Ellerini başının arasına alıp yerde, dizlerinin üstünde oturan bir Hyunjin'e her zaman rastlamazdınız. İçindeki huzursuzluğu hat safhada olduğu dönemlerde olurdu bu ancak. Öylesi günlerde de dua okuyup tanrısına sığınır, giderirdi sıkıntısını.
Bu seferkiyse bambaşkaydı. Çiftleşme döneminde eşleşen varlıkların duygu ve düşünce durumları iki tarafa da yansırdı. Bir melek olan Hyunjin'in eşleştiği bir şeytan olunca içten içe tükendiğini hissediyordu.
"Size yalvarıyorum.." Kulaklarına siper ettiği ellerini biraz daha bastırdı "Tüm bu kötülükler ve onlara duyduğu hazzın bana ölümü tattırdığını hissediyorum. Yalvarırım yardım edin bana."
Hemen birkaç metre ötesinde kendisiyle aynı şekilde oturan Chan'ın da ondan farkı yoktu. Cehennem ateşine alışkın olan bedeni bir meleğin saflık dolu düşünceleriyle dolunca yanmaktan beter bir duruma sokuyordu kendisini. Ama günün sonunda Hyunjin'e yaptığı şey kendince yine bir kötülük olduğundan siyah saçlı melek kadar acı çekmiyordu.
Önlerinde dikilen baş şeytan ve melek bir süre birbirlerine baktı. Chan'ın kendince haklı sebepleri vardı ve yaptığı şey aslında bir şeytan için normaldi.
Han Jisung bakışlarını çeken ilk kişi olmuştu. Sorumluluğu altında olan sadık meleğinin acı çekmesi içini parçalıyordu "Lia.." Herhangi bir saygı eki kullanmaya uğraşmadı. Zaten uzun zamandır buradalardı ve bir çözüme ulaştıkları da yoktu "Çiftleşme böyle bir şey değil, bunu ikimiz de biliyoruz. İki varlığın da birbirine huzur ve haz vermesi gerekir. Bu doğru değil Lia, bu bile bile ladesten başka bir şey değil."
Güzel şeytan uzun tırnaklarını saçlarından geçirdi. Elbette biliyordu çiftleşmenin ne olduğunu, bin kez söylemesi gerekmiyordu ya bu bulut kılıklı varlığın!?
"Chris." Chan adının seslenilmesiyle baş şeytana döndü "Durumu yüce divana taşımak durumundayız. Bu olayın sonu yok, her ne yaptıysan sana kızmıyorum biliyorsun. Ama bu kadar acıyı ne sana çektirebiliriz ne de ona." Başıyla yerde nefes nefese kalan meleği gösterdi.
"Hemen gidip olayı bildirelim. Çiftleşme dönemine çok az kaldı, eğer daha fazla oyalanırsak dönüşü imkansız olan bir sürece gireceğiz." Jisung hararetle söylediği cümleler üzerine Lia'dan herhangi bir yanıt beklemeden gözden kayboldu.
Baş şeytan gözlerini devirerek Chan'a yaklaştı ve elini uzattı "Gel, kalkamaz gibi duruyorsun." Chan kendisine uzatılan eli tereddüt etmeden kavrayarak ayaklandı. Kanatlarına tüm bulutların ağırlığı inmişti sanki, açamıyordu.
Lia her ne kadar bir meleğin acı çektiğine şahit olduğu için mutluluk duysa da ucu kendi şeytanına da dokunuyordu "Kusura bakma güzelim sana yardım edemeyeceğim." Hyunjin kısık bakışlarını baş şeytandan çekmeyerek kendi gayretleriyle ayağa kalkmaya çalıştı. Şeytan milleti değil miydi, bu durumda bile dalga geçmekten kendini alamıyordu "Ama Chris sana temas edebiliyor, o sana yardımcı olur."
Kendisine yaklaşan Chan'a tüm nefretiyle baktı ve tısladı "Uzak dur benden."
Bu hareketi yüzünden canının yanmasını umursamadı Hyunjin. Hatta hissetmemişti bile. Belki de çektiği acının yanında bir hiç olduğundandı. Elinden gelse içinde biriken kendine yabancı tüm hisleri oracıkta açığa çıkarıp bu şeytanı evire çevire döverdi.
"Haşin." Chan'ın her zamanki sinir bozucu gülümsemesini görmemek adına başka yöne çevirdi yüzünü. Hırsla kanatlarını sallayarak kalktı yerden. Damarlarındaki sinir asitten farksızdı, eritiyordu kendini.
"Senden kurtulduğum gün," İşaret parmağını Chan'a doğrulttu "O gün o çok sevdiğin insanı elinden alacağım ve senin yapabileceğin tek şey elinden kayıp gitmesini izlemek olacak Bang Chan." Sözlerinin hemen ardından gitti.
![](https://img.wattpad.com/cover/290074359-288-k60438.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sinner | Hyunchan
FanfictionBir şeytan olan Chan'a ne bir insan ne de bir melek karşı koyabilirdi. -- *Uyarısız Yetişkin İçerik* -slow update-