*-11-*

587 83 22
                                    

"Bana öyle bakma."

Chaeryoung dakikalardır süzdüğü abisinin üzerinden bakışlarını çekip döner sandalyesini çalışma masasına çevirdi "Ne anlattığının farkında değilsin sanırım? Bunu bir psikiyatriste anlatsan sana ilaç başlatırdı."

"Onun için sana anlatıyorum ya abisinin gülü." Yerinden kalkıp oturan kardeşinin arkasından boynuna sardı kollarını.

"Gül ne ya kro musun sen?"

"Sus, abilere kro denmez." Saçının üst tarafını hızlıca karıştırarak dağıtmıştı. Sızlanan kardeşine gülerek dizüstü bilgisayarından açtığı yazılara bakıyordu.

"Birkaç makale buldum, bunları inceledikten sonra tekrardan konuşalım."

"Ya çen büyüdün de abini mi tedavi ediyoçun."

"Sabır.. Git şurdan!" Abisini tartaklayıp kendinden uzaklaştırdı.

Felix kahkaha atarak odadan çıkıp mutfaktaki annesine görünmeden evden fırlamıştı. Nereye gittiğini iki saat sorgulamasıyla uğraşamazdı, hava çok güzeldi ve Ryujin onu sahilde bekliyordu.

Ellerini siyah şortunun cebine atarak şıpıdık terlikleriyle kasabanın kaldırım taşı döşeli yolunda yokuş aşağı yürüdü. Sonu denizle biten bu yoldan hafif rüzgar çarpıyordu yüzüne. Güneş sebebiyle iyice koyulaşmış çillerine tezat olarak kız kardeşinin tüm ısrarları üzerine güneş kremi sürdüğü bembeyaz bir teni vardı.

Bir evin bahçesinde toplanmış kadınlar Felix'i görünce ona dönüp fısır fısır konuşmaya başlamıştı. Genç çocuk bariz bir rahatsızlıkla onlara baksa da yetişkin kadınlar hiç umursamamış hatta birkaçı cık cıklayarak çilli çocuğun özellikle huzursuzlanmasını sağlamıştı.

"Önüne dön Felix."

"Sor bakalım dertleri neymiş Felix."

Hyunjin ve Chan aynı anda konuşmalarının verdiği refleksle birbirlerine döndü. Geçen ufak öpücük olayından sonra aralarında bakışmadan öte bir iletişim yaşanmamıştı. İkisi de bilinmezliğin ortasında bu yeni deneyimi anlamlandırmaya çalışırken yalnız başlarına olmaya karar vermiş gibiydi. Ancak henüz fark etmedikleri şey, tek başlarına daha çok sürüklendikleri ve içinden çıkamayacaklarıydı.

Hyunjin bu duraksamayı fırsat bilerek devam etti "Boşver Felix ağzı olan konuşur. Sen önüne bak bugün çok güzel bir gün, keyfini çıkar." Elini insanın beline sararak kendine çekti ve denize doğru ilerletmeye devam etti.

Chan, gün geçtikçe artan ilkel kıskançlık duygusunun kendisinde yarattığı öfkeyi çok doğru yerlerde kullanabilirdi ancak yapmıyordu. Hyunjin'in melek oluşu sebebiyle kendisine geçen meleksi düşünceler bir çeşit engel oluşturuyordu. Fakat bu engeli yıkmak Chan gibi bir şeytan için çocuk oyuncağıydı

Çatık kaşlarıyla meleğin zarif parmaklarının Felix'in belini tutuşunu seyrederek arkalarından geldi. Hyunjin'in son zamanlarda insanına bu kadar temasta bulunması bir kenara kendisinin yapamayışı daha da can sıkıcıydı. Babasına zarar vermişti işte, daha ne yapması gerekiyordu bu ilahi duvarın kalkması için?

Sinirli bir şekilde gülümserken başını iki yana salladı. Hyunjin ve Felix'in 1-2 metre önlerine geçerek ellerini cebine atıp yürümeye devam etti. Sırtındaki bakışların gayet de farkında olarak sahile ulaştı.

"Hey Lix!" Ryujin az ilerden seslenmişti. Felix ince kumda bata çıka ilerleyerek yanına ulaştı. Sahilde tek tük insan vardı.

"Su nasıl?" Bir yandan t-shirtünü üstünden sıyırdı.

Sinner | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin