"Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti."
Sabahattin Ali
"Bunu nereye bırakayım?" Jungkook elindeki kutuyu göstererek soran gözlerle bana baktı.
Kitaplarımı dizdiğim rafa elimdeki kitabı bırakarak yanına adımladım. "Bunu yeni görüyorum, içinde ne var?"
Oldukça büyük olan kutuyu koltuğun üzerine bırakarak doğruldu. Uzayan saçlarını tokayla kafasının tepesinden toplamıştı ve inanılmaz sevimli görünüyordu.
"Marvel figürlerim var, sence salona mı koymalıyım, yoksa çalışma odasına mı?"
"Hmm," Diye mırıldandım. "Bence çalışma odasına koy, Ha Eun geldiği zaman direkt onlara saldırabilir."
Jungkook yıllar boyunca biriktirdiği figürlerinin çok sevdiği minik yeğeni tarafından parçalanabilme ihtimalini korkunç bulmuş olsa gerek, kutuyu kucaklayarak üst kata yöneldi. "Ben bunu çalışma odasına bırakıp geliyorum, sonra da yemek söylerim."
Kutuyu tekrar kucakladığında yanımdan geçerken yanağıma sulu bir öpücük kondurmayı ihmal etmedi. Kıkırdarken arkasından bağırdım, "Pizza söylüyorum!"
"Tamam!"
Kitaplığa doğru yürüyerek içinde kalan birkaç kitabı da hızla yerleştirdim ve kutuyu diğerlerinin yanına bırakarak pizza siparişi verdim. Ardından dinlenme amacıyla koltuğa çökerek ayaklarımı öne doğru uzattım.
Ne çok şey yaşamıştık, ne çok yol kat etmiştik bu zamana kadar bazen şaşırıyordum. Gözlerim televizyon ünitesinin kenarına yerleştirilmiş düğün fotoğrafımıza kaydığında gülümseyerek yerimde doğruldum. Jungkook bunu hangi ara yerleştirmişti bilmiyordum.
İlerleyerek çereçeveyi elime aldım. Resimde Jungkook'a kocaman sarılıyor, dudaklarımı yanağına bastırıyordum. O da belime sıkıca sarılmış bir şekilde gülerken kameraya bakıyordu.
Düğünümüz tıpkı Jennie ve Jimin'in ki kadar olaylıydı. Jisoo, doğum yaptığında hasteneye doluşmuştuk. Herkes o kadar heyecanlıydı ki, neredeyse nefes almayı unutmuştuk. Ha Eun doğduğunda Namjoon yine bayılmıştı. Ancak bu sefer Jimin onu kaldıramadan kendi de yanına bayılmıştı çünkü Jennie şak diye ben hamileyim diye bağırmıştı. Hastaneyi birbirine kattığımız olaylı günde, Jungkook güvenlikler etrafımızı sarmış bir haldeyken cebinden yüzük kutusu çıkarıp bana evlenme teklifi etmişti. O kadar çok gülmüştük ki, hastaneden atılmamız işten bile olmamıştı. Ona evet demiştim, ne diyebilirdim ki?
Düğün günümüz aslında oldukça normal başlamıştı. Muntazam bir şekilde hazırlanmıştık, herşey tamamdı. Ancak benim ailem ve Jungkook'un ailesi tuhaf bir şekilde birbirine girmişti. Olay şuydu; kimse yaşamak için tuttuğumuz evi beğenememişti. Üstüne üstlük tuttuğumuz evin sahibi evi satmaktan vazgeçmişti. Eşyalı olarak tuttuğumuz için herhangi bir eşyamız da yoktu ve ortada kalmıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rhinestone | Rosekook
FanfictionÇünkü solmuş bir gül her zaman daha güzel kokar, Roseanne. AU B×G Rosekook