Üzerimdeki siyah ince askılı düz elbiseyi bir kez daha kontrol ettim. Üzerime tam oturmuştu ve hiçbir potluk oluşturmuyordu. Etekleri yerlere uzanıyor, sol tarafında fazla göze batmayan nazik bir yırtmacı bulunuyordu. Saçlarım hafif soldan sağa ayrılarak serbest bırakılmış ve dalgalandırılmıştı. Yüzümde en ufak bir pürüzü dahi belli etmeyen bir makyaj vardı.
Siyah rugan stilettolarımı giymiş, minik bir çanta almıştım. Annemin elbiseyi tamamlaması için verdiği gösterişli pırlanta kolye ve çeşitli yüzükleri başta takmak istemesem de, görünüşümü tamamlamıştı. Geceye hazırdım. Aynada son kez kendimi kontrol ederek annemin özel kuaförünün bizim için ayrılan odasından çıkarak dışarı doğru adımladım.
Bugün nihayet uzun zamandır üzerinde çalıştığımız yıl dönümü kutlaması vardı. Bundan kurtulduktan sonra biraz rahatlamayı umuyordum artık. Aslında Bay Lee ve eşini de özel olarak davet etmiştim ancak Bay Lee yeni sergisi üzerinde çok ciddi bir şekilde çalıştığı için gelemeyeceğini söylemiş ve bana iyi eğlenceler demeyi ihmal etmemişti. Ne kadar eğleneceğim ise meçhuldü.
Jisoo'nun evindeki yemek davetinden sonra Jennie beni bir kere daha aramış ve atölyesine davet etmişti. Ancak gitmedim, benimde nezaketimin bir sınırı vardı sonuçta. Ona kısaca kıyafet işini hallettiğimi ve çok meşgul olduğumu söylemiştim ve aslında yalan da sayılmazdı zaten.
Dışarıda bekleyen babam takım elbisesinin içinde oldukça iyi görünüyordu. Benden sonra annem de çıktığında hepimiz babamın şöförünün kullandığı arabaya binerek yola koyulduk. Babam ve annem özellikle bugün bir aile gibi görünmemiz gerektiği konusunda hemfikirdiler. Bu durum çoğunlukla göz devirmeme neden olsa da, önemsemedim. Tek dileğim bu günün sorunsuzca sona ermesiydi.
Gazeteci ordusunun kapladığı devasa salonun kapısına geldiğimizde teker teker arabadan indik. Babam ve annem sorulan birkaç soruyu cevaplandırdıktan sonra nihayet içeri girebildik. Onlar el ele salonun içine yönelirken ben de yanıma gelen görevliye ceketimi vermekle meşguldüm.
Ortam henüz kalabalık değildi, ancak boşda sayılmazdı. İş dünyasının en önde gelen kesimi bugün burada olacaktı. Hızla içeri adımlayarak son kez hazırlıkları kontrol ettim. Birkaç tanıdık simayla merhabalaşarak, köşede ünlü bir tekstil şirketinin ceo'su ile konuşan anne ve babamı yanına adımladım. Bu sırada konuştukları kişi yanlarından ayrılmış, ikili yalnız kalmıştı.
"Her şey tamam şu anlık, bir sorun yok gibi görünüyor." Telefonumu çıkartarak saati kontrol ettim. "Saat dokuzda konuşma yapmak için sahneye çıkacaksın unutma, şuan sekiz buçuk." Diyerek babama döndüm. Hazırlıkları kontrol ederken zamanın bu kadar hızlı geçtiğini fark etmemiştim bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rhinestone | Rosekook
FanfictionÇünkü solmuş bir gül her zaman daha güzel kokar, Roseanne. AU B×G Rosekook