Gone

1.9K 161 57
                                    

Bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi. Öptüm sonsuz gidişinden, saçlarının seyriyle seni.

Cahit Zarifoğlu



Ben her düştüğümde yanıma baktım, kimse yoktu. Düştüğüm yerden destek alıp ayağa kalktım hep. Ben zaten kendi kendine yetebilen biriydim, kendi yaralarını kendi sarabilen, bir gün yumrukladığı duvarlara başka bir gün sırtını yaslayabilen biriydim. Dizlerime kapanır hıçkıra hıçkıra ağlardım, ama dışarıdan bakılınca güçlü görünürdüm işte. Ben hep böyleydim, kimseye ihtiyaç duymadan, düştüğü yerden kimsenin elini tutmadan kalkabilen biriydim. Ve birgün çiçekli yollarda yürüyeceğim biliyorum. Çiçekli yollarda yürümenin bedeli her ne kadar ayağıma dikenli güllerin batmasına neden olsa da asla yılmayacağım.

Güzelliğe giden yollarda acı elbet olur, önemli olan o acılara rağmen o yolu katedebilmekte. Eminim ki bu meşakkatli yolun sonunda beni gül bahçeleri bekliyordur, şayet beklemiyorsa yine her zamanki gibi kalbi kırık bir şekilde o yollardan geri döneceğim.

İç çektim, Jungkook'un dün itiraf ettiği şeyleri bütün gece düşünmüştüm. Onu seviyordum evet ama sevdiğim kadar da korkuyordum. Neden korktuğumu bile bilmeden korkmak nasıl anlatılabilirdi? Gözlerine sabaha kadar bakmak isteyip bakamamak, ellerini tutmak isteyip tutamamak mesela, nasıl anlatılabilirdiki?

Ya da onu arkamda bırakacak olmak?

Bir şeyleri düzeltmem gerekiyordu. O kadar yorulmuştum ki, her şeyin üst üste gelmesinden... Kolumu kaldıracak halim yok, neye elimi atsam elimde kalıyor. Üzülmek kalp kırıklığı, yanlış kararlar ve şanssızlık arasında mekik dokuyordum. Üzerimdeki bu ölü toprağından kurtulmam gerekiyordu. Uzaklaşmam, kendimi iyileştirmem şarttı.

Kafamı yasladığım camdan kaldırmadan kafe'nin kapısının açılıp kapanmasını izledim. Jimin ve Jennie'nin küçük mekanda beni bulması zor olmadı, hızla adımlayarak karşımdaki sandalyeleri çekerek oturdular. Beni buraya onlar çağırmıştı. Planladığımız saatten biraz önce gelmiştim buraya, kendi isteğimle.

"Merhaba Chaeyoung, bekletmedik umarım." Jimin ceketini çıkartarak sandalyenin arkasına astı.

"Hayır." Diye mırıldanarak kafamı camdan kaldırdım. "Ben de geleli pek fazla olmadı zaten."

Garsona kahve siparişlerimizi vererek bir süre sessiz kaldık. Beni çağıran onlar olduğuna göre konuşmayı da onlar başlatmalıydı.

"Chaeyoung sen," Jennie ellerini masanın üzerinde birleştirerek gözlerime baktı. "Sen gidiyormuşsun."

Rhinestone | RosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin