*-17-*

341 48 22
                                    

Kıpkırmızı olmuş gözlerini gömleğin düğmelerinin hemen üstünde olan ellerinden çekip Hyunjin'e baktı. İzin alır gibi bir hali vardı ancak kırmızı saçlının bakışları şeytanda değildi. Az önce Chan tarafından durdurulan aceleci öpüşmelerinin etkisinde kalmıştı.

"Jinnie?"

Dikkatini zar zor topladı "Hm?" Karşı taraftan herhangi bir ses duyamayınca biri mor biri yeşil gözlerini araladı "Şey" Felix henüz uyuyordu. Bir sorun olup olmayacağını tam kestiremese de kafasını olumlu anlamda salladı.

Chan kısa bir zaman emin olmak için durdu ve Hyunjin'in beyaz saten gömleğini araladı. Çıkarmasına yardımcı olarak beline kollarını sardı "Şimdiye kadar hoşuna gitmeyen bir şey oldu mu?"

Hyunjin, olayların bu kadar yavaş ve insani devam etmesini başta anlamsız bulsa da melek çiftleşmesinde oluşan kargaşa ve oldu bitti havasının olmayışı yavaş yavaş hoşuna gitmeye başlamıştı. Yani biraz.

"Hayır ama garipsiyorum."

"Normal olarak."

Bacaklarının arasındaki şeytanı kendine yaklaştırmak için uzansa da başarılı olamamıştı. Masasının üzerinde oturuyor oluşu ona rahatsızlık vermiyordu. Doğası gereği çifleşme esnasında rahat olmayı umursamasa da Chan belli ki umursuyordu. Çünkü ilgisini yarı çıplak kalmış Hyunjin'den tamamen çekerek bakışlarını odada gezdiriyordu. Sonunda aklına gelenle sırıtıp önüne döndü.

"Gel bakalım." Hyunjin'i sanki yerden kağıt alıyormuş gibi belinden sararak kaldırdı ve uyuyan Felix'in yanına taşıdı. Nazikçe yatağa bırakıp kırmızı saçlının üzerine çıktı.

Hyunjin hemen yanında her şeyden bir haber uyuyan insanına tereddütle baktı "Bunun çok etik olacağını düşünmü-AH!" Hissettiği temasla inleyip gözlerini sıkıca kapadıktan sonra Chan'ın kıkırtısı kulağına ulaştı "Şerefsiz."

Dişlerini sıkarak hakaret ettiği şeytan bir anda en hassas noktasına sertçe bastırmıştı. Daha önce melek inlemesi hakkında birçok efsane duyan Chan bulduğu ilk fırsatta test etmek istemişti "Sakin ol güzelim. Etiği düşünmek için çok geç değil mi sence de?" Parlak beyaz tenine parmağının ucuyla dokunarak yüzüne çıkardı ve gözlerinin önüne düşen kırmızı perçemleri ittirdi.

Hiçbir şey demeden Chan'ın gözleri ve dudakları arasında mekik dokudu bakışları. Daha ne kadar bekleyecekti bu şeytan bilmiyordu ancak hızlı olsa iyi olurdu. Sabrı bir yere kadardı.

Yeniden dudakları birleştikten sonra şeytanı kıyafetlerinden hızlıca kurtaran Hyunjin'e şaşırmamak elde değildi. Gülerek geri çekildi Chan "Atlı mı koşturuyor peşinden."

"Birazdan ben koşacağım görürsün o zaman. Hızlı ol biraz."

Şeytan kafasını onaylamaz biçimde sallayıp doğruldu ve oturur pozisyona geldi "Birazdan evrende meydana gelen en nadir şeyi yapacak olmamız bile seni durdurmuyor. İnanılmazsın Jinnie, ben buna azgınlıktan başka bir şey diyemem."

Hyunjin gözlerini devirerek bir çırpıda yerleri değiştirdi "Çok konuşuyorsun." Altlarında kalan kıyafetleri de kaşla göz atasında çıkararak yavaşça Chan'ın üzerine oturdu. Şeytan temas ile kafayı yiyecek gibi hissederken dudaklarını kanatırcasına ısırıyordu.

"Hyunjin-"

"Sus Chan."

Alev topuna dönen alt bedenlerini umursamadan yalnızca oturmaya devam eden Hyunjin, insanına bir bakış daha attı. Rüyasında tavuklarla birlikte uçtuğunu gören bu çilli insan, hemen yanında kendi meleği ve şeytanının çiftleştiğinden bir haberdi.

Sinner | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin