"Yine kim bilir ne uyduruyor." Seungmin içindeki kıskançlığı bastıramadan tıslamıştı resmen.
"Aman be oğlum, kaç ay oldu hâlâ vazgeçemedin. Kız seni görmüyor bile."
"Minho yeter anladık. Şunu diyip diyip durma." Kısık bakışlarını çaprazlarındaki çardakta oturan ikiliye çevirdi tekrar. Minho sıkıntıyla sesli bir nefes vererek başını sağa sola salladı. Ilık rüzgârdan dolayı iki yana saçılmış sarı kaküllerini düzeltti.
Geçen kış hislerini açtığı kız tarafından reddedildiği için hırslanmış ve daha fazla üzerine gitmeye başlamıştı. İçinde bulunduğu durum o kadar sağlıksızdı ki küçük yaşından beri arkadaşı olan Minho'nun dediklerine bile kulak asmamaya başlamıştı.
"Minnie sen terapiyi yine mi boşlamaya başladın."
"Minho başlama yine-"
"Başlarım Seungmin!" Arkadaşının beklenmedik yükselişiyle ona dönmüştü. Gözlerindeki kızarıklığın sebebinin sinirden oluşu şaşırtmıştı kahverengi saçlı çocuğu.
"Ne bu tantana yine?" Felix omuzlarını düşürerek koyu ahşap çardağın girişinde, elleri cebinde dikiliyordu "Neyi paylaşamıyorsunuz?"
Minho dediklerini duymamış gibi tüm siniriyle Seungmin'e bakmaya devam ediyordu "Böyle yaparak neye ulaşabileceğini zannediyorsun sen? Yedi ay oldu YEDİ!"
"Lan megafonla konuş öyle olmaz." Çilli çocuk elini, bağıran arkadaşının ağzına siper etti ancak saniyesinde itilmesi bir olmuştu.
"Bırak Felix ya! Sen de bal gibi biliyorsun kendisine gelmesi gerektiğini. Değmeyecek insanlara sarfetmemesi gereken değerler veriyor sonra reddedilince egosuna yediremeyip hırs yapıyor."
"Minho.." Elleriyle yüzünü sıvazladı bıkkınlıkla.
"Ne var yalan mı?" Topladığında yetişmediği için önüne düşmüş birkaç tutamı geriye attı Felix. Evet yalan olmadığını biliyordu ama böyle üzerine gitmenin de doğru olmayacağının farkındaydı.
Chan dilini dişlerine sürterek olayı izliyordu "Şimdi sen bu çocuk doğruyu söyleyese bile haksız bulursun." Hyunjin'den cevap beklese de herhangi bir tepki alamamıştı. Meleğe kısa bir bakış atıp önüne döndü tekrardan.
Seungmin'in dişlerini sıkmaktan canı acımıştı. Sinirle parmaklarını saçlarından geçirdi.
Chan zevkle güldü "Ağır konuşacak. Arkadaşlıkları bile bitebilir." Ellerini başının altına koyarak arkasına yaslandı.
"Konuşmayacak." Chan'ın alaylı gülüşü kendisine ulaşırken gözlerini Seungmin'den çekmemişti.
"Çocuktan yayılan öfkenin farkında mısın? Şu an önüne kim gelse çatır çatır kalp kırar."
Hyunjin başını sağa sola salladı "Kırmayacak, izle."
Seungmin alt dudağını kanatırcasına ısırdı. Ağzını aralasa da tek yaptığı sesli bir nefes vermek olmuştu. Hırsla oturduğu yerden kalkarak uzaklaştı çardaktan.
Chan kaşlarını çatarak kahverengi saçlı çocuğun arkasından baktı "Saf mı bu çocuk? Az önce sana neler dendi alooo~"
"Buna saf olmak demiyoruz Bang Chan, dostluk diyoruz. O çocuk en çok değer verdiği insanın kalbini bir daha düzeltemeyeceği şekilde kırmaması gerektiğini biliyor."
"Tch, kendi kalbini resmen kırarcasına azarlayan biri neden en değerlisi olsun ki?" Göz devirerek sivrilttiği kırmızı boynuzlarını tekrar görünmez hale getirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinner | Hyunchan
FanfictionBir şeytan olan Chan'a ne bir insan ne de bir melek karşı koyabilirdi. -- *Uyarısız Yetişkin İçerik* -slow update-