*-21-*

160 21 5
                                    

"Changbin, aşko mal mısın?"

Baş melek, kızın söylediklerini duymazdan gelerek önündeki silinmeye yüz tutmuş yazılara sanki aralarında yeni bir şey bulacakmış gibi odaklandı. Yeji onun bu halinden sıkılmıştı artık.

"Binnie bak, yapabileceğimiz zor da olsa bir yol bulduk daha neyi didikliyorsun anlamıyorum. Zaman kaybettiğimizin farkındasın değil mi? Dünyadayız amına koyim zaman işliyor burda. Hyunjin'in ne dediğini net bir şekilde duydum diyorum sana. Bu geceden sonra Tanrı'ya canını verecek-"

"Yetmez." Kelimesi bıçak gibi keskindi. Yeji susarak bir kez daha arkasına yaslandı ve bu huysuz meleği kendi başına bıraktı "Yalnızca duyman yetmez Yeji, onu daha risksiz bir yolla bulup ikna edebilmemiz gerek. Hiç mi ortak bir şeyiniz olamaz anlamıyorum.."

"Bizi daha yeni doğmuşken ayırdınız sayın yüce zımbırtı elçisileri."

"Ebeveynleriniz birbirine deliler gibi bağlıydı Yeji. İllâki bi yerlerde benzer bir eşyanız veya size söylenen bi şey vardır."

"Varsa bile ben Hyunjin'de de aynısı olduğunu nerden bileyim ya, sen de bunu anlamıyorsun işte."

Changbin siyah saçlarından parmaklarını geçirdi, vakit sahiden daralmıştı. Eğer Yeji bir taraflarından uydurmuyorsa ya da onca zaman sonra yaptığı doğa üstü şeyler kendisinde yan etki yaratmadıysa Hyunjin bu sabah Felix'e veda etmek için dünyaya inmişti. Kendini öylesine iyi gizlemeyi başarıyordu ki, eski ilahi birkaç kitaptan buldukları yöntemler bile nerede olduğunu bulmaya yaramamıştı.

"Felix'in yanında olmadığına emin miyiz, mantıken orada olması gerek. Günü beraber geçirecekler."

"Hayır o bir yansıma sadece."

"Zaten gerçekten orda olsa bile Seoul'den kalkıp Avustralya'ya gidene kadar bırak Hyunjin'i, Felix'i bile hayatta bulamazdık."

Changbin kıza ciddi misin der gibi baktı "Aramızda ilahi bir varlık olduğunu unutuyorsun. Oraya gitmem sence ne kadar zamanımı alır?"

Yeji kısa bir süre baş meleğe bakıp muzipçe yerinde dikleşti "Sahi Binnie, sizin oralar nasıl bıraktığım gibi mi?"

"Yani aynı işte."

"Götürsene beni."

"Ne?"

"Ne ne, ilahi kata diyorum götürsene bi kerecik. En azından birkaç saniye ya, söz kimseye görünmem." Gözlerini büyüterek masum olduğunu düşündüğü bir ifade takındı "Noluuur~"

"Yeji seni düşürüp ilahi kimliğini almamıza rağmen şeytanlık yapmaya devam ediyorsun.. Görev aşkı budur ya."

"Üfff iyi." Tüm enerjisi uçup gitmişti güzel kızın. Ortam yine sessizleşirken Changbin salona göz gezdirdi. Bir şeyler olmalıydı, mutlaka ortak bi anıları olmalıydı. Yeni buldukları ritüele bu ortak şeyle başlayabileceklerdi. Benzer bir eşya, konuşma, belirgin bir koku, görüntü... Herhangi bir şey...

"Biliyor musun-" Kaşlarını çatarak hızla ayağa kalktı "Sikerler ben yeniden Jisung'un yanına gidiyorum. Bunu tek başımıza çözemeyeceğiz. Bir eşya bulsak bile bunun Hyunjin için de bir anlam ifade edip etmediğini benden daha iyi bilecektir."

"Küfür pek yakıştı ya. Seni de mi dünyaya düşürsek çok karizmatik biri olurdun."

Changbin Yeji'nin alay etmesine göz devirdi "Komiksin harcanma buralarda"

----

Han Jisung ne kadar zamandır odasının kapısına bakıyordu emin değildi. Masasındaki dünyadan üzerine düşen görevleri yapıp odasının çeşitli noktalarına gözlerini değdiriyordu. Söz verdiği gibi Hyunjin'i koruyamamıştı. Suçluluk duygusu öylesine bastırmıştı ki masasından kalkmaya bile mecali yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sinner | HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin