür dilerim tamam mı? Bir daha hakkında varsayımda bulunmam." Araba sağa yanaşarak durdu. Jungkook bana dönse de sol eli direksiyonda kalmaya devam etti. "İstersen seni geri götürebilirim. Bu kadar kızacağını düşünmemiştim."
Bıkkın bir şekilde ofladım. "Çocuk değilim ben Jungkook. Evet bu durumdan hoşnut değilim ama bu kadar yolu geri dönmeni isteyemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rhinestone | Rosekook
Fiksi PenggemarÇünkü solmuş bir gül her zaman daha güzel kokar, Roseanne. AU B×G Rosekook